Enver Aysever, Birgün'den ayrıldı
BirGün yazarı Enver Aysever, "Artık benim bu gazetede kalıcı olmam söz konusu değil" diyerek okurlarına veda etti.
Enver Aysever/BİRGÜN
Birgün'e sorular ve geçici veda
Geçen gün BirGün
imzalı bir yazı kondu gazeteye. Beni ilgilendiren metnin bütünü
değil. Hemen girişi. Yazı benim liberal cemaatle ilgili satırlarıma
yönelik baskılara karşı bir açıklama niteliği taşıyordu. Ancak öyle
bir açıklama olmuş ki, artık benim bu gazetede kalıcı olmam söz
konusu değil. Yazıda bana yönelik ‘cinsiyetçi ve totalcı dil’
değerlendirmesi yapılmış. Demek ki BirGün gazetesi bu türden
ayrımcılık yapan bir adama yazı yazdırmış bugüne dek ve yanlış
yapmış... Öyleyse bana da eyvallah demek düşer.
BirGün’e olan inancım gereği bir kaç soruma yanıt alarak elveda
demek istiyorum.... (Eğer bir adama böyle suçlama yapılıyorsa hem
onun geçmişinden kuşku duymak gerekir, hem de sorularına yanıt
vermek...)
SORULAR;
1- Gazetenizde yazmaya başladığımdan beri ülkedeki sosyalist
hareketin, demokratikleşme taleplerinin dillenmesi aşamalarında
hangi cinsiyetçi, ayrımcı yazımı, tavrımı gördünüz?
2- 12 Eylül faşizmini belgesel olarak çeken sevgili Cahit Akçam ve
arkadaşlarının özenli çalışmasını ekrana taşıma sürecinde
eşitlik, kardeşlik ve özellikle Kürt çocuklarına yönelik hangi
zaafıma rastladınız? (O belgeseli yayınlamak, o kişileri ekrana
çıkarmak ve ses olma becerisini göstermek yeterince değerlendirme
olanağı sağlar zaten..)
3- Gazetemiz yazarlarını ekrana taşıdığım zamanlarda, zorlu
yayıncılık süreçlerinde özgürlük dışı/ayrımcı/toptancı en ufak bir
tutumumu gördünüz mü?
4- Söz konusu olan yazımı okuduğunuzda yazıda eleştirilen
konularda, beni eleştirenlerin dikkat çektiği türden faşist bir
tutum takınacağımdan en ufak bir kuşku duydunuz mu?
5- Gazetemizin okurları, BirGün adına düzenledikleri kampanyada
beni aralarında görmek istemişlerdi. Görev bilip gittiğimde, okur
gözünde ve yönetim açısından gazetenin çoğulcu, demokrat, solcu
algısının dışına taşan herhangi bir davranışıma rastladınız mı?
6- O yazıyı bahane edip, esasen BirGün’e saldırmak isteyen büyük
bir çevrenin olduğunu bildiğiniz halde, nasıl olup da bu baskılara
direnemediniz? Makul eleştiri ölçülerini aşan bu saldırılara niçin
boyun eğdiniz?
7- Reha Mağden öykü yarışmasında faili belli bir büyük etik sorun
yaşanmışken, o şahsı okura deşifre etmeyecek kadar duyarlı
davranmayı başarabildiğiniz halde, salt bir yazıdan ötürü
gerçekleşen liberal linç kampanyasında niçin dengeli bir tutum
takınmadınız?
8- Samimi okurların da, sizin de, kimliğimi gayet iyi bildiğiniz
halde benim cinsiyetçi, otoriter bir tutumda olduğum savlarına
inanmış gibi görünüp, buradan ayrıldığımda vicdanen rahat olacak
mısınız?
9- Twitterci, facebookçu, blogcu, yani internet dedikocusundan öte
yaşamda hiçbir etkinliği olduğunu tahmin etmediğim kişilere
kulak asarak özgür yayıncılık yapılacağına inanıyor musunuz?
10- Yukarıdaki soruların yanıtlarından kuşku duymuyorum elbette.
Hal böyleyken birileri kendini yargıç ve bilgiç yerine koyarken siz
de onlar gibi davranarak yanlış yapmadınız mı?
ÖZLÜ OKUR YAKLAŞIMI
Yaygaracılar dışında pekçok okurun varlığını gelen e-maillerde
hissettim. Destek olanlara teşekkür ederim. Bir hanım; “Sizin söz
ettikleriniz 1 Mayıs’larda biz dayak yerken, bu anı kaçırmamalıyım
diye fotoğrafımızı çekenlerdir.” diye durumu özetlemiş. Üstüne
diyeceğim birşey yok. Kendimi o okurlara emanet edip ayrılıyorum.
Arkamdan dedikodu yapmaya izin verilirse eğer, eminim onlar
gereğini yapacaktır.
Burada çok dost edindim. Dostluğum ve okurluğum sürecek.
Hoşça kalın.
NOT: Gazeteyi bırakmamam için bana öğüt veren yazar dostlara da
teşekkür ederim. Ancak o yazı orada durdukça ve çok şükür sicilim
ortadayken yüzsüz biçimde yazmaya devam edemezdim. Söyleyecek
sözümüz tükenmedi elbet ama hem kendime saygıdan hem de BirGün’e
zarar vermemek için gidiyorum. Umarım koşullar değişir, yine
buluşuruz. Buna BirGün okuru ve editörlerin yanıtları yön
verecektir....