Ertuğrul Özkök
Ertuğrul Özkök’ün bugünkü Hürriyet’te “Sayfiye’ye gönderilen çocuklar” başlığı altında yayımlanan makalesini okuyunca;
Not: Aşağıda okuyacağınız yazının
yayımlanmasından bir süre sonra Ertuğrul Özkök
telefon etti.
"Adalet Bakanlığı'ndan aradılar"
dedi. “(Sayfiye’ye
gönderilen çocuklar” başlığı altında yayımlanan
makalesinde yer alan yazısıyla ilgili), 'Cumhuriyet
Gazetesi kaynaklı haberde yer alan iddialar doğru değil' dediler;
seni de bilgilendirmek istedim"
Teşekkür edip sordum:
"Cumhuriyeti arayıp onlara da aynı bilgiyi vermişler mi?"
Aldıımı cevabı da vereyim:
"O konuda bir şey söylemediler ama vermiş olsaydılar
bugünkü Cumhuriyette açıklama olurdu".
* *
*
Evet efendim...
Biz de zaten konunun bir an önce aydınlamasını; eğer direnişçi
çocuklar, Cumhuriyet'in iddia ettiği
gibi siyasilerin değil de katiller ve tecavüzcülerin
bulunduğu ağır cezalık adi mahkûmların koğuşuna yerleştirilmediyse;
bunun mutlaka yalanlanması gerektiğine dikkat
çektik...
Bakanlığın gösterdiği hassasiyet güzel...
Ancak...
Bu açıklama sadece o çocukların siyasilerin değil de
katiller ve tecavüzcülerin bulunduğu ağır cezalık adi mahkûmların
koğuşuna yerleştirildikleri ayıbını ortadan kaldırır...
Tutuklanıp hapse atılmış oldukları ayıbını temizlemez...
Ve
az sonra okuyacaklarınız da zaten bir varsayım üzerine yazılmış;
bir nevi "erken uyarı" yazısı
niteliğindedir...
Türkiye'de demokrasinin nimetlerinden vazgeçemeyecek milyonların
artık korku eşiğini aştıklarının bu ülkeyi yönettiklerini
zannedenler tarafından da bilinmesi içindir...
Ertuğrul Özkök'ün makalesine yaptığımız alkışlar
sürmekte olup; otoriter ve totaliter rejim tehlikesine karşı oyanık
olduğumuzun bilinmesi ümidiyle...
*
* *
Churchill; “benden itfaiye ile yangın arasında bir tercih
yapmam istense elbette itfaiyenin yanında yer alırım”
demişti.
Türkiye tam da Churchill’in dediği bir süreçten geçiyor…
Bir yanda “itfaiye” diğer tarafta “yangın”…
Medyamızda “yangından yana” olanların sayısı o kadar çok arttı ki; itfaiyeden yana olanları büyük bir heyecanla seviyor, geçmişten kalan kırgınlıkları bile unutuyoruz…
Nedir yangın?..
Kibirli egoizmin, toplumsal çıkarları yok edişidir…
Mazlumların, zalim; zalimlerin mazlum yerine konulmasıdır…
Ertuğrul Özkök’ün bugünkü Hürriyet’te “Sayfiye’ye gönderilen çocuklar” başlığı altında yayımlanan makalesini okuyunca; zulmün kanlı görüntüleriyle karşı karşıya kalır gibi olduk…
Zalimlerin acımasızlığı midemize ok gibi saplandı…
Masum ve soylu protestolardan “terörist” çıkaran “bencil rejim”e lânetler okuduk…
Kendimizi; o çocukların babası/annesi yerine koyduk…
Yüreğimiz yandı, tutuştu, midemiz kavruldu…
Hangi çocukların mı?..
Siyasilerin değil de katiller ve tecavüzcülerin bulunduğu ağır cezalık adi mahkûmların koğuşuna yerleştirilen direnişçi çocukların anne/babalarının yerine koyduk tabii..
Mısır’da darbeci generallerin bile yapmadıkları, sokakta kendilerine karşı gösteri yapan yüz binlere karşı “müşfik” davrandıkları düşünüldüğünde, bizim çocuklarımıza yapılan bu zulmü ve zalimleri lânetlememek mümkün mü?..
Biliyoruz…
Türkiye bir korku tünelinden geçiyor…
Kimse rejim ve kurulu düzen aleyhinde eleştiri yapmak istemiyor…
Kimin ne zaman ve kimler tarafından alınıp hangi izbe koğuşlara atılacağı bilinmiyor…
Ne hukuk kalmış saygı duyulan, ne kanunlar…
Ne de yargıya güven…
İşte böyle bir ortamda…
Patronu, bir dönemler dünyanın en zalim vergi cezası (5.5 milyar Dolar) ile terbiye edilmeye çalışılmış olduğu halde Ertuğrul Özkök cesaretle geçiyor klavyesinin başına ve bu zulmün yapıldığı iddiasını, Türkiye’nin en etkin gazetesinde bütün dünyaya haykırıyor…
Efendiler!..
Zaman, kişisel kavgaların sürdürülmesini kabul edemeyecek kadar vahim…
Zaman; küçük ya da büyük kişisel çıkarlar uğruna vicdan isimli yüce değerden vazgeçilemeyecek kadar tehlikeli…
Lütfen bu gençlere sahip çıkalım…
Bunlar bizim geleceğimiz…
12 Mart ve 12 Eylül iki dev gençliği ve geleceği yok etti…
Bugün sivil siyasetin o askeri dönemden daha vahşi uygulamalarına karşı milletçe direnelim; çocuklarımızı kirli işkencelerden kurtaralım…
Ve…
Her şeye rağmen; belki de 25 yılını verdiği gazetesinden siyasal iktidarın baskısıyla kovulma tehlikesi yaşadığı halde bu acımasızlığı kamuoyuna duyuran Ertuğrul Özkök’ü alkışlayalım…
Biz alkışlıyoruz…
Not: Eğer o çocukların siyasilerin kaldıkları değil de, azılı katillerin, ırz düşmanlarının kaldıkları koğuşlara atıldığı iddiaları yalansa; bunun en somut ve mukni delillerle yetkililer tarafından yalanlanmasını istiyoruz…