Ermenistan'ın Azerbaycan saldırısı köşe yazılarında

Kafkasya'nın sıcak noktalarından biri olan Dağlık Karabağ dün ve bugün çatışmalara sahne oldu. Ermenistan'ın sivillere saldırısı sonrasında harekete geçen Azerbaycan Ermeni birliklerini vurdu. İki tarafta da kayıplar yaşanırken konu bugünkü köşe yazılarına taşındı.

Ermenistan dün sabah saatlerinde Azerbaycan sivil yerleşim birimlerine ateş açtı. Saldırıda şehti ve yaralılar olduğu bildirildi. Bunun ardından Azerbaycan karşı saldırı kararı aldı. Karşı saldırıda Darğlık Karabağ bölgesindeki bazı köyler Ermeni işgalinden kurtarıldı. Ermenistan bu sabah da Azerbaycan'ın sivil yerleşim yerlerine saldırılara devam etti.

Türkiye basınında bugünkü köşe yazılarının çoğu da bu konuya ayrılmıştı. Peki kim ne yazdı? İşte cevabı...

HABERTÜRK-NAGEHAN ALÇI: TÜRKİYE FİİLEN DAHİL OLDU

"Bu kriz ilk kez Türkiye’ye fiilen işin içine girme kapısını araladı. Bunun Türkiye’nin lehine bir pozisyon olduğunu düşünüyorum. Umarım saldırılar en kısa sürede sonlanır fakat bu saldırıların ardından Rusya Kafkas meselesi bağlamında ilk kez Türkiye’yi muhatap aldı, Rus Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Mevlüt Çavuşoğlu’nu aradı. Bu diplomatik olarak önemli bir kazanım. Burada tek kaybeden taraf saldırıları başlatan Paşinyan cephesi gibi görünüyor. Ermenistan Başbakanı yaptığı hamle ile hem fiilen sürdürdüğü işgalci pozisyondan geri adım atmak zorunda kaldı hem de Rusya’nın Ermenistan üzerindeki nüfuzunu istemeyerek pekiştirdi."

Yazının tamamı için tıklayınız

KÜRŞAD ZORLU: TÜRKİYE'NİN ŞAHDAMARI !AZERBAYCAN'

"Şüphesiz Ermenistan’ın bu aklı tek başına ortaya koyduğunu söylemek mümkün değil. Arkasında Rusya ve Fransa’nın desteği, İran’ın güçlü motivasyonu bulunmaktadır. Bu vaziyet her koşulda Azerbaycan’ın yanında olduğunu açıklayan ve bunu da son dönemde dünyaya gösteren Türkiye’yi yakından ilgilendirmektedir. Çünkü hedefte sadece Azerbaycan’ın toprak bütünlüğü değil Türkiye’nin de enerji mücadelesi ve bölgedeki konumu vardır. Bu bakımdan Azerbaycan’ın toprak bütünlüğü ve istikrarı adeta Türkiye şahdamarı haline gelmiştir."

Yazının tamamı için tıklayınız

TUNCA BENGİN: ERMENİSTAN KARABAĞ'I BEKAA YAPMA PEŞİNDE

Yaşanan bu gelişmeleri ve olası tehditleri yıllar önce “Ermenistan, ikinci Kandil konumundadır” diye uyarıda bulunan Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Analizler Merkezi (TÜRKSAM) Başkanı ve MHP Iğdır eski Milletvekili Sinan Oğan’a sordum. Yanıtı şuydu:

“Şu anda Erivan’da PKK’nın büyük bir bölge ofisi var. Erivan’ın en işlek caddelerinin birisinde ve resmi olarak da faaliyet gösteriyor. Yani öyle kaçak göçek falan da değil. Uzun süreden beri de Bekaa Vadisi gibi bir role bürünecek bir alana ihtiyaçları vardı. Şimdi Dağlık Karabağ’ı Bekaa Vadisi’ne çevirmek istiyorlar. Bununla ne yapacaklar? PKK orada Azerbaycan’a karşı savaştırılacak. Yakın bir zamanda Ermenistan Başbakanı’nın eşi elinde silahla bir açıklamada bulundu 100 bin sivil direnişçi örgütlüyoruz dedi. Bunlara gayri nizami harp usullerini öğretmek için PKK’dan istifade ediyorlar. Bir de Suriye ve Lübnan’da ASALA’yı yeniden diriltmeye çalışıyorlar. Suriye’de de zaten bir Ermeni birliği kurmuşlardı onu da Dağlık Karabağ’a kaydırdılar. O Ermeni Birliği Kobani olaylarında falan daha sonra da Türkiye’nin o bölgeye operasyonlarında Türkiye’ye karşı PKK’yla birlikte savaşacağını açıkça ilan etmişti.”

