Ertuğros Özkökoles…

Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök, gazeteci olarak en büyük hayallerinden birini açıkladı.

GAZETECİLER.COM
Bugün pek bir “Antik Yunan Filozofu” kesilmiş Ertuğrul Özkök…
Hatta Sokrat’ın ünlü “Gyges Yüzüğü”nden bile etkilenmiş…
Hani parmağına takanı “görünmez” yapan o sihirli yüzük…
Hani; J. R. R. Tolkien'e “ilham” olup “Yüzüklerin Efendisi”ni yazdıran yüzük…
Özkök de görünmez olmayı düşlermiş…
“Görünmez” olacak ve Başbakanla Cumhurbaşkanı’nın baş başa kaldıklarında ne konuştuklarını dinleyecek…
Oysa “görünmez” olmaya ne gerek var?..
Uğur Dündar’da en gelişmiş aletler var…
Ondan rica etsin, istediğini dinlesin…
Neyse…
Bugünkü yazısında insanoğluna ders veriyor…
Hele şu derse bakar mısınız?..
 
Bir; Düşman diye gördüğünüz bir siyasetçi size samimi ve dostça uyarılar yapabilir.
İki; Dost diye bildiğiniz bir insan bir gün size en büyük düşmanlığı yapabilir.
 
Demek istiyor ki?..
“Ey Hükümet!..
Ey Cumhurbaşkanı!..
Ey Başbakan!..
Beni ve Aydın Bey’i düşman gibi görüyorsunuz ama biz sizlerin dostunuzuz…
Oysa Ahmet Çalık başta olmak üzere; Gülen Cemaati, Fettah Tamince, Ethem Sancak, Akın İpek, Albayraklar falan hepsi sizlerin düşmanınız…
Uzatın elinizi de barışalım”…
Sizi bilmeyiz ama biz Özkök’ün kıssadan hissesini böyle okuduk…
Belki tamamını okumak istersiniz…
Ve hatta belki bizden farklı düşünürsünüz…
Lütfen okuyunuz…
 
 
Yeni güç elitine tavsiyeler
  
KÜÇÜKLÜĞÜMDEN beri “görünmeyen adam” olmak merakım vardır.
Gazeteci olarak en büyük hayallerimden biri, görünmeyen adam olup, bir cumhurbaşkanı ile başbakanın baş başa sohbetlerini dinlemektir.
Bir tür siyasi röntgencilik de diyebilirsiniz.
Fransa eski Cumhurbaşkanı Chacques Chirac’ın hatıralarının 321’inci sayfasında, çok tanıdık bir bölüme rastladım.
Yıl 1986.
François Mitterrand cumhurbaşkanı.
16 Mart’ta yapılan seçimleri Chirac’ın partisi önde bitirmiş.
Hükümeti o kuracak.
Elysee Sarayı’na çıkıp, cumhurbaşkanı ile ilk görüşmesini yapıyor.
Tabiatıyla muhtemel bakan isimleri gündeme geliyor.
İşte sohbetin bu bölümünde, farklı partilerden iki siyasetçinin duruşlarını görüyorsunuz.
Bir de Mitterrand’ın siyasi mizahını ve dehasını.
* * *
Henüz ortada bir bakanlar kurulu listesi yok.
Ama Mitterrand ön almak istiyor.
Savunma Bakanlığı için etrafta François Leotard’ın adı geçiyor.
Daha adı telaffuz edilmeden Mitterand uyarıyor:
“Sakın onu savunma bakanı yapma. Maazallah bir sabah kalkarız, ne senin haberin var ne de benim, ama Fransa bir ülkeye savaş ilan etmiş duyarız.”
Chirac şaşkınlıkla dinliyor.
Mitterrand hemen arkasından sözü, adı içişleri bakanlığı için geçen Charles Pasqua’ya getiriyor:
“Sakın onu içişleri bakanı yapma. Vallahi hem senin hem benim telefonlarımı 24 saat aralıksız dinletir.”
Biraz durup muzip bir ifadeyle devam ediyor:
“Hoş benim için mesele değil. Zaten yıllardır telefonda bir şey konuşmuyorum.”
Tam blöf.
Telefonda yıllarca sevgilileriyle konuşan adam bunu söylüyor.
Adalet Bakanlığı için senatör Etienne Dailly’nin adı geçiyor.
Mitterand yine uyarıyor:
“Onu adalet bakanı yapmayı aklından bile geçirme. Çünkü ertesi gün kendi kendini tutuklattırmak zorunda kalır.”
Muhtemel bir bakanın sicili hakkında ne hınzırca bir ifade değil mi?
Chirac hepsini sessizce dinliyor.
* * *
Netice?
Yeni başbakan Leotard’ı savunma bakanlığına getirmiyor.
Dailly’i de adalet bakanı yapmıyor.
Ama Charles Pasqua konusunda ısrar edip, onu içişleri bakanı yapıyor.
Pasqua gerçekten hepsinin telefonlarını dinletiyor.
Peki bu siyasetçi şimdi nerede?
Geçenlerde Angola’ya silah satışında rüşvet aldığı iddiasıyla yargılandı ve 3 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Aynı davada Mitterrand’ın oğlu da yargılandı ve 2 yıl ceza yedi.
Peki Pasqua şimdi ne yapıyor?
“Başıma bela sardılar, belalarını bulacaklar” diyerek, eski arkadaşlarını tehdit ediyor.
Chirac da bu olaydan dolayı yargılanacak.
* * *
Kıssadan hisse nedir?
Bir;
* Düşman diye gördüğünüz bir siyasetçi size samimi ve dostça uyarılar yapabilir.
İki;
* Dost diye bildiğiniz bir insan bir gün size en büyük düşmanlığı yapabilir.
Üç;
* Bugün önünüze başkalarının telefon dinlemelerini koyan dost bir siyasetçi veya yönetici, yarın sizin veya başkalarının önüne sizin telefon konuşmalarınızı koyabilir.
Dört;
* En güçlü iktidar günleri bile ebedi değildir. Bir gün o günler geçer ve bir bakarsınız en iktidarsız günler başlamış.
Hepimiz için kıssadan hisse...
* Jacques Chirac: “Chaque pas doit etre un but”, Nil, 2009