Erdoğan'dan Zaman'a 'kardeş değiliz! mesajı!

Ergunbabahan'a göre Zaman gazetesinin "şimdi kardeşlik zamanı" temalı reklamına Erdoğan "sen benim kardeşim değilsin" yanıtını verdi...

GAZETECİLER.COM
Dershanelerin kapatılması yönündeki yasal hazırlıkla birlikte cemaat ile AKP arasındaki gerilim çatışmaya evrilirken Zaman gazetesinin "şimdi kardeşlik zamanı" temalı reklam kampanyası da boşa çıkmış oldu. T 24 yazarı Ergun Babahan Cemaat-AKP gerilimini konu alan yazısında "Erdoğan’dan Cemaat'e: Sen benim kardeşim değilsin" başlığını kullandı.

"Başbakan görünen o ki, bu reklamı izlemiş ama mesajı kabul etmemiş." diyen Ergun Babahan dershane tartışmasının bir sonuç olduğunu, gerilimin esas dayanaklarının öncesinde yaşananlar olduğunu vurguladı. "İsrail ile ilişkiler ve PKK ile barış süreci, AK Parti ile Hizmet arasında kırılma noktalarını oluşturmuştur." diyen Babahan, "Hizmet askeri rejim döneminde bile böyle bir tasfiye hareketiyle karşılaşmamıştı" iddiasında bulundu.

İşte Babahan'ın yazısındaki ilgili bölüm:

Zaman gazetesinin kardeşlik duygusuna vurgu yapan bir reklam filmi dolaşıyor ekranlarda. Gezi protestocusu gençle onu vuran polisi bir araya getiren karelerle güçlendirilmek isteniliyor mesaj.

Reklamın alıcısı bütün Türkiye gibi ama tek hedefi var, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan. Görünen o ki, bu reklamı izlemiş ama mesajı kabul etmemiş.

MİT Müsteşarı kriziyle başlayan gerilimin bitirilmesi, yeni bir sayfanın açılması ve gerilimlerin arkada bırakılmasını istiyor çünkü Hizmet hareketi. En azından Hizmet’in içindeki ılımlı kanat.

Ancak büyüyen her hareket gibi geniş bir kadronun içinde her görüşten insanlar var. Ilımlılar gibi, şahinler de yer alıyor harekette.

Peki, Ergenekon ve Balyoz davalarıyla başlayan kardeşlik süreci nasıl olup da sona erdi ve Erdoğan ve AK Parti Hükümeti, Hizmet hareketine mali açıdan ağır bir darbe indirecek bir noktaya geldi.

İ’lerin noktasını doğru koyarsanız, göreceğiniz tablo şudur: Dershanelerin kapatılmasının eğitim reformuyla falan ilgisi yoktur. Erdoğan, kanser şüphesiyle ameliyat olup sıkıntılı bir döneme girmişken MİT Müsteşarı Hakan Fidan’a Oslo görüşmeleri nedeniyle açılmak istenilen davayı kendisine bir darbe girişimi olarak görmüştür.

Görmekle kalmamış, yakın dostlarına bu açıklıkla da ifade etmiştir.

İsrail ile ilişkiler ve PKK ile barış süreci, AK Parti ile Hizmet arasında kırılma noktalarını oluşturmuştur.

Yurtdışındaki okullarının, özellikle Amerika’daki okullarının geleceğinden duyulan endişe veya başka gerekçeler, Hizmet’in İsrail ve Yahudi lobisiyle ilişkilerin gerilmesine karşı duruşunun bir nedeni olabilir.

PKK ise Markist eğilimleri, dine karşı tutumu nedeniyle Hizmet’in her zaman karşısında olduğu bir hareket olmuştur. PKK ile yapılan her görüşme Hizmet’e rahatsızlık vermektedir, bölgede legal bir güç haline gelmesi ise onlar açısından mümkün değildir.

Hizmet’in polis ve yargıda çok güçlü olduğu, kritik bir çok davada etkili olduğu, basına servis yaparak kamuoyu oluşturduğu biliniyor. Hizmet, Türkiye’deki siyasetin parçalı yapısından da faydalanarak bu iki kurum içinde çok güçlü hale geldi.

Öyle ki, İstanbul özel yetkili mahkemelerinde görevli hakim ve savcıların 3’te 2’sine yakınının Hizmet’e yakın olduğu biliniyordu.

Balyoz ve Ergenekon davalarında, ortak düşmana karşı hareket edilirken sorun yoktu, ancak bu davaların sonrasında ilişkiler kötüleşmeye başladı ve MİT davasıyla koptu.

Halka dayanan güçlü bir iktidar, Jean Bodin’in egemenlik kavramındaki tanımına benzer: Tektir ve bölünmez.

Erdoğan, MİT hamlesini kendi iktidarını bölüp çoğaltmaya hatta yıkmaya yönelik bir girişim olarak değerlendirdi ve kılıçları çekti.

Seçimle işbaşına gelmiş güçlü bir iktidar, Hizmet hareketine 28 Şubat’ta da eşi benzeri görülmemiş bir savaş başlattı. Önce yargı ve polisteki gücü kırıldı. Bunu bürokrasinin diğer alanlarındaki tasfiye izledi.

Başbakanlık’ta sadece Hizmet mensubu bürokratları tasfiyeye, etkili yerlere gelmelerini engellemeye yönelik bir birimin varlığı dedikodusu dolaşıyor kulislerde.

Medyada ayrı bir girişimde bulunulduğu, Hizmet’e yakın kimi patronların üzerinin çizildiği iddiaları var.






İmamoğlu'nun diploması tartışması! Kemal Alemdaroğlu detayı Selvi yazdı Mansur Yavaş'ın arkasında kimler var Fatih Portakal 'kulağıma geleni aynen söylüyorum' deyip açıkladı Melih Altınok: Affı kaldırın Hilal Kaplan: Erdoğan, BM'de İsrail'i mahkum etti Ali Karahasanoğlu: Erdoğan yerine Kılıçdaroğlu olsa, o konuşmayı yapabilir miydi? Salih Tuna: Ne yapmalı