Yazının tamamı için tıklayınız

YENİ ŞAFAK-ZEKERİYA KURŞUN: DONDURULMUŞ BİR SORUN

"Son otuz yılın en önemli problemlerinden biri olmakla birlikte bir zamandan beri dondurulmuş olan Karabağ sorunu, Temmuz ayından itibaren yeniden ısıtılmaya başlandı. Ve nihayet sıcak çatışmaya taşındı. Birkaç gün önce Kuzey Irak- Ermenistan arasında yaşanan hareketlilik ve bir kısım PKK/PYD ve daha bilmediğimiz unsurların Ermenistan’a taşınması aslında sıcak çatışmaya giden yolun işaretiydi.

Doğu Akdeniz’de Türkiye’yi sakinleştirme (!) sevdasına düşen güçler, en önemlisi de BM nerededir? 1988 yılından itibaren BM, Karabağ sorununda nerede durmaktadır? Ermenistan tıpkı Filistin’de İsrail’in yaptığı ve yapmaya devam ettiği gibi Azerbaycan topraklarını işgal etmiş binlerce insanı öldürmüş; bir milyon insanı kaçgın duruma düşürmüş ve 20. asrın en büyük felaketlerinden birini yaşatmıştır.

Hadisenin başladığı ilk yıllarda egemen dünya ve barışı tesis etmek için var olan BM, meseleye hep katarakt gözlerle bakmıştır. Tabii olarak her şey puslu görülmüş, hatta mağdurlar suçlu ilan edilmişlerdir."

Yazının tamamı için tıklayınız

HÜRRİYET-AHMET HAKAN: "MAZLUM AZERBAYCAN'IN YANINDAYIM"

"Bir Azerbaycan duyarlılığım yoktu benim eskiden. Bakü’ye son gittiğimde oluştu bu duyarlılık bende. Dükkânlarında alışveriş yaptım, sokaklarında dolaştım, insanlarıyla konuştum, havasını kokladım. Ve şunu fark ettim: Kelimelerimiz aynı... Beslendiğimiz kültürel kaynaklar aynı... Türkülerimiz aynı... Ulularımız aynı... Tepkilerimiz aynı... Hatta ve hatta mazlumluğumuz bile aynı... Irksal bir aidiyet yakınlığı değildi benimki. Daha çok kültürel bir yakınlıktı. “Bu kadar olur” deyip durdum tüm yolculuk boyunca... O gün bugündür Azerbaycan’ın başına gelen her şey, sanki benim başıma gelmiş gibi hissediyorum. Ve şu son olayda da mazlum Azerbaycan halkı ne hissediyorsa aynısını hissediyorum. Ne bir eksik ne bir fazla."

Yazının tamamı için tıklayınız

HÜRRİYET-ABDULKADİR SELVİ: DOĞU AKDENİZ'DEKİ BİLEK GÜREŞİ KAFKASYA'YA TAŞINMAK İSTEMİYOR

"Doğu Akdeniz’deki bilek güreşi Kafkasya’ya taşınmak isteniyor. Çünkü Rusya kendisi açısından en güçlü olarak gördüğü bir zeminde bu mücadeleyi yapmak istiyor. Bu bir güç mücadelesi. Azerbaycan’ın savaş hali ilanında bulunması yerinde bir adım oldu. Artık Azerbaycan savunmada değil ön cephede bu mücadeleyi sürdürecek. Bu sürecin sonunda Ermenistan, Dağlık Karabağ’la ilgili müzakerelere oturmak zorunda kalmalı. O nedenle kısa sürede barış görüşmelerin başlaması ve ateşkes ilanı yararlı değil. Azerbaycan bir müddet ilerledikten sonra, barış görüşmeleri başlayabilir. Böylece müzakere masası ön cephede oluşturulur."

