Ertuğrul Özkök
Hürriyet
Operasyon 8 saat sürdü.
Komutan ve yanındaki komandolar Gümüşlük İskelesi’ne döndüğünde etraf tam olarak aydınlanmıştı.
Bodrum’a dönmek için askeri araçları beklerken, 20-25 yaşlarında bir kadın, kucağındaki çocuğu ile komutana yaklaştı.
Yanında eşi de vardı.
Genç kadın komutanın tam önünde çocuğuna döndü ve konuşmaya başladı:
“Bak oğlum, bu abilerin yüzünü sakın unutma.
Biz dün akşam onların sayesinde evimizde huzur içinde uyuduk.
Bu akşam da, yarın akşam da yine onların sayesinde huzur içinde uyuyacağız. Bu kahramanları sakın unutma...”
Yukarıdaki satırları Ertuğrul Özkök'ün bugünkü Hürriyet'te "Türk bayrağı nasıl göndere çekildi?" başlığı altında yayımlanan makalesinden alıntıladık.
Bir Türk annenin, çocuğuna unutmamasını tavsiye ettiği kahraman kim mi?..
Adını duyunca yüreğiniz yanacak; "yargı" denilen "adalet terazisi"nin nasıl da bozulduğunu hatırlayıp kendinize kahredeksiniz ama yine de söyleyelim:
Deniz Kurmay Albay Ali Türkşen...
Bir yıldır, Hasdal Cezaevi'nde "tutuklu" olarak yatıyor...
Neden mi?..
"Darbe planlamaktan"...
Gerçi ortada darbe falan yok...
Gerçi ortada, işledikleri cinayetler bütün dünya tarafından lânetlenen PKK'lılar ellerini kollarını sallayarak çekildiklerini gösteren fotoğraflar var(!) ama olsun...
Kurmay Albay Ali Türkşen'in suçu, eli kanlı teröristlerden daha ağır(!)...
Hiç kimseyi öldürmese de, darbeye katılmasa da niyetlenmiş olması bile tutuklu yargılannasına yetiyor...
Ve...
O gün (31 Ocak 1996) ona "kahraman" demek gerekliydi; bugün ise "kahraman" demeye kalksanız "suç olan fiili övmek, faili savunmak"tan hakkınızda savcılık soruşturması açılır...
Oysa gerçekten elleri kanlı teröristler için (yeni yasaya göre) her türlü övücü sözü söyleyebilirsiniz...
Hatta; Hasan Cemal gibi dağa çıkıp onlarla "çekilme oyunu" bile oynayabilirsiniz...
Ama...
Deniz Kurmay Albay Ali Türkşen'den "kahraman" diye söz edemezsiniz...
Çünkü o bir "darbe niyetlisi"...
Ne diyorduk?..
Deniz Kurmay Albay Ali Türkşen'in trajedisini anlatan makalesiyle Ertuğrul Özkök "Günün Köşe Yazarı"...
Komutan ve yanındaki komandolar Gümüşlük İskelesi’ne döndüğünde etraf tam olarak aydınlanmıştı.
Bodrum’a dönmek için askeri araçları beklerken, 20-25 yaşlarında bir kadın, kucağındaki çocuğu ile komutana yaklaştı.
Yanında eşi de vardı.
Genç kadın komutanın tam önünde çocuğuna döndü ve konuşmaya başladı:
“Bak oğlum, bu abilerin yüzünü sakın unutma.
Biz dün akşam onların sayesinde evimizde huzur içinde uyuduk.
Bu akşam da, yarın akşam da yine onların sayesinde huzur içinde uyuyacağız. Bu kahramanları sakın unutma...”
Yukarıdaki satırları Ertuğrul Özkök'ün bugünkü Hürriyet'te "Türk bayrağı nasıl göndere çekildi?" başlığı altında yayımlanan makalesinden alıntıladık.
Bir Türk annenin, çocuğuna unutmamasını tavsiye ettiği kahraman kim mi?..
Adını duyunca yüreğiniz yanacak; "yargı" denilen "adalet terazisi"nin nasıl da bozulduğunu hatırlayıp kendinize kahredeksiniz ama yine de söyleyelim:
Deniz Kurmay Albay Ali Türkşen...
Bir yıldır, Hasdal Cezaevi'nde "tutuklu" olarak yatıyor...
Neden mi?..
"Darbe planlamaktan"...
Gerçi ortada darbe falan yok...
Gerçi ortada, işledikleri cinayetler bütün dünya tarafından lânetlenen PKK'lılar ellerini kollarını sallayarak çekildiklerini gösteren fotoğraflar var(!) ama olsun...
Kurmay Albay Ali Türkşen'in suçu, eli kanlı teröristlerden daha ağır(!)...
Hiç kimseyi öldürmese de, darbeye katılmasa da niyetlenmiş olması bile tutuklu yargılannasına yetiyor...
Ve...
O gün (31 Ocak 1996) ona "kahraman" demek gerekliydi; bugün ise "kahraman" demeye kalksanız "suç olan fiili övmek, faili savunmak"tan hakkınızda savcılık soruşturması açılır...
Oysa gerçekten elleri kanlı teröristler için (yeni yasaya göre) her türlü övücü sözü söyleyebilirsiniz...
Hatta; Hasan Cemal gibi dağa çıkıp onlarla "çekilme oyunu" bile oynayabilirsiniz...
Ama...
Deniz Kurmay Albay Ali Türkşen'den "kahraman" diye söz edemezsiniz...
Çünkü o bir "darbe niyetlisi"...
Ne diyorduk?..
Deniz Kurmay Albay Ali Türkşen'in trajedisini anlatan makalesiyle Ertuğrul Özkök "Günün Köşe Yazarı"...