Ertuğrul Özkök

Yedikleri içtikleri ayrı gitmeyen iki dost yazar; siyaset çıkarlarında çatışma yaratınca birbirleriyle kanlı bıçaklı olmuyorlardı...

Biliyorum...
Duayen dostlar çıkacaklar ve "dün de medya böyleydi, herkes biririyle kavgalıydı" diyecekler ama hayır...
Ben de çocuk değilim yani...
Dün medya böyle değildi...
Yaşım 55 yıl önceyi bile hatırlayacak kadar ilerledi hani...
Dün de yazarlar arasında savaş vardı elbette...
Ama ideolojikti...
İçinde maddi çıkar olanı çok azdı...
Yazarların siyasi tarafları elbette oluyordu...
Ama...
Yedikleri içtikleri ayrı gitmeyen iki dost yazar; siyaset çıkarlarında çatışma yaratınca birbirleriyle kanlı bıçaklı olmuyorlardı...
Bugün tam bir felâket...
Aynı evde baba - oğlu gazeteciler arasında bilr kavga var...
Neyse...
Konum o değil ama "bu konuda ne kadar çok yazarsam belki birkaç meslektaşımı sükûnete davet  etmede başarılı olurum" diye düşünüyorum...
İşte böyle bir ortamda Ertuğrul Özkök'ün bir başka gazetede (Rakip: HaberTürk) köşesi olan Serdar Turgut'un kitabından ve hem de övgüyle söz etmesi beni çok mutlu etti...
Umutlandım...
Gerçi iki yüksek kaliteli gazeteci arasında bir tür destek alışvrişi gibiydi...
Ama...
Neden daha alt kalitedeki meslektaşlarımız arasında da olmasın?..
Pardon...
Neden olamayacağını galiba cümle içinde kendim itiraf ettim...
"Alt kalite" dedim ve inanın farkında değilim...
Yüksek kalite "paylaşır"; alt kalite "hırlaşır..."
Neyse... 
Rakip gazetede de yazsa bir meslektaşını köşesinde konuk eden ve hakkını teslim eden Ertuğrul Özkök kazandı...