Ertuğrul Özkök kimlerle yüzleşti?

Gülen Hareketi'nin manevi lideri Fethullah Hoca'yı "savunuyorum" diyerek Gülen'i daha çok hedef yapıyor?..

ADNAN BERK OKAN

Dün Hüseyin Gülerce'yi alkışlamıştık...
Bugün de aynı alkışı Ertuğrul Özkök yapıyor ve yine Gülerce için...
Neden mi?..
Fethullah Gülen'in, dün bizim de "alkışımıza gerekçe" gösterdiğimiz sözlerini köşesine taşıdığı ve uzatılan dost elinin sıkılmasını istediği için...
Ne demişti Gülen?..
Bir kez daha hatırlayalım:

"Biraz da kendimize bakmamız lazım. Acaba bizim usul hatalanmız, üslup hatalanmız mı var? O insanlan 'karşı cephe' olarak görmemizden mi kaynaklanıyor?
Bunları düşünmeden, bir yönüyle kendimizle yüzleşmeden, kendimizi sorgulamadan, hemen insanlan, kabahatlerinin mahkûmları haline getirmek doğru değil."

"Ama" diyor Özkök ve devam ediyor:

"..... ertesi gün Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlının yazısı Gülerce'ninkinden hayli farklı bir üsluptaydı.
Dumanlı, neredeyse Ergenekon davasını eleştiren herkesi 'kara propaganda' yapmakla suçluyordu ve bu medyanın 'düzeltilmesinden' söz ediyordu.
Bana sanki, bir gün önce uzatılan el tekrar yumruğa dönmüş gibi geldi.
Acaba 24 saat içinde bir şeyler mi oldu ki, Dumanlı böyle bir yazı yazdı?"

Özkök'ün söylediklerine katılmamam mümkün değil...
Ve ZAMAN'ın bir yandan herkese el uzatan (ve hatta Gülen'in tabiriyle eleştiren eli öpme mütevazılığını gösteren) üslûbundan sonra ne oluyor ki ZAMAN'ın en tepesindeki kişi kavgayı kaşıyor...
Ne istiyor ki; Gülen Hareketi'nin manevi lideri Fethullah Hoca'yı "savunuyorum" diyerek Gülen'i daha çok hedef yapıyor?..
Mesalâ neden, birkaç kötü niyetli paşa olabileceğini kabullenip TSK'yı kurum olarak eleştirilerinin dışında tutmak varken bütün bir kurumu hedef alıyor...
Meselâ neden Gülen Hareketi'nin içine "sızmış" bazı kötü niyetli kişiler olabileceğini ama o kişilerin Gülen'i ya da hareketi bağlamayacağını söyleyip, liderlerine "paratoner" olmuyor...
Bu soruları sadece benim veya başkalarının sorması değil mühim olan...
Bu soruları Ekrem Dumanlı ve bazı arkadaşları da kendilerine sorup, yüksek sesle cevaplamalılar...

Özkök'ün yazısının tamamını