Erdoğan, Yıldırım'ın İzmir'i almasını istiyorsa eğer...
Eğer Ak Partili İzmir adayı (İnşallah Binali Yıldırım) laiklik karşıtı adaylarla kol kola...
ADNAN BERK
OKAN
Evet efendim; nerede kalmıştık?..
İzmir’i Binali Yıldırım’ın kazanabileceğini geçmiş seçimlerdeki oy dağılımlarını da vererek anlatmaya çalışıyordum…
Ve ilk analizim, “2014 seçimleri ne olur?” sorusuyla bitiyordu…
Öngörümü yazacağım ama önce, Fatih Altaylı’nın dünkü Gazete HT’de başlığı altında yayımlanan makalesinden sadece İzmir’in muhtemel sonuçlarını paylaşayım sizlerle…
CHP % 45; Ak Parti ise % 43 çıkıyor…
Peki…
Bir önceki; yani 2009 yerel seçim sonuçları nasıldı?..
Onu da bir kez daha hatırlayalım:
CHP: % 55, Ak Parti: % 30.7…
Diyeceksiniz ki?..
“Yahu son beş yılda İzmir’de ne oldu da iki parti arasında % 25’e yakın fark % 2’ye düştü?..”
O halde ilk analizimden bir bölümü de bir kez daha hatırlayalım…
Bakın ne diyorum:
“Oysa İzmirli uyanıktır…
Partiden önce kimin hizmet edeceğine bakar…
İşte o nedenle baktı ki bu CHP’lilerden “belediyeci falan olmaz”; 1994’te yine Özfatura’ya döndü…”
Evet, aynen öyledir…
Bu arada unutmadan; bazı İzmir’li dostlar, “izmirli uyanıktır” tanımlamama gücenmişler, “uyanıklık” bizim insanlarımız tarafından “üçkâğıtçılık” olarak kabul edilebilirmiş…
Hemen düzeltme yapayım o halde…
“İzmirli uyanıktır” derken amacım gözü açık olduğunu, oylarını duyguları değil akıllarıyla kullandıklarını anlatmaktı…
Evet, dünden devam edeyim…
Ey
güzel insanlar!..
İzmir’i mezbelelikten kurtarmak isteyen ve
ANAP’tan belediye başkanı olan Burhan
Özfatura bunu başarmak için daha o zamanlar (30 yıl önce)
kentsel dönüşüm programları uyguladı; toplu konutlar yaparak
gecekondulaşmayı önlemeye çalıştı ama siyasi ömrü yetmedi…
Neden yetmedi?..
Çünkü İzmir’de ANAP – DYP kavgası baş gösterdi…
İki merkez parti birbirini yemekten CHP ile mücadele etmeyi başaramadılar…
İzmir de gördüğünüz gibi CHP elinde ve halen perişan; halen kentin yarısından çoğu gecekondu…
Trafik İstanbul’dan beter…
Şehir çok pis; temizlik hizmeti adeta kasten aksatılıyor…
Şimdiiii...
Geleyim önümüzdeki yıl Mart
ayı sonunda yapılacak seçimlere…
CHP’nin İzmir’i kaybetmesini “Laik devletin yıkılışı” olarak kabul edecek zihniyet kara propaganda yapmaya devam ediyor…
Oysa İzmir, gerek DP, gerek AP, gerek ANAP ve gerekse de DYP’li (Özfatura ile) belediyeler döneminde çok büyük gelişmeler gösterdi…
Ne zaman ki yönetim CHP’li belediyelerin eline geçti; İzmir hep berbat oldu…
İzmir’i yönetemediklerine bahane olarak; “Biz kendi partimizin (CHP) iktidar döneminde İzmir’de belediyecilik yapmak imkânı bulamadık ki; iktidar hiçbir zaman bizden olmadı”…
Yüksel Çakmur’un 1991 – 1994 arasında başkanlık koltuğunda oturduğu yıllarda SHP’nin koalisyon ortağı olduğunu unutmayınız…
Yani…
CHP’nin imkân bulduğu da oldu ama yine de beceremediler…
Neden?..
