Erdoğan'ın başdanışmanından <font color='#FF0000'>Öcalan ile dialog </font>sorusu

Yeni Şafak gazetesinde Yasin Doğan mahlası ile yazan AKP Ankara Milletvekili Yalçın Akdoğan bugün yayımlanan yazısında "Öcalan'la görüşmeyi engelleyen kim" diye sordu

GAZETECİLER.COM -  Yeni Şafak gazetesinde Yasin Doğan imzasıyla köşe yazıları de kaleme alan AK Parti  Ankara Milletvekili ve Başbakan Erdoğan'ın başdanışmanı Yalçın Akdoğan "Öcalan'la görüşmeyi engelleyen kim" sorusuna yanıt aradı.

Açlık grevleri eylemlerinin temel taleplerinden biri olan "Öcalan'a tecrite son verilmesi" talebinin neden hayata geçirelemediğini yorumlayan yazıda  Yalçın Akdoğan özetle şunları söyledi:

HERKES EYLEMCİLERE, BDP HÜKÜMETE ÇAĞRI YAPIYOR

"Cezaevlerindeki açlık grevleri biraz daha büyüyerek devam ediyor.
Hükümet, talepler çerçevesinde gündeme gelen konuların kendi bağlamında değerlendirilmesi gerektiğini ve bu yönde bir kısım çalışmaların sürdüğünü söylüyor, insani duyarlılıkla eylemlerin sona erdirilmesi çağrısı yapıyor.

Başta BDP olmak üzere bazı çevreler ise eylemcilere değil hükümete çağrı yapmayı sürdürüyorlar.

(...) Peki daha gerçek olan tablo nedir?

Eğer mesele Öcalan'la görüşmenin başlaması ise, hükümetin çağrısına rağmen aile fertleri niçin İmralı'ya gönderilmiyor? Öcalan'la diyalog niçin kesik tutuluyor? Mehmet Öcalan hem Apo'nun kardeşi hem BDP parti meclisi üyesi... Dert Öcalan'la diyalog kapısının açılmasıysa bu neden engelleniyor?

BU EYLEM ÖCALAN'A İYİLİK Mİ KÖTÜLÜK MÜ?

Eğer dert, Öcalan'ın tekrar sürecin içine aktör olarak katılmasıysa, açlık grevleri buna olumlu mu, olumsuz mu etki yapar? Başbakan'ın 'müsteşarımı adaya gönderebilirim' sözünün ardından böyle bir eylemlilik başlatmak, Öcalan'a iyilik yapmak mıdır, yoksa muhtemel süreçleri sabote etmek midir?

Tahminim odur ki, Öcalan bu eylemden rahatsızdır ve bunu bilen örgüt ile uzantıları da aile fertlerinin görüşmesini engelleyerek bu eylemi bitirecek bir çağrının önünü kesmektedir.

Hem Öcalan devre dışı tutulmakta, hem de sürece müdahalesi engellenmektedir. (...)

ÖNDERLİK SOYTARILARI İLE KİMİ KASDETTİĞİM AÇIK

Bu arada bir konuya da açıklık getirmek istiyorum. Geçenlerde yazdığım bir yazıda "Ölüm üzerinden hesap yapan sözümona önderlik soytarılarına laf söyleyemeyenler, dönüp hükümete laf söylemeyi demokrasi savunuculuğu zannediyorlar" şeklinde bir ifade kullandım. Başta Demirtaş olmak üzere BDP'liler, terör örgütü ve uzantıları 'Öcalan'a hakaret ediyor' diye yaygaraya başladılar, hızını alamayıp hakaret ve tehdit kampanyası başlattılar.

Oysa onlar da bu eylemi kimin başlattığını, ne yapılmak istendiğini ve bizim lafımızın nereye gittiğini gayet iyi biliyorlar. Eylemi başlatan 'önderlik soytarıları' ifademden Kandil'deki terör baronlarının murad edildiği çok açık. Nitekim Duran Kalkan kimi kastettiğimi hemen anlayıp, "bize önderlik soytarıları diyor, direnişi ve direnişçileri böyle sıfatlandırıyor" şeklinde meseleyi sahiplendi.