Ertuğrul Özkök, Ahmet Hakan'a ayar çekti
Ertuğrul, Hakan'dan dini literatür ve İslâmi Siyaset - İslâmi Medyanın şifrelerini öğrenmek istiyordu...
ADNAN BERK OKAN - ANALİZ
Ertuğrul, HÜRRİYET Genel Yayın Yönetmeni idi...
Ahmet Hakan da şimdi olduğu gibi köşe yazarı ve CNN programcısı...
Ertuğrul, Hakan'dan dini literatür ve İslâmi Siyaset - İslâmi Medyanın şifrelerini öğrenmek istiyordu...
İslâmcılar nelerden hoşlanırlar?..
Nelere öfkelenirler?..
Değerleri nelerdir?..
Tabuları nelerdir?..
Nerlere takılırlar?..
Aralarında ne konuşurlar?..
Meselâ, karı - kız muhabbeti yaparlar mı?..
Futbol konuşurlar mı?..
Cinsellik konusundaki düşünceleri nelerdir?..
Vs, vs, vs...
Ahmet Hakan da Ertuğrul'un en seçkin üyelerinden biri olduğu "Beyaz Türk" cephesiyle ilgili bilgiler alıyor, onunla birlikte o çevreye sızıyordu...
Derken...
Ahmet ve Ertuğrul, bir sabah kalktılar erken...
Ve Umre'ye gittiler...
Umre öykülerini okuyanlar hatırlayacaklardır...
Ama...
Ne zaman ki Ertuğrul'un gideceği yerine Enis'in geleceğinin kokusunu aldı Ahmet...
İlk iş olarak Ertuğrul'la arasına mesafe koyarken, Enis'e yaklaşıverdi...
Artık TV programlarında en çok izlediğimiz ve Ahmet'in fikirlerine başvurduğu kişiydi Enis...
Bir daha derken; olan oldu ve Özkök, Amiral gemisi kaptanlığından alınıp bir filikaya bindirildi...
Tabii...
Ahmet - Ertuğrul sıcaklığı tedricen Ahmet - Enis yakınlaşmasına dönüştü...
Ahmet, eski mahallelerine selâm sarkıtacağı zaman "Laikçi" olarak nitelediği eski genel yayın yönetmenine çakıyordu önce...
Sonra da eski mahallesinden fazla uzaklaşmadığını ama onların da biraz daha merkeze yaklaşmaları gerektiğini ima ediyordu...
Böylece...
Ertuğrul'u incitici (kibarlık olsun ve fakat kışkırtıcı olmasın diye böyle yazıyorum) bazı eleştiriler arkası sıra gelmeye başlıyordu...
Ertuğrul da tabii ki hiç vakit geçirmeden itiraz ediyordu...
Ama...
Ahmet Pazar günü “Laiklere ayar veriyorum” diye yazınca, Ertuğrul'un öfkesi başına çıktı...
Nasıl çıkmasın?..
Hiç sevmediği bir yakıştırmaydı "Laikçilik"...
O kendini daha ziyade; Cumhuriyetçi Liberal Demokrat olarak tanımlıyordu...
Dindar değildi ama din konusunda her türlü inanca saygılıydı...
Kafasının hiçbir yerinde "Şeriat Devleti kurulacağı" kuşkusu, korkusu yoktu...
İyi ama Ahmet'e ne oluyordu böyle?..
Neden birden hücuma geçmişti eski dostu(!) ve Umre yoldaşı?..
Ertuğrul düşünedursun, ben gerekçeyi açıklayayım:
Bundan böyle Ahmet, Ak Parti Hükümetine karşı "kötü polis" rolünü yine sürdürecek ama, "iyi polis" rolü Enis'e düşecek...
Çünkü...
Patron öyle istiyor...
Ahmet ne yapsın?...
Yahu Ertuğrul...
Senin yönetiminde de roller öyle dağıtılmamış mıydı?..
Ama yok mu senin o Kırcali göçmeni yüreğin?..
Bozulunca babasını dinlemeyen inatçılığın...
Aydın Bey'le Erdoğan'ı düşman kardeş etti...
Şimdi senin yıktığın eski dostluğu Enis yeniden yapılandıracak ve hem de göreceksin "iyi" yapılandıracak...
Ahmet mi?..
Hükümete karşı kaka çocuk, beyaz Türklere karşı cici çocuk...
Eski mahallesine karşı yaramaz ama sevimli çocuk...
adnanberkokan@gmail.com
Ertuğrul, HÜRRİYET Genel Yayın Yönetmeni idi...
Ahmet Hakan da şimdi olduğu gibi köşe yazarı ve CNN programcısı...
Ertuğrul, Hakan'dan dini literatür ve İslâmi Siyaset - İslâmi Medyanın şifrelerini öğrenmek istiyordu...
