Ertuğrul Bey’in üzerinden damat yükü kalktı
Ercan Saatçi çok konuşulan evliliğini ve şimdi de boşanmasını Sanem Altan’a anlattı
Vatan'dan Sanem Altan'a konuşan Saatçi, en büyük hayalinin Vatan spor müdürü İbrahim Seten'le (Sanem Altan'ın eşi) çalışmak olduğunu söyledi ve ekledi: Fenerbahçe aşığıyım. Çok iyi Fenerbahçe bilgim var. Yani ben Ertuğrul Özkök’le bir şey olmadım. Ben bir şeydim arkadaş. Zaten üç senedir vardı bu teklif. Ertuğrul Bey bunu benden iki-üç yıldır rica ediyordu, orada spor müdürü olmamı. Ben istemiyordum...
-Artık Ertuğrul Özkök’ün damadı değilsiniz. Bu ne kadar
önemli sizin için?
Hiç önemli değil. Bu başkalarının
önemsediği bir durumdu. Biz bir aileyiz. Boşansak da boşanmasak
da... Bunun dışında önemli ne olabilir ki. Boşanmanın en iyi tarafı
ne biliyor musunuz, bana artık kimse damat diyemeyecek...
-Geçen kasım ayında Ertuğrul Özkök’ün eşi Tansu Hanım’la
röportaj yaptığımda “Herkes Ercan’ın bizim sayemizde çok şey elde
ettiğini, bizim ona faydamız olduğunu zanneder ama aslında Ercan
evliliği için çok şey kaybetmeyi göze aldı. Bizim yüzümüzden çok
şey kaybetti, para kaybetti. Bizim ona zararımız oldu”
demişti.
Bana da söylemişti bunu. Müziği bıraktım ben Gülümsün için. Gece
sahneye çıkıyorduk, beni bekliyordu ya da benimle beraber geliyordu
ve hayatımız zor oluyordu öyle. Hiç düşünmeden bıraktım. Tabii çok
iyi para kazanıyordum o dönem.
-İlk görüşte aşktı değil mi Gülümsün’le
yaşadığınız?
Ortak bir arkadaşımız vardı Sunar. Tansu’nun da çok iyi arkadaşı, o
bizi tanıştırdı. Çöpçatanlık yaptı, telefonda tanıştık Gülümsün’le.
“Yemeğe çıkartacaksın” dedi, çıktık. 1 Eylül 1995’ti buluştuğumuz
ilk gün, aşık oldum. O da aşık oldu. Ve benim kadınlardan nefret
ettiğim, bir daha birini sevemeyeceğimi düşündüğüm bir dönemdi.
Yemeğe çıktığımız akşam Ertuğrul Bey eve gelmiş “Nerede Gülümsün?”
demiş. “Ercan’la yemeğe çıktı” demişler. “Hah, aşık olsunlar
birbirlerine de görün” demiş. Kızmış. İki sene flört ettik. Sonra
evlendik.
-Siz aslında önce Tansu ve Ertuğrul Özkök’le arkadaşsınız,
sonra Gülümsün’le tanışıyorsunuz...
“Sayenizde” şarkısının olduğu dönem. Beraber çok vakit geçirmeye
başlamıştık. Sunar tanıştırdı beni onlarla. Gezmeler, dışarıda
eğlenceler. Ertuğrul Bey’i, Sedat Ergin’i alıp Yıldız Tilbe’ye
götürüyordum, “Çok matrak yaa” diyorlardı. Farklı geliyordu,
bayılıyorlardı. Çok eğleniyorduk. Bir kızları olduğunu ve Ertuğrul
Bey’in bu kadar kudretli bir adam olduğunu bilmiyordum. Ben onu
acayip iyi şaraptan anlayan, müzik bilen bir adam olarak
tanıyordum. Çok iyi arkadaş olmuştuk ama evlenince “Baba” dedim
hemen.
-Şimdi ne diyorsunuz?
Şimdi de “Ertuğrul Bey” diyorum.
-Kaç yaşındaydınız o dönem?
25. Ben Bayburtlu’yum. Arkadaşımın kızıyla flört etmek, evlenmek
bana çok ağır geliyor, çünkü ihanet gibi geliyordu. Bu duyguyla baş
etmem zor oldu. Acısını yaşadım. Ertuğrul Bey’e karşı kendimi kötü
hissediyordum.
-Peki, evlenince o arkadaşlık devam etti mi yoksa araya bir
mesafe mi girdi?
