Erdoğan, Gülen ve Hav'eb'in köpekleri...
Hz. Ayşe ile 4. Halife Hz. Ali’nin askerleri arasında yapılan bu savaş, tarihe “Cemel Vak’ası” olarak geçti…
ADNAN BERK
OKAN
A. Turan Alkan, Bayramın üçüncü
günü Zaman’da başlığı altında yayımlanan
makalesinin bir yerinde; “Bayram edeceğimize derdimize
yanalım: ‘Müslüman’ım’ diyenler kendi aralarında ‘bayram’ın
icaplarına riayet etmiş olsalar sıkıntıların kısm-ı âzâmı ortadan
kalkar. Tarafeynini Müslümanların teşkil ettiği nizâlar, Haçlı
seferlerinden daha çok tahripkâr”tespitini yaptıktan sonra
soruyordu:
“Teşhis arayalım; acaba Müslüman Müslüman’ın kurdu mudur?”…
Daha sonra da Peygamber Efendimizin vefatının 36. yılında sevgili eşlerinden Hz. Ayşe ile damadı ve yeğeni Hz. Ali taraftarları arasında yaşananCemel Savaşı'nda iki taraftan toplam 12.000 Müslüman’ın ölümüyle sonuçlanan savaşı anlatıyordu…
Makaleyi okurken 10.Eylül.2008 tarihinde “Haveb Köpekleri” başlığı altında yazdığım makaleyi hatırladım…
Sizlerle de paylaşayım istedim…
Buyurun okuyun lütfen…
Haveb Köpekleri…
İslamiyet’te ilk iktidar savaşı çıktığında henüz Hicret’in 56. (M.S. 656. Hz. Muhammed'in ölümünün 36.) yılıydı…
Hz. Ayşe ile 4. Halife Hz. Ali’nin askerleri arasında yapılan bu savaş, tarihe “Cemel Vak’ası” olarak geçti…
Hz. Ayşe, Sevgili Peygamberimizin en çok sevdiği karısıydı...
Hz. Ali ise en çok sevdiği erkekti...
Amcasının oğluydu...
Sevgili kızı Fatma'nın da kocasıydı...
Binlerce Müslüman’ın ölmesine sebep olan bu savaş, taraflardan birinin mutlak galibiyetiyle sonlanmadan barış yapıldı ama…
Ama…
Savaşın mimarlarından biri olan Hz. Talha (diğeri Hz. Zübeyir) o barışı göremeden savaş meydanında öldü…
Hz. Talha ve Hz. Zübeyir, sağlıklarında sevgili peygamberimizin çok sevdiği “aşere-i mübeşşere’den (sağlıklarında cennet müjdelenen) iki mümindi…
Bu iki mümin, Hz. Ali’nin halifeliğini bir türlü kabullenemediler…
Hz. Ayşe’yi, Hz. Ali’ye karşı kışkırttılar…
Oysa Hz. Ayşe çok önceden bir felâkete doğru sürüklendiğini hissetmişti…
Nasıl mı?..
Anlatayım…
Hz. Ayşe ve taraftarları Mekke’den Medine’ye (Hz. Ali Medine’de idi) doğru giderlerken bir gece bir subaşında konakladılar…
O gece sabaha kadar uluyan köpekler, Hz. Ayşe’yi,Hz. Ali ile savaştan vazgeçirdi…
Çünkü…
Sevgili eşi Hz. Muhammed, hanımlarıyla yaptığı bir sohbet sırasında:
“Bilmem ki Haveb köpekleri hanginize uluyacak” dedikten sonra bakışlarını Hz. Ayşe’ye çevirmiş, “Ey Humeyra sakın o kadın sen olmayasın” diye sevgili karısını adeta uyarmıştı…
İşte o uyarıyı hatırlamıştı Hz. Ayşe…
Sabah olduğunda Hz. Talha’nın oğlu Muhammed’e bulundukları yerin neresi olduğunu sordu…
Muhammed bin Talha, bulundukları yerin“Haveb” olduğunu, suya da “Haveb Suyu”denildiğini söyledi…
Hz. Ayşe bunu öğrendikten sonra peygamber efendimizin o uyarısını hatırlattı Hz. Talha ve Hz. Zubeyir’e…
İslamiyet’te iktidar savaşının belki de en büyük yanlışı işte o süreçte yapıldı…
Yanlışı yapanlar ise, sevgili Peygamberimizin de çok sevdiği iki mümin olan Hz. Talha ve Hz. Zubeyir idi…
Gözlerini iktidar hırsı bürümüş iki mümin; konakladıkları yerin Haveb olmadığına, Haveb’i çok önceden geçtiklerine, haliyle uluyan köpeklerin“Haveb Köpekleri” sayılamayacağına Hz. Ayşe’yi ikna etiler…
Savaş kervanı yoluna devam etti…
Çok kanlı bir savaştan sonra 12 bin Müslüman
karşılıklı olarak birbirlerini
katlettiler...