ERTUĞRUL ÖZKÖK, AHMET HAKAN'A BOZULDU; "Ahmet Hakan'a itirazım var" |
AHMET Hakan’ın pazar günü yazdığı “Laiklere ayar veriyorum” yazısına itirazım var. “Ayar verdiğini” söylediği “laiklerden” birinin ben olduğum anlaşılıyor. Çünkü yazısında “ayarsız laiklerden” verdiği örneklerden biri benim eski bir yazımdan alınmış. Hani şu Başbakan’a, “Bir balıkçıya gidip oradaki insanlara kadeh kaldırsanız, yumuşamaya katkınız olur” yazıma. (...)Bu yazıya bir itirazım var. (...) Laikler, “Erdoğan bizi kıtır kıtır kesecek” demiş. Ben böyle bir şey ne söyledim, ne yazdım. Asla yazmadım. Laikler, “Erdoğan kadınlarımızı zorla kapattıracak” demiş. Ben böyle bir şeyi söylemedim, yazmadım. Asla yazmadım. (...)2001 ile 2007 arasındaki yazılarımın hepsi ortada. O nedenle Cumhuriyet mitinglerinde ağır eleştiriler aldım. Öyleyse bu kötü “laikçi” uygulamalara örnek olarak benim yazımdan bir cümle niye veriliyor? “Laik ayar” yazısında kullandığı “Balıkçıda kadeh kaldırmak” yazımı bir kere daha okumasını dilerim. (...) “Ahmet Hakan ne kadar dinci ise ben de o kadar laikçiyim.” Ertuğrul Özkök'ün yazısının tamamını |
İslâmcılar nelerden hoşlanırlar?..
Nelere öfkelenirler?..
Değerleri nelerdir?..
Tabuları nelerdir?..
Nerlere takılırlar?..
Aralarında ne konuşurlar?..
Meselâ, karı - kız muhabbeti yaparlar mı?..
Futbol konuşurlar mı?..
Cinsellik konusundaki düşünceleri nelerdir?..
Vs, vs, vs...
Ahmet Hakan da Ertuğrul'un en seçkin üyelerinden biri olduğu "Beyaz Türk" cephesiyle ilgili bilgiler alıyor, onunla birlikte o çevreye sızıyordu...
Derken...
Ahmet ve Ertuğrul, bir sabah kalktılar erken...
Ve Umre'ye gittiler...
Umre öykülerini okuyanlar hatırlayacaklardır...
Ama...
Ne zaman ki Ertuğrul'un gideceği yerine Enis'in geleceğinin kokusunu aldı Ahmet...
İlk iş olarak Ertuğrul'la arasına mesafe koyarken, Enis'e yaklaşıverdi...
Artık TV programlarında en çok izlediğimiz ve Ahmet'in fikirlerine başvurduğu kişiydi Enis...
Bir daha derken; olan oldu ve Özkök, Amiral gemisi kaptanlığından alınıp bir filikaya bindirildi...
Tabii...
Ahmet - Ertuğrul sıcaklığı tedricen Ahmet - Enis yakınlaşmasına dönüştü...
Ahmet, eski mahallelerine selâm sarkıtacağı zaman "Laikçi" olarak nitelediği eski genel yayın yönetmenine çakıyordu önce...
Sonra da eski mahallesinden fazla uzaklaşmadığını ama onların da biraz daha merkeze yaklaşmaları gerektiğini ima ediyordu...
Böylece...
Ertuğrul'u incitici (kibarlık olsun ve fakat kışkırtıcı olmasın diye böyle yazıyorum) bazı eleştiriler arkası sıra gelmeye başlıyordu...
Ertuğrul da tabii ki hiç vakit geçirmeden itiraz ediyordu...
Ama...
Ahmet Pazar günü “Laiklere ayar veriyorum” diye yazınca, Ertuğrul'un öfkesi başına çıktı...
Nasıl çıkmasın?..
Hiç sevmediği bir yakıştırmaydı "Laikçilik"...
O kendini daha ziyade; Cumhuriyetçi Liberal Demokrat olarak tanımlıyordu...
Dindar değildi ama din konusunda her türlü inanca saygılıydı...
Kafasının hiçbir yerinde "Şeriat Devleti kurulacağı" kuşkusu, korkusu yoktu...
İyi ama Ahmet'e ne oluyordu böyle?..
Neden birden hücuma geçmişti eski dostu(!) ve Umre yoldaşı?..
Ertuğrul düşünedursun, ben gerekçeyi açıklayayım:
Bundan böyle Ahmet, Ak Parti Hükümetine karşı "kötü polis" rolünü yine sürdürecek ama, "iyi polis" rolü Enis'e düşecek...
Çünkü...
Patron öyle istiyor...
Ahmet ne yapsın?...
Yahu Ertuğrul...
Senin yönetiminde de roller öyle dağıtılmamış mıydı?..
Ama yok mu senin o Kırcali göçmeni yüreğin?..
Bozulunca babasını dinlemeyen inatçılığın...
Aydın Bey'le Erdoğan'ı düşman kardeş etti...
Şimdi senin yıktığın eski dostluğu Enis yeniden yapılandıracak ve hem de göreceksin "iyi" yapılandıracak...
Ahmet mi?..
Hükümete karşı kaka çocuk, beyaz Türklere karşı cici çocuk...
Eski mahallesine karşı yaramaz ama sevimli çocuk...
adnanberkokan@gmail.com