Bir sene konuşmadık. Küslükten değil
ama ilişkimiz koptu. Soğuktu. Gezmeler, sohbetler, içmeler tak diye
kesildi. Bir anda kayınpeder oldu. Bir yıl sonra düzeldi. Beni
sever Ertuğrul Bey. Kendisine çok benzetir. Ben de onu severim.
İstemeye gittiğimizde “Benim bir kızım, bir de kedim var” dedi.
“Kızımı istiyorsunuz” dedi. Aslında evlenmemizi istemiyordu
Ertuğrul Bey. “Evlenmeyin” diyordu. Tansu’nun babası Hüdai Oral
yüzünden evlendik. Çünkü CHP’li çok sert dede beni istemiyordu.
Karşı çıkıyordu. İdeolojik açıdan karşı çıkıyordu.
“Bizim damat bu olamaz” diyordu. “Erbakan’a da şarkı yapacakmış”
diyor. Çünkü ANAP’a iki kez, DYP’ye bir kez seçim şarkısı
yapmıştım, “Refah Partisi bile istese şarkı yapar mısınız”
demişlerdi ben de “Yaparım, ben profesyonelim” demiştim. Bunu
yazmışlardı. Onu okumuş ve beni silmiş dede. Tanışmaya gittiğimizde
çok korkmuştum ben. Gülümsün onları razı edene kadar çok uğraştık.
Ama tanışınca beni çok sevdi “Uzatmasınlar hemen evlensinler,
evleneceklerse” demiş. Öyle evlendik. “Benim yüzümden çok dayak
yiyeceksin” demişti Ertuğrul Bey bana, öyle de oldu... Gecelerce
uyuyamadım, psikoloğa gittim, çok üstüme geldiler. Şimdi boşandım,
artık damat değilim, bakalım ne diyecekler. 1997’den önce Ercan
yoktu muamelesi yaptılar bana.
Bende star kumaşı yok, mahalle çocuğuyum
-O yıllarda çok meşhurdunuz değil mi?
Sanem
benim tam 600 bestem vardı, şu an 1000 tane. İzel-Çelik-Ercan
müthiş bir patlama yapmış. Bizim tek albümümüz var aslında, ne
garip değil mi? Ama etkisi çok büyüktü. Sahneye çıkıyorduk. Sezen
Cumhur Önal “Sizden bir şey olmaz” demişti, biliyor musunuz?
Aslında o albümden önce Vitamin var, Ufuk’la yaptığım. 1988 yılı.
Türkiye’de gelmiş geçmiş en çok satan albüm. Kimin yaptığı albümde
yazmaz. Öğrenciydik konservatuvarda ve yasaktı albüm yapmak. “Ben
yaptım” demek istiyordum herkese ve diyemiyorum. Ama ben müziğin
mutfağında olmak istedim hep. Ön tarafta olmak istemedim. Çünkü
kendimi keşfetmiştim, bende star kumaşı yok. Çünkü ben mahalle
çocuğuyum. Bunu seviyorum. Haydarpaşa Erkek Lisesi’nde okumuş,
Zeynep Kamil’de top oynamış, sokağı bilen, fırlama bir tiptim.
Sahiciydim. Benden star olmazdı. Poz yapamam. Bu benim bir
prodüktör olmamı sağladı. Arkamda kimse olmadan geldim. Ne Sezen
Aksu, ne biri. Gerçekten tırnaklarımla geldim.
-Gülümsün Özkök’le evlenerek sınıf atladığınızı söylerler,
buna katılır mısınız?
Bayburtluyuz. Namaz kılınan,
muhafazakâr, ataerkil bir evde büyüdüm. Farklı kültürler. Benim
annem babam daha yaşlı. Benim evimden farklı bir evdi Ertuğrul
Bey’in evi ama benim için bir önemi yoktu. Çünkü benim için iyi
aile, aile nosyonunun sağlam olmasıdır. Yoksa çok kitap olması bir
evde, televizyonlarının büyük olması, şaraplar içilmesi o aileyi
iyi aile yapmaz.
n Ama sizi çarpmış olması gerekir, Tansu Özkök’ün iyiliği,
zarafeti, Ertuğrul Özkök’ün gustosu, yaşam tutkusu öyle değil
mi?