Yazının tamamı için tıklayınız

TÜRKİYE-CEM KÜÇÜK: KİMSE SAVAŞ İSTEMEZ AMA...

"Ermenistan fakirlikten kırılan bir ülke. Dış yardımlarla ayakta kalmaya çalışıyor. Dünya üzerinde hiçbir etkinliği yok. Diasporadaki Ermeniler algı oluşturmaya devam ediyor. Ama onların gücü de bir yere kadar. Türkiye hem diplomatik hem de askerî anlamda bölgenin en güçlü ülkesi. Ermenistan bu gerçekleri göz ardı ediyor. Masum insanlara ateş ederek, hedef alarak bir yere varamaz Ermenistan. Arkasında Rusya’ya güvenerek de bir yere kadar gelebilir. Kimse savaş istemez. Ama böyle bir mecburiyet olursa Ermenistan darmadağın olur."

Yazının tamamı için tıklayınız

SABAH-HASAN BASRİ YALÇIN: KARABAĞ'I KAŞIYORLAR

"Yaklaşık bir ay önce de benzer bir taciz gerçekleşmişti. O zaman da benzer gerekçeler aklımıza gelmişti. Şimdi de durum pek farklı değil. Sanırım Rusya yeni bir cephe daha açıyor. Ve sanırım bu cephe de Türkiye ile çok ilgili. Libya'dan Kafkaslar'a kadar uzanan bir mücadele alanı çoktan kuruldu. Bir bölge durulmadan diğer bölge ateşleniyor. Türkiye her seferinde diplomatik ve zaman zaman da askeri yöntemlerle kriz alanlarında sürdürülebilir ara çözümler üretmeye çalışıyor. Buna rağmen Rus tarafı hem aynı noktaları hem de yeni bölgeleri kaşımaktan geri kalmıyor. Şimdi sıra Karabağ'ı kaşımaya gelmiş gibi."

Yazının tamamı için tıklayınız

DUVAR-FEHİM TAŞTEKİN: TÜRKİYE'NİN AMACI NE?

"Türkiye’nin 1918’deki seferberlikten mülhem bir akılla Azerbaycan üzerinden Kafkasya’ya sıçrama denemesi, Rusya için hazmetmesi çok zor bir hamle. Ön cephede Ermenistan duruyor, bir adım sonrasında Rusya. Krizin muhatabı müdahalenin boyutuna göre hızlıca değişebilir. Haliyle Kafkasya’da macera arayanlara, “Bu işte ne kadar ciddisiniz” diye sormak gerekiyor. Azerbaycan statükoyu değiştirmek için savaşı göze alabilir. Ancak Türkiye’nin “tek millet iki devlet” şiarıyla doludizgin gitmesi ne tür bir strateji ya da beklentiyle bağlantılı? Mesele Karabağ ise bu savaşı sonuna kadar götürebileceklerini mi düşünüyorlar? Yoksa amaç Kafkasya’da yakılan ateşle Libya ve Suriye’de Rusya’yı biraz sıkıştırmak mı?"

Yazının tamamı için tıklayınız

SÜPER HABER TV-MERVE ŞEBNEM ORUÇ: ERMENİSTAN-BAE DOSTLUĞU GİDEREK ARTIYOR

"Son dönemde dikkatimi çeken Ermenistan’la karşılıklı resmi ve ticari ziyaretler gerçekleştiren iki ülke dikkatimi çekiyor. Bunlardan biri Mısır, diğeri ise Birleşik Arap Emirlikleri (BAE). Kahire’nin iplerinin doğrudan Abu Dabi’ye bağlı olduğunu göz önünde bulundurarak BAE’nin faaliyetlerine odaklanalım. Ermenistan’la ilişkileri 90’lı yılların sonunda başlayan BAE, son dönemde bu ilişkileri askeri, ticari ve uluslararası ilişkiler bazında güçlendiriyor. Coğrafi ve kültürel mesafeleri nedeniyle uzak görünen Abu Dabi ve Erivan, ortak çıkarları olduğunu fark etmiş durumda ve müttefik olma yolunda ilerliyor..."

Yazının tamamı için tıklayınız