''Erdoğan hala 'Zaloğlu Rüstem' gibi''

Hasan Cemal, 1 yıl önce yaptığı "Zaloğlu Rüstem" yorumunubugün yeniden köşesine taşıdı ve "Bir yıl sonra da, yine aynı şeyleri yazmaya devam ediyorum." dedi

GAZETECİLER.COM -Tam bir yıl önce, 5 Haziran 2012’de, Milliyet’teki köşesinde, “Tayyip Erdoğan, maşallah, Zaloğlu Rüstem gibi! Elinde koca bir pala, ya Allah bismillah deyu, durmadan her yana sallıyor kelle almak için…” diye başlayan bir yazı yazan Hasan Cemal, bir yıl sonra bugün, T24'deki köşesinde  Tayyip Erdoğan, 'Zaloğlu Rüstemlik'ten kurtulabilir mi?.. başlığı ile aradan geçen zamanı değerlendirdi.

Yazısında, 1 yıl önce yazdığı satırları hatırlatan Hasan Cemal, "Bir yıl sonra da, yine aynı şeyleri yazmaya devam ediyorum. Değişen bir şey yok çünkü. Tayyip Erdoğan’ın Zaloğlu Rüstemliği devam edip gidiyor" yorumunu yaptı.

İşte Hasan Cemal'in yazısından çarpıcı analizler:

 

“Sayın Başbakan;

Ne bu şiddet, bu celal?..

Dilin kemiği yoktur ama bu kadarı da olmaz. Eskilerin bir sözü vardır, ‘Ağız torba değil ki büzesin’ derler. Son haftalarda öyle söz ve çıkışlarınız var ki…

Birkaç örnek:

Her kürtaj bir Uludere’dir. Tek din... Dindar nesil... Ölüsevici... Gazeteciler ve tasma… Despot aydınlar... BDP’li milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması için KCK fezlekesi… Fazıl Say davası… Ağzınızdan neredeyse hiç düşmeyen hainlik söylemi... BDP’ye dönük kalleşlik sözü. Uludere konusundaki “Özür açıklanmaz, dilenir” başlıklı yazısı üzerine işinden olan Yeni Şafak’ın Washington temsilcisi, değerli meslektaşım Ali Akel... Otoriter liderlik halleri...

Demokrasileri demokrasi yapan…

Sayın Başbakan;

Bu liste kolayca uzatılabilir. Ayrıntıya girmek istemiyorum. Bu konuların hiç birinde sizinle aynı fikirde değilim. Siyah beyaz düşünüyoruz. Olabilir. Farklı düşünmektir demokrasileri demokrasi yapan…”

Bir yıl önceki yazım şöyle devam etmiş:

“Ancak siz, bir Başbakan olarak, yalnız farklı düşünmüyorsunuz. Aynı zamanda sizin gibi düşünmeyenlere öfke saçıyorsunuz. Sizden farklı düşünenlere hoşgörünüz yok. Sizin gibi düşünmeyenlere tahammülünüz kalmamış. Sizin gibi düşünmeyenlerin sesini kısmanın peşindesiniz. Bunun kırmızı sinyalleri yanıp sönüyor. Yazık.

Anlaşılan o ki, farklı sesler kulağınızı tırmalıyor. Farklı görüşler sizi rahatsız ediyor. Farklılıklar sizi ürkütüyor.”

Erdoğan’ın devletlu dili… 

Devamında şu satırlar var:

“Sayın Başbakan;

Öylesine bir diliniz, öylesine bir üslubunuz var ki. İtici, otoriter. Bir devlet dili bu. Ya da devletlu bir dil.

Eskiden böyle değildiniz.

Şunu iyi bilin:

Böylesine bir dil ve üslupla Türkiye iyiliklere doğru yol alamaz. Her şeyin doğrusunu siz bilemezsiniz çünkü...

Doğruları, gerçekleri kendi tekeline alabileceğini sanan liderlerle barış ve demokrasi yollarında yürünemez.

Tarihte bu defalarca kanıtlanmıştır.”

Ne tuhaf bir inat…

Bu satırlarım bir yıl öncesinin.

Bir yıl sonra da, yine aynı şeyleri yazmaya devam ediyorum.

Değişen bir şey yok çünkü. Tayyip Erdoğan’ın Zaloğlu Rüstemliği devam edip gidiyor.

Böylesine bir dediğim dedikçilikle, böylesine tuhaf bir inatla Türkiye iç barışını nasıl sağlayacak, Kürtlerle barış süreci nasıl yol alacak?

Siyasal ve toplumsal normalleşme ile uzlaşma nasıl olacak da gerçekleşecek?

Hasan Cemal'in yazısının tamamını T24'deki köşesinden okuyabilirsiniz.

Abdulkadir Selvi: İmamoğlu’nun diploması iptal edilir mi Hadi Özışk canlı yayında bombayı patlattı: İmamoğlu dosyası raftan hiç inmedi Ahmet Hakan: Erdoğan’ın hak ettiği bir övgü Ali Karahasanoğlu: Hastayım hakim bey, duruşmayı erteleyin CHP'de Özgür Özel'den üçlü görüşme çıkışı! Hadi Özışık'tan dikkat çeken açıklamalar Salih Tuna: Bu silaha yenildin mi kazanamazsın