Ertuğrul Özkök nihayet fark etti
Türkiye’nin “en etkin” gazetesini 20 yıl eksik bilgi, yanlış öngörü ile yöneterek ekonomik ve sosyal guruplar arası çatışmaların kaynağı olan Ertuğrul’a “günaydın” diyorum…
GAZETECİLER.COM
HÜRRİYET dışındaki beş gazetenin Ankara temsilcilerinin 23
Ocak günü aşağı yukarı benzer içeriklerle birer “analiz haber”
yayınladıklarını hatırlatan Ertuğrul Özkök, Yenişafak Ankara Haber
Müdürü Abdülkadir Selvi’nin, bu beş gazeteciden bir gün önce
yaptığı bir haber analize dikkat çekti.
Özkök; Yeni
Şafak’ın, Hükümet’e yakın bir gazete olduğunu ve Orgeneral İlker
Başbuğ geldikten sonra Genelkurmay’a akredite edildiğini
belirttikten sonra “Haberi dikkatle iki defa okudum. Kaleme alınış
şekli ve kullanılan ifadeler haberi yazan gazetecinin, ‘direkt
olarak görevdeki bir askeri yetkili tarafından bilgilendirildiği’
izlenimi veriyordu” diyor ve haber analizi aynen
aktarıyor…
Türkiye’nin “en
etkin” gazetesini 20 yıl eksik bilgi, yanlış öngörü ile yöneterek
ekonomik ve sosyal guruplar arası çatışmaların kaynağı olan
Ertuğrul’a “günaydın” diyorum...
A.B.O.
|
* ADI
BALYOZ DEĞİL, MERİÇ
Genelkurmay Başkanlığı’nın arşivinde muhafaza
edilen, ‘Tat-Prog’da 1. Ordu Komutanlığı’nda 4-6 Mart 2003
tarihinde gerçekleştirilen bir plan semineri yer alıyor. Ancak
resmi kayıtlarda o tatbikatın adı, ‘Balyoz’ değil. 1. Ordu’da icra
edilen tatbikat planı seminerinin adının, ‘Meriç’ olması muhtemel.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nde 2 tür tatbikat yapılıyor. Biri arazide
gerçekleştirilen tatbikatlar, diğeri ise karargâhta icra edilen
seminerler şeklinde oluyor. Yılda bu tür 70-80 tatbikat yapılıyor
ve bunlar tam 1 yıl önceden planlanıyor.
*
CAMİLERİN BOMBALANMASI YER ALMIYOR
‘Tat-Prog’da 4-6 Mart tarihleri arasında yapılan
plan seminerine ilişkin 3 sayfalık bir bilgi yer alıyor. Türk
Silahlı Kuvvetleri’nde evraklar 1 yıl, 3 yıl ve 5 yıl gibi
sürelerle muhafaza ediliyor. Daha uzun süreli arşivlenen belgeler
ayrı. 1. Ordu’da icra edilen tatbikat plan semineri 5 yıl muhafaza
edilecek evraklar arasında yer alıyor. Bu nedenle seminere ilişkin
kayıtlar 2008 yılında 3 kişiden oluşan bir heyet tarafından tutanak
tutulup yakılmış. Genelkurmay’daki 3 sayfalık özette ise camilerin
bombalanması, kendi uçağımızın düşürülmesi, halkın kışkırtılması
gibi bir şey yer almıyor.
*
PEKİ BALYOZ GERÇEK DEĞİL Mİ?
Resmi
kayıtlarda 3 sayfalık özette bunların yer almaması Taraf
Gazetesi’nde yayınlanan tüyler ürpertici senaryoların gerçek
olmadığı anlamına mı geliyor? ‘Hayır, yok’ denilmiyor. Sadece eğer
varsa bu, ‘hasta bir ruh hali’nin işi ve ‘alçak bir zihniyetin’ işi
olarak nitelendiriliyor. Camilerin bombalanması gibi bir şeyin
düşünülmesi dahi endişeyle karşılanıyor ve ‘Ordumuz Din düşmanı
mı?’ diye soruluyor.