Kesinlikle. Ertuğrul Özkök’e hayran olmuştum. “Nasıl bir salakmışım
ki, ülkede böyle adamlar var ben hâlâ o bar senin bu bar senin
dolaşıyorum, bu adamları tanımıyorum” diye düşünmüştüm. Ben müzikle
yatan, müzikle kalkan adam olarak Ertuğrul Özkök’ten müzikle ilgili
çok şey öğrendim. Onunla sohbet etmeyi çok seviyordum. Kendimi
şanslı hissediyordum. Kendine münhasır bir adam. Aşırı demokrat bir
adam. Herkesin mahremiyetine müthiş saygı gösterir. Sinirleri
alınmıştır. Hiçbir kompleksi yoktur. Ne alınır ne kızar. Ben
öfkelenirim. Özkök’ün bana kattığı çok şey var hayatla ilgili. Bir
Çin atasözünü öğretmişti bana “Bir derenin kenarında yeterince
sabırla beklersen düşmanlarının cesetlerinin o dereden akıp
geçtiğini görürsün.” Tansu’yu kendi annemden ayırmam. Boşandık ama
hâlâ annem derim. Kendi annemden daha yakındır bana. Dünyada
gördüğüm en iyi kalpli ama çok çabuk sinirlenen insandır Tansu.
Kritik özellikleri vardır.
Evlerimizi ayıralı 6 ay oldu, şimdi boşandık ama
çocuklarımın uzakta olmasına alışamadım
-Tansu Hanım röportajda sizin için “Ercan benim oğlumdur,
Allah korusun bir gün boşansalar da, benim oğlum olarak sonsuza
kadar kalır. Burası daima onun evidir” demişti.
Boşandınız...
Bizi iyi karı koca olmayı beceremedik. Ama iyi bir anne ve iyi bir
babayız. Ben artık bekar bir babayım. Zeynep 10, Sinan 4 yaşında.
İçimde fırtınalar kopuyor onları düşündükçe. Evlerimizi ayıralı 6
ay oldu, şimdi boşandık ama hâlâ çocukların uzakta olmasına
alışamadım. Bundan sonra tek dileğim Gülümsün’le çok iyi arkadaş
olmak. Çünkü Gülümsün ayrılmak istedi, ben bu olmasın diye
uğraştım, direndim ama başarılı olamadım. Çok üzüldüm. Ama şimdi
iyiyim. Böyle olmasının benim için de daha iyi olduğunu
düşünüyorum. Ama Gülümsün boşanma davası açmasaydı ben hayatım
boyunca boşanmazdım. Kötü de ayrılmadık. O evi hâlâ kendi evim
olarak görüyorum. Hakim “Boşandınız, artık bekarsınız” dediğinde
içim bir tuhaf oldu. Şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşandık, bu
çok tuhafıma gitti çünkü çok ters olmama rağmen hiç kavga etmem.
Gülümsün’ün de şikayeti buydu hatta. Çıkınca,“Hadi görüşürüz
Gülümsüncüm” dedim. Hayat devam etti. Bu boşanma Ertuğrul Bey’i de
rahatlattı bence. Şimdi aramız çok daha iyi. Üzerinden damat yükü
kalktı. O da yıpranıyordu. Ertuğrul Bey de Tansu da bana “Bu
boşanma bizim ilişkilerimizi değiştirmez, bu Gülümsün’ün tercihi,
bizim ilişkimiz ömür boyu devam eder” dediler. Tansu’yu kaybetsem
çok üzülürdüm. Benim ailem için boşanmak dünyanın sonu. Benim annem
babam mahvoldu. Bittiler.
En büyük rakibim İbrahim Seten
-Tüm bunlar olurken, aynı anda Hürriyet Gazetesi Spor
Koordinatörü oldunuz.
92-94 arası Ertuğrul Özkök’ü tanımazken de ben Fenerbahçe yazıları
yazıyordum Hürriyet’e. Ben Fenerbahçe aşığıyım. Çok iyi Fenerbahçe
bilgim var. Yani ben Ertuğrul Özkök’le bir şey olmadım. Ben bir
şeydim arkadaş. Zaten üç senedir vardı bu teklif. Ertuğrul Bey bunu
benden iki-üç yıldır rica ediyordu, orada spor müdürü olmamı. Ben
istemiyordum. Sabahtan akşama kadar gazeteye kapanacak bir tip
değilim çünkü. Tek iş yapamam. Bir sürü iş aynı anda yapmam lazım.
Şimdi olması tamamen tesadüf. Artık Hürriyet spor sayfalarını ben
ve Mehmet Aslan yapıyoruz. Benim tek hayalim Vatan gazetesi Spor
Müdürü İbrahim Seten’le bir gün çalışmak. Ama şimdi ona çok ciddi
bir rakibim. Onun kadar geçmişim yok ama bu işi çok iyi yaptığımı
göreceksiniz.
gazetevatan.com