Ertuğrul Özkök nereye iltica etmek istiyor?

Ertuğrul Özkök, bugün köşesinde "Ben Ertuğrul Özkök iltica etmek istiyorum" başlıklı bir yazı kaleme aldı. Bakın nereye iltica etmek istiyor?

Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök, bugün köşesinde "Ben Ertuğrul Özkök iltica etmek istiyorum" başlıklı bir yazı kaleme aldı ve Brüksel'deki Çizgi Roman Müzesi'nde geçirdiği bir günün ardından 'Çocukluk Dünyası'na iltica etmek istediğini ilan etti.

İşte Özkök'ün "Ülkemiz artık bizi çok yoruyor." dedikten sonra yazdıkları:
"Ağır ve hoyrat siyasi atmosferi, ne yazık ki hâlâ vazgeçemediğimiz primitif belagat ve trolleşme, her gün gelen ölüm haberleri, sınırınızın hemen öteki tarafında yaşanan vahşet ve insanlık trajedileri, bizi kaçmaya, kendimize ait gettolara, kantonlara sığınmaya, kendimizi kendimizden izole etmeye zorluyor."

İŞTE ÖZKÖK'ÜN İLTİCA ETMEK İSTEDİĞİ O ÜLKE:

RAHMETLİ Turgut Özal'ı en sevdiğim anlardan biri, Red Kit okuduğunu açıkladığı gündü.

Tommiks, Teksas ve Red Kit'in, Türkiye'de ilk sayılarının yayınlandığı günleri hayatım boyunca hiç unutmadım.
Hayatımda yepyeni bir dönemin başlangıcıydı.
Bugün hâlâ çizgi roman fanatiğiysem, bu üç kahramanın rolü çok büyüktür.

* * *

Önceki gün öğleden sonramın tamamını, Brüksel'deki Çizgi Roman Müzesi'nde geçirdim.
Müzenin bulunduğu sokağın başına devasa bir Gaston Lagaffe heykeli dikilmişti.
Yeni aldığım şapkayla ilk pozumu o heykelin önünde verdim.
Paris'te okuduğum yıllarda bu şapşal çizgi roman kahramanına ne kadar çok gülmüştüm.

* * *

Müzenin girişindeki salonda büyük bir Red Kit heykeli vardı.
Atı Düldül'ün üzerindeki o pozu hepimizin hafızasına öyle yerleşmiş ki...
Yanındaki banka oturup dakikalarca hayaller kurdum.

* * *

Tam karşısında ise Tenten sayfalarından fırlamış bir kırmızı Citroen 2 CV araba duruyordu.
Bir kere daha anladım ki, çizgi romanlar hafızamıza ölünceye kadar çıkmayacak, ancak talihsiz bir Alzheimer'ın silebileceği klişeler bırakmış.

* * *

Orada bir şeyi daha anladım:
Ülkemiz artık bizi çok yoruyor.
Ağır ve hoyrat siyasi atmosferi, ne yazık ki hâlâ vazgeçemediğimiz primitif belagat ve trolleşme, her gün gelen ölüm haberleri, sınırınızın hemen öteki tarafında yaşanan vahşet ve insanlık trajedileri, bizi kaçmaya, kendimize ait gettolara, kantonlara sığınmaya, kendimizi kendimizden izole etmeye zorluyor.

* * *

Önceki gün kendimi, çocukluk dünyasına iltica etmiş bir mülteci gibi hissettim.
Anladım ki, insanın ülkesi ona dar gelmeye başladığı zaman, mültecilik tek yol oluyor... Kendi kurduğumuz hayali kantonlar bizi bekliyor...
İhtiyacımız olan tek şey, kafamızda yaratacağımız bir can yeleği...
Ve hayali bir lastik bot...