*
EMASYA TATBİKATI BİLDİRİLMEMİŞ
1.
Ordu Komutanlığı’nın 2003 yılında icra ettiği tatbikatın
notlarında, ‘EMASYA tatbikatı’ yer almıyor. İcra edildiği takdirde
‘Tat-Prog’da buna yer ayrılıyor. Emekli Orgeneral Çetin Doğan’ın,
‘Bu kapsamda EMASYA planları seminerlerde elbette ele alınmıştır’
sözleri resmi kayıtlarca doğrulanmıyor.
*
EMASYA’DA VALİ DE YER ALIYOR
EMASYA Tatbikatları açısından çok önemli bir
nokta daha var. EMASYA adı üstünde bir Emniyet ve Asayiş Planı
olduğu için tatbikatı da sadece askerlerce yapılmıyor. Oranın Mülki
Amirleri de tatbikata katılıyor. TSK’nın arşivinde 4-6 Mart 2003
tarihli tatbikata ilişkin böyle bir bilgi yer almıyor.
*
GÂVUR ORDUSU DEĞİLİZ
Ancak
resmi kayıtlarda yer alması için bu bilgiler gönderilirken, orada
Taraf Gazetesi’nde yer alan dehşet senaryoları ve darbe planları
konuşulduysa durum vahim. Zaten, ‘Kesinlikle öyle bir şey yoktur’
denilmiyor. Varsa da bu sahiplenilmiyor ve sapık bir ruh halinin
işi olarak nitelendiriliyor. Kendi camisine bomba koyan, kendi
halkını katleden bir ordu izlenimi doğuracak bu tür şeylerin
konuşulmasına dahi şiddetle karşı çıkılıyor. Çok net bir şekilde bu
ordunun bu milletin ordusu olduğu ‘gâvur ordusu’ olmadığı
belirtiliyor.
* *
*
Askeri yetkili orijinal planı da gayet güzel
açıklamış.
4-6
Mart 2003’te 1. Ordu Komutanlığı’nda icra edilen tatbikat senaryosu
Genelkurmay Başkanlığı’nın açıklamasında da yer aldığı gibi, “dış
tehdide” göre icra edildi. Tatbikat Plan Senaryosu 3 başlıktan
oluşuyor:
* Dış
tehdide göre taarruz, işgal ve savunma esasına göre icra ediliyor.
Düşmana kuzeyden mi, güneyden mi saldırılacağı, havacı, karacı ve
denizciler arasındaki koordinasyon, özel kuvvetlerin düşman
cephesinin arkasına hangi yöntemle sızacağı, orada yapacağı sabotaj
ve suikastlar bu bölümde konuşuluyor.
*
Geri Bölgeler. Bu tatbikat 1. Ordu Komutanlığı’nda olduğuna göre
İstanbul, İzmit ve Bursa gibi şehirlerimizdeki stratejik hedeflerin
korunması, buralara yönelik taarruz ve sabotajlara karşı önlem
alınması ve düşmanın kışkırtabileceği içimizdeki etnik yapılar bu
bölümde değerlendiriliyor.
*
Sıkıyönetim. Savaş kararının alınmasıyla birlikte sıkıyönetim ilan
ediliyor. TBMM’den alınan yetkiyle Hükümet, Genelkurmay’la istişare
halinde Sıkıyönetim komutanlarını belirliyor. Sıkıyönetim komutanı
sivil araçlara el konulmasından, sivil tesislerin kullanılmasına
kadar yetkilerini nasıl kullanacağını tatbikatın bu bölümünde
anlatıyor.”
* *
Özkök bu
analizi okuyucu ile paylaştıktan sonra yazısını şöyle
bitiriyor:
Son sözüm şu:
Bu olayda, akıl almaz
gazetecilik ayıpları işleniyor.
Ama hiç ummadığımız gazetelerde,
bazı meslektaşlarımız, gazetecilik açısından övünülecek yazılar da
yazıyor.
Bu da onlardan
biri...
Sorun gazeteciler değil, bazı
köşe yazarları sorunu...