Ertuğrul Özkök bugün konuk ağırlıyor
“Demokratlık alay ve küçümseme ile bağdaşamaz. Farklı sesleri dinlemeyi bilmek gerekir.”
GAZETECİLER.COM
Ertuğrul Özkök bugün köşesini Radikal’den
iki konuğa vermiş…
“Vermiş” dediysek onların yazılarından bölümler
yayımlamış…
Konuklardan biri Ayşe Sol Kadıoğlu…
Liberal demokrat olarak biliniyor…
Diğer Ahmet İnsel o da bir başka ve etkin
Liberal Sol Demokratlarımızdan…
Özkök her iki değerli yazarın da son günlerdeki
gelişmelere ilişkin görüşlerini aktarmış ve sonra da kendi yorumunu
yapmış…
Bu arada “patenti” bize ait
“çakma” terimini de kullanarak kimilerinin
kendisine çakacağını öngörmüş…
Bakın nasıl…
‘Liboş’
şerhleri
Bu tespitlerinden dolayı
Ertuğrul’a çakan çıkar mı bilmem
ama ben neredeyse her satırının altına imzamı atarım… Elbette farklı sesleri
dinlemeyi bilmek gerekir… |
ÖNCE tedbirimi alayım.
Bir;
Aşağıdaki yazıda, AK Parti adı yerine, kullanılan “AKP” ifadeleri bana, değil, yazıların sahiplerine aittir.
Mesuliyet de kendilerine aittir.
İki;
Keza, yazıların birinde kullanılan “Liboş” ifadesi de bana değil, müellifine aittir.
Üç;
Bu yazılar “Ergenekoncu” bir gazetede değil, “Radikal”in en liberal bölümü olan ve pazar günleri çıkarılan “Radikal 2”de yayımlanmıştır.
* * *
İlk yazıdan başlıyorum.
Yazan Ayşe Kadıoğlu.
Başlığı çok anlamlı: “Demokratlığa ince ayar.”
Bugün olup bitenle ilgili teşhisi şu:
“Bugün yıllardır boynumuzu büken askeri vesayetle hesaplaşma süreci içindeyiz. Türkiye’de siyasi alanı daraltan, siyasetin meşruiyetine gölge düşüren vesayetin didik didik ediliyor olması şüphesiz demokratikleşme yönünde tarihi bir adımdır.”
Ey liberal arkadaşlar. Bu cümleye itirazınız var mı?
Benim yok.
O zaman gelin, hemen bunun altındaki cümleye geçelim:
“Ancak sadece sonuca değil, sürece de bakmak gerekir. Bunu samimi bir kaygı ile dile getiriyorum... Sonuçla süreç arasında tercih yapmak zorunda değiliz.”
Dikkat, şimdi mesele başlıyor.
“Siyaseti savunurken AKP’nin yanlışlarına göz yummak zorunda değiliz... Sevgili demokrat arkadaşlar, biliyorum, bize yıllardır liboş deyip duruyorlar ama hani biz demokrattık?
Biraz soluk alıp devam ediyor:
“Demokratlar işsizlik, kadına yönelik şiddet, adil olmayan gözaltı süreleri gibi konulara karşı duyarsız olamaz. Bunu herhalde biliyorsunuz. Ya da biliyorsunuz değil mi?”
Biraz ilerde bir cümle daha:
“Demokratlık alay ve küçümseme ile bağdaşamaz. Farklı sesleri dinlemeyi bilmek gerekir.”
Yine bir kadın...
Ben de aynen katılıyorum.
Aynı gün yayımlanan ikinci yazıya geliyorum.
Onun yazarı da Ahmet İnsel.
Ona da “Ergenekoncu”, “Sulandırıcı”, “İnceltici” diye etiket takmaya kalkanın alnını, benden önce, samimi ve dürüst demokratlar karışlar.
O da, yaşadığımız sürecin askeri vesayetin kalkmasına olan olumlu etkisinin hakkını sapına kadar vererek başlıyor.
Ahmet İnsel’in görüşleri ve Özkök’ün yorumunu da okumak istiyorsanız, lütfen tıklayın…