Ertuğrul Özkök, İbrahim Karagül'e "önden buyur" dedi...
İbrahim Karagül son dönemde sık sık "savaş" yazıları yazınca Ertuğrul Özkök, "Gazanız mübarek olsun İbrahim Bey... Lütfen en önden siz buyurun" dedi...
Hürriyet gazetesi yazarı Ertuğrul Özkök, Yeni Şafak gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül'ün son günlerdeki yazılarını fena ti'ye aldı...
Karagül'ün dün ABD'ye ayar verip "Suriye'den elini çekmezse Türkiye bunu savaş sebebi sayar" sözlerini alıntılayan Özkök, yazısına "Gazeteci İbrahim Bey kılıç kuşandı, savaşa gidiyor" başlığı koydu ve ekledi:
"Gazanız mübarek olsun İbrahim Bey... Lütfen en önden siz buyurun..."
BAŞKALARINA 'UNUTMAYIN' DERKEN!...
Ertuğrul Özkök, tutuklu gazetecilerin isimlerini sayarken Ahmet ve Mehmet Altan kardeşlerin ismini neden saymadığını soranlara da cevap verdi: "Tutuklu gazetecilerden en yakından tanıdığım iki kişi Altan kardeşler. Ama en yakın arkadaşlarımı unuttum. Başkalarına “İçerideki gazetecileri unutmayın, unutturmayın” derken, kendim en yakın iki arkadaşımı unutmuşum."
İşte Ertuğrul Özkök'ün o iki yazısı:
GAZETECİ İBRAHİM BEY KILIÇ KUŞANDI, SAVAŞA GİDİYOR
MAŞALLAH Mehmetçiğin sırtından savaş ilan eden edene...
Dün bir baktım, Yeni Şafak Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül bir celallenmiş ki...
Amerika Birleşik Devletleri’ne veriyor ayarı...
Neymiş, Suriye’den elini çekmezse bu Türkiye için savaş nedeni olurmuş...
Breh breh...
Esad’a ayar, Rusya’ya ayar, İran’a ayar, Amerika Birleşik Devletleri’ne ayar, YPG’ye ayar...
Eh, Rusya ve İran’la birlikte olduğuna göre, birkaç gün sonra Çin’e de ayar gelir...
Yani baksan dünyada bir tek süper güç kalmış...
O da Türkiye....
Gazanız mübarek olsun İbrahim Bey...
Lütfen en önden siz buyurun...
AHMET VE MEHMET ALTAN’IN ADINI NİYE VERMEDİM
DÜN bir arkadaş telefon etti ve şunu sordu: “İçerideki gazetecileri saymışsın ama Ahmet ve Mehmet Altan’dan hiç söz etmemişsin. Bir nedeni mi var” diye sordu.
“Evet var” dedim. “Onların adını yazmayı unuttum.”
İsmini verdiğim insanlar içinde en iyi tanıdıklarımdan ikisi onlar.
Ama başkalarına “İçerideki gazetecileri unutmayın, unutturmayın” derken, kendim en yakın iki arkadaşımı unutmuşum.
İyi mi...
Onlar da hâlâ niye içeride, dünyada kimseye anlatamazsınız...