Ertuğrul Özkök Selahattin Demirtaş konusunda fena çuvalladı

Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök, Selahattin Demirtaş'ı öveceğim derken büyük bir hataya imza attı.

Ertuğrul Özkök, bugünkü yazısının bir bölümünü HDP'li Selahattin Demirtaş'a ayırdı.

Selahattin Demirtaş'ın cezaevinde yazdığı "Seher" kitabından bir öyküyü yazısına taşıyan Ertuğrul Özkök, çarpıcı bir hataya da imza attı.

Ertuğrul Özkök, halen Edirne Yüksek Güvenlikli F Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunan Selahattin Demirtaş'ı Silivri Cezaevine taşıdı..

İşte Erutğrul Özkök'ün yazısından bir bölüm:

SİLİVRİ’DE, İÇİNDEKİ ERKEĞİ ÖLDÜREN BİR TÜRKİYE SİYASETÇİSİ DOĞUYOR

SELAHATTİN Demirtaş’ın kitabı* “içimizdeki erkek” hikâyesi ile başlıyor...

Hapishanenin avlu duvarına yuva yapan bir dişi serçenin, yuvasını yıkmaya gelen 4 kuşa karşı verdiği mücadeleyi anlatıyor...

Sonunda o dişi kuş, 4 kuşu hapishane duvarından kovuyor...

Eşinin verdiği bu mücadeleyi kenardan seyreden korkak erkeği ise hikâyeyi anlatan Selahattin Demirtaş’a bön bön bakınca, o da şu cevabı veriyor: “Hiç öyle bana bakma Hamza kardaş. Önce içindeki erkeği felan öldürmen lazım...”

Ortadoğu denilen şu felaket coğrafyaya bakıyorum... Korkak, vicdansız, gaddar, akılsız erkeklerin tarumar ettiği şu coğrafyada...

Muhafazakâr inancı için, modern hayat tarzı için, iffeti için, eşit iş, eşit ücret hakkı için, aidiyeti için, toprağını savunmak için, koca şiddetini bitirmek için savaşan kadınları düşündüm...

Bir kere daha anladım ki...

Umut kadınlarda...

Ve bir de içindeki kof erkeği öldürebilmiş erkeklerde...

(*) Selahattin Demirtaş: “Seher”, Dipnot Yay. 2017

DİYARBAKIR’DAN SİLİVRİ’YE

- SELAHATTİN Demirtaş’ın cezaevinde yatmasının ne ülkemize, ne de AKP’ye bir yararı olduğunu düşünüyorum. Kim ki onu hapishanede yatırarak siyasi hayatını bitireceğini zannediyor...

Biliniz ki içeride hikâye yazan, resim yapan, bağlama çalan yeni tür bir siyasetçi yetişiyor. Onun cezaevinde kalmasından medet umanlara bir de şunu hatırlatmak isterim....

Diyarbakır Cezaevi neyi çözdü ki...

Silivri’den bir mucize bekliyorsunuz...

Ertuğrul Özkök'ün yazısının tamamı için tıklayın