Ertuğrul Özkök'ten, 'Elhamdülillah Türk'üm' çıkışı

“Türk” kelimesinin içine hiçbir zaman, “Başkası”nı küçük görmek, aşağılamak; o aidiyete sığınarak başkalarına kötülük,

ADNAN BERK OKAN - POLEMİK

Haberimin başlığına bakarak sakın ola Özkök'ün makalesinin içinde böyle bir cümle aramayın yok...
Ama o kadar öyle demek istemiş ki...
Arkadaş; Nedir Türk'le derdin
SON yıllarda, “Kürt kimliğini” çok konuştuk.

İsterseniz şimdi biraz da “Türk olmak” nedir, onu konuşalım.


Rahmetli babamdan bana kalan en etkileyici vatan menkıbesi şudur:
“Oğlum, burası bizim son vatanımız. Gidecek başka vatanımız yok.”
Ben bu cümleyle büyüdüm.
Bu cümleyle ülkeme bağlandım.
Ordumuzu bu cümleyle sevdim.
İşte bu cümle yüzünden kendimi, iç dünyamı, içimdeki asıl “Ben”i ifade edebildiğim en kudretli araç anadilim oldu.
İşte bu yüzden bir tek anadilimde seviştiğim zaman, o sevişmek oldu.
Ve bu “son vatanın” bana verdiği tutkuların, duyguların, hayatı yaşama keyiflerinin altında toplandığı tek kelime “Türk”tü.
O kelimeyi de bütün hayatım boyunca, babamın güzel bir İzmir gününde, ilk biramı içerken söylediği o cümlenin ruhuma yazdığı nüfus cüzdanı olarak taşıdım.
“Türk” kelimesinin içine hiçbir zaman, “Başkası”nı küçük görmek, aşağılamak; o aidiyete sığınarak başkalarına kötülük, haksızlık yapmak gibi hayasız, cibilliyetsiz fiilleri tıkıştırmaya kalkmadım.
Ama “Türk, övün, çalış, güven” vecizesindeki manayı çok iyi anladım.

Özkök'ün yazısının tamamını

Bir sayfada Yılmaz Özdil, Atatürk'ün tarif ettiği Türk'le günümüz Türk'ü arasındaki akıl almaz kötüye gidiş farkını anlatıyor...
Bir başka sayfada Özkök, "Türk'üm ulannnnn!.. Var mı yan bakan?" edasıyla sesleniyor...
Ama...
Özkök bunu yaparken ırkçılığı aklının ucundan bile geçirmediği gibi aksine; Kürt milliyetçiliği alkışlanırken, Türk milliyetçiliğinin ise yerin dibine sokulmasını hazmedemediğini haykırıyor...
Ben her iki yazıyı da okuduktan osnra kendi kendime şöyle dedim: İkisi de haklı..
Zira...
Bir yanda; Hrant Dink, Rahip Santoro ve Malatya'da tek günahları Hıristiyanlığa ait kitap yayını yapmak olan biri Alman, diğer ikisi Türk vatandaşı katledildiğinde yürekleri yanan, kendi evlâdını yitirmiş gibi ağlayan Türkler (ki bunların içinde Özkök, Hakan, Türenç, Ülsever, Ekşi başta olmak üzere neredeyse bütün Hürriyet yazarları da vardı)...
Öbür yanda o katliamları kutlayan, alkışlayan, dünyadan birer kâfirin daha kalktığına inanan Türkler (ki bunların arasında isimlerini saymak istemediğim ama Ak Parti Hükümetine kayıtsız şartsız destek veren bazı gazetelerin yazarları yer alıyordu)...
Bir yanda aldığı işin en iyisini yapmak için çabalayan, yapan ve hiç kimseye kazık atmayı aklının ucundan geçirmeyen Türkler; diğer yanda üç kuruş daha fazla kazanabilmek için her türlü katakulliyi çevirmekten utanmayan Türkler...
Bir yanda bu ülke toprakları içinde yaşayıp "Ne Mutlu Türküm" diyen veya demeyen herkesi aynı sevgiyle kucaklayan Türkler; diğer yanda herkesin "Türküm" demek zorunda olduğuna iman etmiş Türkler...
Ancak gerek Özdil ve gerekse de Özkök bir ortak noktada buluşuyorlar:
"Mühim olan ne Türk olmak ne de Kürt... Önemli olan insan olmak ve insan olarak kalabilmek"...

İndirim Sezonlarında Akıllı Alışveriş: En İyi Fırsatları Yakalamanın Yolları