Ensest, pedofili ya da ucube medya

Bugüne kadar pek yer vermedik sitemizde kendisine... Ama bugün önemli bir konuya değinmiş Radikal yazarı Ersin Tokgöz.

GAZETECİLER.COM
Bugüne kadar pek yer vermedik sitemizde kendisine...
Ama bugün önemli bir konuya değinmiş Radikal yazarı Ersin Tokgöz.

Farkettiyseniz, medya son günlerde 'gerçeği arama kaygısından' uzaklaştı.
Anlık tatminler sağlandı mı, hesaplar görüldü mü ana konu anında rafa kaldırılabiliyor.
Bu duruma en yakın örnek olarak da Sabah Gazetesi yazarlarının 'New York Times'ın slogan çevirisi hakkında başlattıkları tartışma olarak gösteriyor.
Bu tartışmanın olduğu gündelerde de medyanın gündemini şöyle bir haber meşgul etmiş:
"Her dört evden birinde ensest ilişki ve cinsel istismar yaşanıyor. Ama toplumun tabuları yüzünden bu konuda kimse yüksek sesle konuşamıyor..."
Ama hiç bir gazetede gündem bile olmadı bu konu.
İşte Ersin Tokgöz'ün de şikayeti bu!
Namus cinayetlerinin hâlâ önemli bir vaka olduğu bir toplumda beklenirdi ki bu 'ses verin' çağrısı anında karşılık bulsun, diller tek ses olsun.
Ama Türk medyası 'polemiklerin' dışına taşamadığı için bu mümkün olmuyor tabii..

Neyse biz sözü Ersin Tokgöz'e bırakalım...

"İki hafta önce; Artvin’de yaşanan ancak yöre halkı ve yerel basının el birliği ile kapatmaya çalıştığı pedofili skandalını yazmıştım. O yazının ardından skandalın yaşandığı ilçe karıştı. Savcılık tekrar harekete geçti, ikinci dalgada 6 tutuklama daha geldi. Gözaltına alınanların aileleri adliye önüne yığıldı, ilçe, tarihinde görmediği bir tepki dalgasıyla sarsıldı. Mağdur Z.T. ailesiyle apar topar ilçeden taşındı, şimdi herkes ellerini yıkamakla ve bir şey yokmuş gibi davranmakla meşgul. Ve nasıl ki öncesinde yaşananlar bu köşede yer alana kadar herkesin bildiği sır idiyse, ikinci şok dalgası da aynı kaderi paylaştı.

Medya Neyi Yazar?
O yazıda yerel basını ve ulusal ajansların oradaki temsilcilerini ilçenin ismini korumak için haberi feda etmekle eleştirmiştim. Hata etmişim. Demek ki bir bildikleri varmış. Doğruluğu tartışılmaz, skandal boyutu açık böylesi bir haberin ‘sadece bu köşede sıkışıp kalması,’ rastlantı olamazdı. Çocuk 12 yaşındaymış, suç organizeymiş, listede birçok isim geçiyormuş, bu daha işaret fişeğiymiş... Vatan gazetesinin yarı refleksini dışarıda tutarsak, tüm bunlar medyamızın gazetecilik reflekslerine teğet geçiyordu. Ne zengin kız fakir oğlan vardı hikâyede, ne ünlü bir isim... Ne ‘Kürt uyaranı’ vardı skandalda, ne ‘doğu fetişizmi...’ Ne vurmaktan haz aldığımız siyasilerin ismi geçiyordu olayda(şimdilik), ne olağan şüpheli asker-polis(şimdilik). Eh, o zaman unutmaya yazılabilirdi.

Peki Ne?
Şimdi... Alın Artvin’deki olayı, koyun Akkoç’un açıklamalarının yanına, parçaları birleştirin ve şunu unutmayın: “Duymadıklarınız, duymayacaklarınızın teminatıdır. Ama... Asla olmazların değil.”
Ve...
Eğer medyada yüksek perdeden mesleki tartışmalar okuyorsanız, sakın inanmayın. Bilin ki bir hesap görülüyor. Ama asla sizin haber alma hakkınızın hesabı değil. Çünkü medyamız basılmaya değer haberi, basanlara indirgeyen bir ucubeye dönüştü çoktandır.
Onun için New York Times tarzı bir gazete ancak ek olur bizde; sloganı, üç kişinin kavga malzemesi. Ve biz bir tek şunu tartışırız: Gazeteci haber olur mu?"