'Erdoğan 1 Mayıs'ta barış dersinden sınıfta kaldı'

Hayatın gerçekleri Türkiye’nin kafasına en nihayet dank etmiş durumda. Hayatın bu gerçekleridir ki, Tayyip Erdoğan’ı barış yoluna çekmiştir. Türkiye barışla birlikte özgürleşmek zorunda. Başka çaresi yok. Türkiye büyüdükçe ö

GAZETECİLER.COM - Hayatın gerçekleri Türkiye’nin kafasına en nihayet dank etmiş durumda. Hayatın bu gerçekleridir ki, Tayyip Erdoğan’ı barış yoluna çekmiştir. Türkiye barışla birlikte özgürleşmek zorunda. Başka çaresi yok. Türkiye büyüdükçe özgürleşecek, özgürleştikçe büyüyecektir.

"Başbakan Erdoğan Taksim'de 1 Mayıs'da barış dersinden sınıfta kaldı" diyen Hasan Cemal, T24'deki köşesinde son günlerde Taraf gazetesi ile birlikte yeniden gündeme gelen "barış" ve "demokrasi" kavramlarını 1 Mayıs üzerinden yorumladı.

İşte bugün T24'te yayınlanan yazısında Hasan Cemal'in anlattıkları:

"Demokrasi olmadan barış olur mu?..

Barış olmadan demokrasi olur mu?..

Güncel ve sıcak tartışma konularımızdan biri de bu. Doğrusu biraz tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan sorusunu da çağrıştırıyor.

Ama şu rahatça söylenebilir:

Demokrasiyle barış arasında Çin Seddi yok! İkisi iç içe süreçler. Biri olmadan diğeri olmaz. Birbirini besleyen, birbirine muhtaç süreçler...

Evet, barış ancak demokrasiyle mümkün olur. Hukukun üstünlüğü olmadan, hukuk devleti olmadan barıştan söz edilemez.

İçi, özgürlük ve insan hakları ile dolu olmayan barış, barış değildir. Gerçek ve kalıcı barışın yolu elbette demokrasiden geçer.

Ama tersi de geçerlidir.

Silahlı çatışmaların damgasını vurduğu, şiddet ve terör eylemlerinin kol gezdiği, yani barışın esamesinin okunmadığı bir devlet ve toplum düzeninde demokrasiden, hukuktan söz edilebilir mi? (...)

ERDOĞAN'IN DEMOKRASİ KIRIKLARI

Başbakan Erdoğan
’ın demokrasi sicilindeki kırıkları ve lider olarak yapısına damgasını vuran muhafazakâr-otoriter eğilimleri, Türk tipi başkan babalık heveslerini hiç kuşkusuz biliyorum.

Bu açılardan, son örnek dün 1 Mayıs’ta yaşandı. Tayyip Erdoğan, Taksim Meydanı’nda demokrasi dersinden sınıfta kaldı. Bütün bu nedenlerle, AK Parti iktidarına dönük eleştirel bakış açım son yıllarda daha ağır bastı.

Ama hiçbir şey siyah beyaz değil, akla kara değil.

Barış da, demokrasi de öyle.

Bunlar iç içe süreçler, inişli çıkışlı yol alan, bazen geri, bazen ileri giden ve birbirlerine muhtaç olan, birbirlerini besleyen süreçler...

VE HAYATIN GERÇEKLERİ...

Ayrıca hayatın gerçekleri Türkiye’yi barış ve demokrasiye doğru çekiyor ya da itiyor.

Nedir hayatın gerçekleri?

Kürt sorununu barışçı çözüm rayına oturtamayan bir Türkiye’de ne barış, ne demokrasi, ne de refah olur.

Dağlarda silahların susmadığı bir Türkiye, ne aş ve iş sorununu doğru dürüst çözebilir, ne hukuk devleti çıtasını yukarı çekebilir, ne Müslüman dünyaya örnek olabilir, ne de sözü dinlenen bölgesel bir güç haline gelebilir.

Bunların hiçbiri olmaz.

Hayatın bu yalın gerçekleri Türkiye’nin kafasına en nihayet dank etmiş durumda. Hayatın bu gerçekleridir ki, Tayyip Erdoğan’ı da sonunda barış yoluna çekmiştir.

Türkiye barışla birlikte özgürleşmek zorunda. Başka çaresi yok. Türkiye büyüdükçe özgürleşecek, özgürleştikçe büyüyecektir.

Türkiye artık kısır döngüsünü kırıyor hayatın gerçekleri sayesinde...

Zamanın ruhu budur!

Kürt sorununu barışçı çözüm rayına oturtabilen bir Türkiye, zamanın ruhunu yakalayan bir Türkiye demektir.

Türkiye bu raya oturmaya aday.

TAYYİP ERDOĞAN TAKINTISI YERİNE

Kötü gitmiyor işler.

Her şeyi siyah beyaz görmek yerine, bardağın sadece boş ya da dolu tarafını görmek yerine, daha dengeli, daha ölçülü bakmakta yarar var günümüzdeki gelişmelere...

Erdoğan’ın Kürt sorunu ve PKK konusundaki siyasal kararlılık ve cesaretine dudak kıvırmak yanlıştır, gerçekçi değildir.

İşlerin ateşkese ve çekilmeye gelebilmiş olması, Başbakan ve lider olarak Tayyip Erdoğan’ın artı hanesine düşülmesi gerek bir nottur.   

Muhalefet çevrelerinde dikkati çekmekte olan Tayyip Erdoğan takıntısı yerine, “Ben bu süreci en iyi nasıl yönetirim, Türkiye’de barış ve demokrasiyi en iyi nasıl gerçekleştiririm” sorusunun karşılıkları aranmalıdır.

Farkındayım, söz uzadı.

Son söz:

Barışla demokrasi arasında Çin Seddi yoktur; ikisi birbirine muhtaç, birbirini besleyen iç içe süreçlerdir.

Abdulkadir Selvi: İmamoğlu’nun diploması iptal edilir mi Hadi Özışk canlı yayında bombayı patlattı: İmamoğlu dosyası raftan hiç inmedi Ahmet Hakan: Erdoğan’ın hak ettiği bir övgü Ali Karahasanoğlu: Hastayım hakim bey, duruşmayı erteleyin CHP'de Özgür Özel'den üçlü görüşme çıkışı! Hadi Özışık'tan dikkat çeken açıklamalar Salih Tuna: Bu silaha yenildin mi kazanamazsın