Ben, Tayip Erdoğan’ı, Aydın
Doğan’la kavga ettirmek için akıl almaz çaba gösteren
kimilerini Hz. Talha ve Hz.
Zubeyir’e benzetirim…
Hz. Ayşe’nin yanında sadece Hz. Talha ve Hz. Zubeyir vardı…
Tayip Erdoğan’ın yanı başında ikiden çok fazlaTalha ve Zübeyir var…
Bana göre Başbakan o Talha ve Zübeyir'lere değil,Mehmet Barlas ve Nazlı Ilıcak’a kulak versin…
Nazlı, “Haveb Köpekleri”ni en iyi tanıyanlardan biridir…
Talha ve Zübeyir'lere gelince…
Cemel (Vakası) Savaşı’nı unutmasınlar…
Onların da içlerinden birkaçının Talha gibi barışı göremeden savaş meydanında kalacaklarına yemin edebilirim…
10.09.2008
Öncelikle hemen
hatırlatayım...
O günlerde Sabah'ta Mehmet
Barlas ve Nazlı
Ilıcak; belki Aydın Doğan'ı
korumak için değil amaErdoğan -
Doğan kavgasından Başbakan'ın
zarar görmesinin önüne geçebilmek için o günlerde
yaşanan "gereksiz" gerginliği önlemek
amacıyla bilhassa Erdoğan'a sukûnet tavsiye
eden yazılar yazıyorlardı...
Ben de iki usta gazeteciye hak vermiş ve bu nedenle o gün
bunları Başbakan ile Doğan
Medya Gurubuarasındaki kavganın anlamsızlığını
anlatabilmek için yazmıştım…
Övünmek gibi olmasın ama “haklı” çıktım…
Doğan Gurubu daha sonradan aklandığı bir vergi kaçakçılığı suçlaması ve alınan cebri icra tedbirleri yüzünden çok kötü günler yaşadı…
Erdoğan da AB, ABD gibi ileri demokrasi yönetimlerine karşı “itibar” kaybı yaşadı…
Ve daha sonra Erdoğan ve Doğan barıştılar…
Hatta Erdoğan, Aydın Doğan’ın da ortağı olduğuTrump Towers’ın açılışına eşiyle gidip açılışı da bizzat yaptı…
Yeni...
Anlamsız ve gereksiz bir
kavga Cemel Savaşı'nda
nasıl Müslümanların birbirlerini kırmalarına
sebep olduysa, Başbakan -
Doğan kavgasında da iki taraf birden kaybetti...
Demek
istemem o ki…
Siyasetçilerin kamuoyunu olumlu ya da olumsuz etkileyecek
kurum ve kişilerle kavgaya girişmeleri pek de aklı kârı değil…
Bugün aynı olayı anlatsam; "Doğan
Gurubu" yerine
"Cemaat" yazardım...
Gülen değil ama ondan sonrası için bugünden
mevzi kazanlar; bu kavgada Erdoğan'ı
yenebileceklerini zannediyorlarsa unutmasınlar ki o savaştan asla
galip çıkamazlar...
Erdoğan'a belki zarar verebilirler de...
Ancak verecekleri zarar küçük bir yaradır...
Ya da "sakal traşı" gibi bir şey...
Ama kendileri en azından bir kollarını kaybederler o savaşta...
adnanberkokan@gmail.com