Erdoğan'ı yedirmemenin yolu Gezi'den geçiyor
"Eğer Başbakan "Gezi Parkı'nın geleceğine ben karar veririm" diye ısrar eder ve direnişçilere karşı aşağılayıcı üslubunu sürdürürse bundan en çok onun sahici rakipleri memnun olacaktır."
Başbakan'ı yedirmemenin yolu Gezi direnişini anlamaktan geçiyor başlıklı yazısında Başbakan Erdoğan'ın siyasi danışmanı Yalçın Akdoğan'ın, Başbakan Kuzey Afrika gezisindeyken televizyonda söylediği "Başbakanımızı yedirmeyeceğiz" cümlesinin kritik bir rol oynadığını söyleyen Çakır, "Eğer Akdoğan, Gezi direnişçilerinin ana hedefinin Başbakan'ı düşürmek olduğunu düşünerek böyle konuştuysa çifte yanlış yapmış demektir." dedi ve şöyle devam etti:
AKDOĞAN BÖYLE DÜŞÜNÜYORSA ÇİFTE YANLIŞ YAPMIŞ DEMEKTİR
1) Direnişçiler içinde Erdoğan'ın bir gün daha
fazla başbakanlık yapmasını istemeyenlerin sayısı hayli yüksek
olabilir; bu türden sloganlar duvarlara yazılmış, meydanlarda
atılmış olabilir ancak en amatör gözlemci bile direnişin ana
amacının bu olmadığını çıplak gözle görür;
2) Velev ki direnişin esas amacı Başbakan'ı
devirmek olsun, bir danışmanın bunu böyle kabul edip doğrudan cevap
vermesi, muhatabına fazladan bir güç atfetmek anlamına geleceği
için stratejik olarak yanlıştır.
GEZİ ÜZERİNDEN İKTİDAR KAVGASI
Ancak Akdoğan'ın bu çifte yanlışı yaptığını sanmıyorum.
Anladığım kadarıyla o da Gezi direnişinin nasıl başlayıp
nasıl evrildiğinin, yani işin içinde Erdoğan'ı devirme hayallerinin
filan olmadığının farkında ama direniş üzerinden bazı (iç
ve/veya dış) odaklara mesaj veriyor. Bunu yapmasının nedeni de,
büyük ihtimalle, o odakların Gezi Parkı direnişini, tam da bu
hedeflerine (Erdoğan'ın tasfiyesi) uygun bir şekilde istismar ve
provoke ettiklerini düşünmesi.
Akdoğan bu konuda pekala haklı olabilir. Yani Erdoğan'la
kıran kırana bir iktidar mücadelesi yürüten birileri Gezi
direnişinden son derece memnun ve mutlu olabilir, bunun
olabildiğince uzun ve tahripkâr bir şekilde sürmesini arzulayabilir
ve bu uğurda ellerinden geleni yapıyor olabilirler.
İKTİDAR MÜCADELESİNİN TARAFLARINI KAMUOYUNA İLAN ETMELİ
O zaman Başbakan ve onun çevresindekiler:
1) "Faiz lobisi" gibi ne olduğu anlaşılmayan
tanımlamaları bir kenara bırakıp, kendilerine karşı iktidar
mücadelesi yürüten kişi, kurum, odak, her neyse bunları gerçek
kimlikleriyle kamuoyuna ilan etmeli;
2) Söz konusu çevrelerle mücadelelerini açık ve doğrudan yürütmeli,
Gezi Parkı direnişçilerini işin içine katmaktan
vazgeçmelidirler.
Çakır'ın "Eğer Başbakan çizgisini sürdürür, yani "Gezi Parkı'nın geleceğine ben karar veririm" diye ısrar eder ve direnişçilere karşı aşağılayıcı üslubunu sürdürürse bundan en çok onun sahici rakipleri memnun olacaktır." diyerek bitirdiği yazısının tamamını buradan okuyabilirsiniz.