Çünkü CHP zihniyeti belediyecilik yapamaz…
Nurettin Sözen’in güzelim İstanbul’u beş yılda ne hale getirdiğini hatırlayın…
Peki…
Şimdi o soruyu bir kere daha sorayım:
“İzmir’i Ak Partili aday kazanabilir mi?..”
Bu suali kime sorarsanız sorun vereceği cevap aynıdır:
“Adaya bağlı”…
Ve eğer…
O aday gerçekten de Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ise; İzmirlilerin gözleri aydın…
Neden mi?..
Çünkü…
İzmirli iş yapanı sever…
Eh yani; elbette seküler biri olmasına da dikkat etmez değil…
Ama İzmirli’nin seküler anlayışı “her gece barda gönlü hovarda” cinsinden değil…
Burhan Özfatura modeli İzmirli için sekülerlik ölçüsündeki “alt” sınırdır…
Ve…
Binali Yıldırım Burhan Özfatura’dan ne daha fazla sekülerdir, ne de daha az…
Ama…
AP döneminin başkanı Osman Kibar ile kıyaslamaya kalkarsanız; Yıldırım, rahmetli Kibar’a göre çok daha muhafazakârdır…
Amman ha!..
Buradaki muhafazakârlık lütfen “tutuculuk” ile karıştırılmasın…
Binali Yıldırım kabinenin “en ilerici, en yenilikçi, en özgürlükçü, en demokrat, en hoşgörülü” ve hadi söyleyeyim “en devrimci” bakanlarından biri büyük ihtimalle birincisidir…
Ve Binali Yıldırım; İzmirli’nin (Hangi Partiye oy verirse versin) saygıda kusur etmediği Mustafa Kemal Atatürk’ten her daim sevgi ve samimi bir saygıyla söz etmiştir…
Yani…
Yıldırım; İzmirlinin ölçülerine göre onların hayat tarzlarına müdahale edecek, din devleti isteyecek, alkollü içkilerin satıldığı mekânlara baskı yapacak bir muhafazakâr değildir…
Evet, sorunuzun şu olduğunu biliyorum:
Binali Yıldırım'ın seçilmesi için gerekli oy hangi partilerden gelecek?..
Söyleyeyim: Önce MHP’den sonra da CHP’den…
İzmirli MHP’liler de dünyalar güzeli şehirlerinin hizmete susadığını biliyorlar…
Daha önceki Ak Partili adayların İzmir’de seçimi kazanma ihtimali olduğuna ve kazanırsa çalışacağına inansaydılar yine verirlerdi oylarını…
Ama…
Hem MHP’nin oylarının düşmesini ve hem de buna rağmen CHP’li adayın kazanmasını göze alamadılar…
Keza 2009 seçimlerinde CHP’li adaya CHP’ye oy veren ANAP ve DYP’li eski seçmen de aynı şeyi düşündüler…
Ama bugün durum farklı…
Binali Yıldırım aday olursa Ak Parti ilk defa 2009 seçimlerinde CHP’li adaya oy veren çok sayıda seçmenden oy alacaktır…
Çünkü…
Merkez sağ partilerin İzmir’de kazandıkları son seçim olan 1994 yerel seçimlerinde DYP - ANAP – RP’nin toplam oyu % 55’ti…
Yani CHP’nin son yerel seçimlerde aldığı oy oranına eşitti…
Eğer Binali Yıldırım aday olursa o dönemin ANAP ve DYP’li seçmeni olup da daha sonraki yıllarda CHP’ye kaçanlar merkez sağı temsil eden tek parti olan Ak Parti’ye döner…
Yeni seçmenlere de keza Gezi Parkı protestolarında takınılan tavrın yanlışlığı “ama” neden o yanlışa düşüldüğü doğru anlatılırsa İzmir’in yeni belediye başkanı Binali Yıldırım olabilir…
Ancak…
Eğer aday gösterilirse Binali beyin yapması gereken hiç kompleks duymadan; temizlikleri, dürüstlükleri, laik devlete bağlılıkları konusunda asla şüphe duyulmayacak eski ANAP’lı ve DYP’lilerle çalışacağını açıklamak, onlara yanında yer vermek olmalıdır…
Neden mi?..
