Engin Ardıç'tan muhalif yazarlar: Domuz gibi anladınız
Başkanlık sistemi tartışmaları sürerken Sabah yazarı Engin Ardıç, muhalif yazarların "anlatın" ısrarını kırmadı. Başkanlığı muhalif yazarlar için anlattı.
Başkanlık sisteminin içini doldurmak gerekiyor diyen muhalif yazarlara Engin Ardıç başkanlık sistemini anlattı bugünkü köşesinde.
Anlattı anlatmasına da sonunda muhalif yazarlara "domuz
gibi anladınız ama yarın gene yazacaksınız anlatın diye"
sözleriyle de laf sokmayı ihmal etmedi.
İŞTE ENGİN ARDIÇ'IN O
YAZISI:
Günlerdir, haftalardır, aylardır, hatta yıllardır
konuşuluyor.
Ama "bilmiyoruz," diyorlar,
"anlatın." Bangır bangır bağırılıyor gazetede,
televizyonda.
"Halk bilmiyor," diyorlar,
"anlatın." Anlatılması gerekiyormuş, "Başkanlık
sistemi" diye bir şey varmış ama içini doldurmak
gerekiyormuş.
İçinde ne var, belli değilmiş.
(Rasim, bu laflar sana mı yoksa?
Şunlara iki söz daha söyle.) Daha nesini
anlatacağız?
Anlamamak için ya kalın kafalı olmak gerekiyor ya da kötü
niyetli.
Muhalif basında her iki çeşitten de maşallah fazlasıyla
var.
Yarın gene yazacaklar: Anlatın.
Peki yavrum peki, size bir daha özetleyelim:
Başkan devletin ve yürütmenin başıdır.
Yani hem cumhurbaşkanı hem de başbakan hükmündedir. Ordunun
da başkomutanıdır. Kılıçdaroğlu kazansın da başkomutan o olsun,
itiraz edecek değiliz. (Ama şimdi emekli paşalar "ayy, sivil
vesayet" diye ağlaşacaklar tabii.) Beş yıllığına seçilir, en
fazla iki kere seçilebilir. (Amerika'da dört yıldır, bu da Türk
tipi işte.) İki turda seçilir. İlk turda yüzde 50'nin üstü, ikinci
tura kalırsa en fazla oy aranır.
(Ekmeleddin İhsanoğlu için de böyleydi, o zaman itiraz
etmemiştiniz.) Hükümeti kurar. Hükümet üyeleri yani bakanlar,
meclis üyesi yani milletvekili olamazlar. Yürütme ve yasama
birbirinden tamamen ayrılmıştır.
Bakanlar meclise değil başkana karşı
sorumludurlar.
Bu sistemde güvenoyu, gensoru, erken seçim falan
yoktur.
Başkan isterse bakanların birini, birkaçını ya da tamamını
değiştirir, isterse bunu sık sık da yapabilir, hükümet krizi falan
çıkmaz.
Korkmayın: Bu sistemde başkan şimdiki gibi
"sorumsuz" değildir. Meclisin üçte ikisinin imzasıyla,
yani 367 oyla başkan hakkında soruşturma açılabilir.
413 oyla da Yüce Divan'a gönderilebilir.
Haaa, demek ki bu sistem "dikta"
değilmiş!
Başkan bu yoldan devrilirse de gene kriz çıkmaz, Amerika'da
olduğu gibi "başkan yardımcısı" hemen onun yerine
geçer, seçime kadar böyle gider.
Seçim tarihi değiştirilemez, öne ya da arkaya
alınamaz.
Örneğin Amerika'da 2044 seçimlerinin bile, 2068 seçimlerinin
bile hangi gün yapılacağı şimdiden bellidir, bizde de öyle
olacaktır.
Meclis başkanın kararnamelerini beğenmezse referanduma
gidebilir.
Başkan da meclisin kanunlarını beğenmezse referanduma
gidebilir.
Her iki durumda da son sözü halk söyler.
Bütün bunların olup olmamasına da gene referandumla halk
karar verecek, ilk sözü de son sözü de gene halk
söyleyecektir.
Yoksa siz genelkurmayın söylemesini mi
istiyordunuz?
Anladınız mı "bazı" muhalif
yazarlar?
Domuz gibi anladınız ama yarın gene yazacaksınız:
Anlatın!
Olur, bir daha, bir daha anlatırız.
Kalın kafalara iyice girene kadar.