Ertuğrul Özkök için...

Ertuğrul bence gazeteciliğin cumhurbaşkanlığından, bir şehrin belediye başkanlığına geçiş yaparken hiç kompleks duymayanlardan…

Ertuğrul Özkök…

Bence...

Türk gazeteciliğinin görevini tamamlayan ve o koltuktan ayrılan (Ya da ölümün ayırdığı) en başarılı, en karizmatik, en entelektüel, gustosu en yüksek, en özgüvenli genel yayın yönetmeni…

Ertuğrul Özkök düşmanlarının bu durum tespitime çok kızacaklarını biliyorum...

Ama...

Galile'nin dünyanın dönmesiyle ilgili söylediği gibi...

Yine de...

Tespitlerinin haklılığında ısrarcıyım...

Efendim; rahmetliler Abdi İpekçi, Nezih Demirkent, Çetin Emeç, Zafer Mutlu başarısız mıydı?..

Yooo…

Onlar da başarılıydılar elbette…

Ama…

Onların genel yayın yönetmenliklerinden sonrası yok…

Yani…

Bir cumhurbaşkanı düşünün…

Görev süresi bittikten sonra bir şehrin belediye başkanlığına talip oluyor, seçiliyor ve orada da harikalar yaratıyor…

Ertuğrul bence gazeteciliğin cumhurbaşkanlığından...

Bir şehrin belediye başkanlığına geçiş yaparken hiç kompleks duymayanlardan…

Öylesine mükemmel muhabirlik yapıyor ki genel yayın dönemliğinden sonra…

Ve…

En güzeli de…

Öylesine mükemmel bir “haber dili” kullanıyor ki…

Klasikleşmiş, o karmaşık ve anlaşılmaz kanun dili gibi haber diliyle hiç ilgisi yok...

Takdir etmemek haksızlık olur…

Bugünkü Hürriyet’in web sayfasında sıcacık (Tazelik olarak) bir haberi var ki hem haber diliyle mükemmel…

Hem de “Atlatma” haber…

Haberin kaynağı Ali Ağaoğlu…

Diyeceksiniz ki; “yahu kendisinden başka iki gazetecinin daha bildiği bir haber nasıl atlatma olur?”

Olur olur…

Bal gibi olur…

Çünkü…

Önemli olan haberin yayımlanma, okura ulaşma hızı…

Ertuğrul, kendisiyle birlikte aynı haberi öğrenen Güneri Cıvaoğlu ve Mustafa Karaalioğlu’dan önce davranıp yazıyor haberi…

Haber ne mi?..

Söyleyeyim:

“Başbakan’ın oğlu Bilal Erdoğan hafta başında gidip ifade vermiş”.

Şimdi…

Bana düşen ne?..

Tabi ki bu 20 yıllık genel yayın yönetmenini, yaptığı muhteşem muhabirlik nedeniyle alkışlamak…