Ertuğrul Özkök bunu nasıl başarıyor?..

Yahu, adam “Türklükten istifa ediyorum” diye ironi yaptı, ciddiye alıp saldırmayan kalmadı…

ADNAN BERK OKAN

Evet “büyük insansın”…
Ve biliyor musun?..
Birileri gelip de bana “kimi kıskanıyorsun?” diye sorsalar, “Kıskandığım kimse yok ama Ertuğrul Özkök’e gıpta ediyorum” derim…
“Neden” diye ikinci soru gelse ardından cevabım şöyle olur:
“Çünkü herkes onu kıskanıyor”… 

Öcalan’ın harçlığı…

Kamuoyunda 4. Yargı Paketi olarak bilinen yasal düzenlemeler Cumhurbaşkanı tarafından da onaylanarak yürürlüğe girdi…
Yeni yasaya göre, terör örgütüne para yardımı yapmak büyük suç ve yardımı yapanın bütün mal varlığına el konulacak…
Yani;
bundan sonra Öcalan’a her ay 300 lira cep harçlığı veren kişi ya bu parayı veremeyecek; ya da verecek ve hemen tutuklanıp bütün mal varlığına el konulacak…
“Olur mu öyle şey adam hapis!”
derseniz demeyin…
Adamla halen “terör örgütünün lideri” sıfatıyla görüşülüyor…
Pardon…
Öcalan’a verilen harçlığa asla karşı değilim…
Amacım uyarı yapmak…
Bizim bürokrasi vur deyince öldürür çünkü…

Ey güzel dostlar!..
Bilinir ki sadece büyük insanlar kıskanılır…
Ama büyük insanları kıskananlar küçük insanlardır…
Büyük insanları kıskanmayıp gıpta edenler ise “iyi insanlardır”…
“Ne yani?” diyenler olacaktır, “sen kendini iyi insan mı sanıyorsun?”
“Ben sanmıyorum Hacı anacığım, karım, evlâtlarım, kardeşlerim ve beni yakından tanıyan bütün sevenlerim öyle söylüyorlar”…

Özkök
’ün kıskanıldığını nereden çıkardığıma gelince…
Yahu, adam “Türklükten istifa ediyorum” diye ironi yaptı, ciddiye alıp saldırmayan kalmadı…
Özkök’e yapılan bu saldırıların; “Drogba bize gelmek istedi ama almadık” diyen Fenerbahçe yöneticisinin Galatasaray kıskançlığından ne farkı var?..… 


Aleme verir talkını kendi yutar salkımı
 

Murat Bardakçı adını vermeden; Fatif Sultan Mehmet için pervasızca “eşcinsel” imasında bulunan Pelin Patu’yu eleştiriyor…
Eleştirir a; hakkıdır…
Orada da durmayıp; tarihimizi “aşağıladıklarına” inandığı herkese veryansın ediyor…
Eder a…
Hakkıdır…
Amaaaaa….


Dokunabilir…
 

4. Yargı Paketinde yapılan düzenlemeler KCK Davasından tutuklu yargılanan gazetecilerin tahliyelerini sağlayacak…
Paşa’larla yaptıkları sohbetleri not defterine kaydeden gazeteciler
ve profesörler ise hapiste kalmaya devam edecekler…
Hukuk ve adalet buysa eğer ben almayayım…
Dokunabilir…

Ele verir talkını kendi yutar salkımı misali kendisi de tarihimizi karalamaktan; tarihimize mal olmuş elleri öpülesi, mekânları cennet olası atalarımızı aşağılamaktan onların kimilerine “hırsız” demekten geri kalmıyor…
Kime mi?..
Kime olacak?..
Piri Reis’e…
Evet evet…
Bardakçı geçenlerde ekranda Piri Reis için “hırsız” dedi…
Neden mi?..
Piri Reis, bütün dünyanın hayran olduğu ve hikmetinden bir türlü sual edemediği o muhteşem dünya haritasını Cristof Colomb’dan çalmış(mış) meğer…
Bardakçı öyle söylüyor…
Sanki Piri Reis haritayı çalarken Bardakçı da Colomb’un gemisindeymiş ve bizzat gözleriyle görmüş gibi…
Demek istemem o ki…
Bardakçı (haklı) eleştirilerini yapmaya devam etsin…
Etsin ama…
Biraz da aynaya bakıp kendi suratında kuru yer var mı diye kontrol etsin…

Önce insan!..

“Ben de mi
Ergenekonucu” imişim?..
Ve “Balyoz Davası sanıklarını neden bu kadar çok savunuyor” muşum?..
Beni böyle suçlamalarla “taciz” edenlere gülüp geçiyorum…
Çünkü o rutubetli hapishane koğuşlarında kış günlerinin nasıl geçtiğini ya da nasıl da bir türlü geçmek bilmediğini çok iyi bilirim…
Nereden mi bilirim?..


Sabahtan başlayacağım…


Serdar Turgut’
un babası Hamit Turgut’un genetik incelemeye tabi tutulmasını öneriyorum.
Büyük anne ve büyük babasının;damarlarda kan yerine alkolün dolaştığı bir uydudan gelip Hamit Bey’i peydahlamış olma ihtimali çok yüksek.
Nereden mi çıkardım?..
Serdar, günde dört vakit 20 saat içki tüketen doksana merdiven dayamış ama bedensel noksanı olmayan Hamit Turgut’u öyle bir anlatıyor ki, sabahtan içmeye başlayasım geliyor…


80 gün yaşadım o rutubetli soğukları…
Ve çünkü halen yaşadığım köyde kışları öyle nemli geçer ki içim üşür; göğsümü yarıp içerime kalorifer peteği koymak gelir içimden…
Yaşları yetmişi geçmiş, çoğunun sağlığı bozuk emekli paşaların cezaevinde bulunuş gerekçeleri her aklıma geldiğinde merhamet duygularım zirve yapıyor…
“Suçlu” olabileceklerinden önce “insan” oldukları geliyor aklıma…


PKK baklavacı mı?..

Nuray Mert “PKK terör örgütü değil” demiş…
İlâhi Mert!..
PKK’nın ne olmadığını söylemiş ama ne olduğunu söylememiş…
PKK terör örgütü değilse ne peki?..
Sivil toplum kuruluşu mu?..
“Papağan Kuşlarını Kurtarma” derneği mi?..
“Puştlardan Kıçlarını Kurtaranlar” teşkilâtı mı?..
Ne?..
Ne iş yapar?..
Baklava, börek mi açar?..
Yoooo…
Eli kanlı bir katil sürüsü…
Yahu Nuray!..
On binlerce şehidin kanlarıyla kirlenmiş ellerin sahiplerinin kurdukları örgüte “terör örgütü” denmez de ne denir söyle de öğrenelim…
Yoksa amacın ucuz kahramanlık taslayıp, soruşturmaya uğramak ve tam da en hassas dönemde dünyayı başımıza yıkmak mı?..