Başarılı bir siyasi lider, mevcudu elde tutmayı ve onları hiç gücendirmeden yeni seçmenler kazanabilendir de ondan…
Sık sık duyarsınız…
Partisine gönül vermiş fanatikler; liderden şikâyet ederken şöyle derler:
“Yahu bizim patronun gözünde adımız ‘bizim oğlan’a çıkmış; tokat atsa başka patiye oy vermeyeceğimizi bildiği için gidiyor elin müzmin muhalifine yüz veriyor...”
Evet
dostum; aynen öyledir…
Çünkü siyasi lider kazanabilmek için mevcut oylarını arttırmak zorundadır…
Kendisine sadakatle bağlı olanların oylarını kopyalayamayacağına göre; yeni oyları sepetine atmak zorundadır…
Kaldı ki…
İzmir’de kemikleşmiş Ak Partili seçmen; hiçbir şartta partisinin dışında bir adaya oy vermez…
Yani…
Asıl olan o “sadık” seçmenlere de neden eski ANAP ve DYP’lilerin kucaklandığını kırıp dökmeden anlatmaktır…
Peki…
Eski ANAP ve DYP’li ağır toplar Ak Parti’ye gelir mi?..
Eğer Ak Partili İzmir adayı (İnşallah Binali Yıldırım) laiklik karşıtı adaylarla kol kola girmeyecekse neden gelmesinler?..
Burhan Özfaturayı da onlar seçmediler mi?..
Şimdiiii…
Benim için “en riskli” ve son sözüme geleyim…
Erdoğan’ın demokrasi tarihimizin “en başarılı” başbakanı olduğunu televizyonlarda söyledim, köşelerimde yazdım…
Ancak…
İzmirli seçmen bilhassa şu son altı aydır Başbakan Erdoğan’ın adını duyduğunda dudak bükmenin de ötesine geçiyor…
Kim bilir?..
Hani diyorlar ya “Cemaat Erdoğan’ın yolunu kesmek istiyor” diye; belki de son aylarda Başbakan’ın aleyhinde yapılan yayınlar etkili oldu…
Ama ben sık sık konuştuğum İzmirlilerin asıl tepkilerinin öncelikle "Gezi Parkı protestolacılarına karşı takındığı hoşgörüsüz, baskıcı ve ötekiletşrici tutum" ile “kız ve erkek öğrencilerin aynı evde kalmalarının önüne geçmek için gerekirse emniyetle iş birliği yapılacak” açıklamasından kaynaklandığını bizzat yaşayarak öğrenenlerdenim…
Demek istemem o ki…
İzmirlinin tepkisi Ak Parti’ye değil…
Aksine…
Ak Parti İzmirlinin gözünde artık gerçek ve kurumsal kimlik kazanmış bir siyasi parti.
Yani; İzmirli için Ak Parti “Lider Partisi” imajını yıktı geçti, kadro partisine dönüştü…
O nedenle diyorum ki; Başbakan İzmir’e ne kadar az gelir ve az görünürse İzmirlinin gözüne; Binali Yıldırım’ın kazanma şansı o kadar artar…
Son sözümü söyleyeyim ve bitireyim:
İzmirli Ak Parti’ye değil Başbakan Erdoğan’ın (Son zamanlardaki) baskıcı, inatçı, ötekileştirici ve İzmirlinin asla kabul edemeyeceği “hayat tarzına” müdahalelerini sevmiyor…
Aslında sevmemenin ötesinde bir duygu bu ama söylemek istemiyorum…
adnanberkokan@gmail.com