Engin Ardıç’tan, 'faydalanılacak'lara sorular!

Diyelim bir "merkez partisi" geldi, Türkiye'yi "Tayyip'ten" kurtardı, Süheyl Batum başbakan, Hüsamettin Cindoruk.....

Ardıç Kuşu bugün hiç kimseye küfür etmeden, aşağılamadan ama nefis kafa bulmalarla bazı sorular yöneltmiş…
Hani var ya; sağcıların “faydalanılacak,” solcuların ise “yararlanılacak” diye tabir ettiği gazeteciler…
İşte onlara soruyor…
Neden mi?..
Çünkü bunlardan biri, bir Çin özdeyişini hatırlatmış köşesinde:
"Sular yükselince balıklar karıncaları yer, sular çekilince de karıncalar balıkları..."
Ardıç, “züppelik etme” demeye getirerek aynı anlama gelen ve Edirne Sarayiçi’nde her sene Haziran ayının son haftasında sıkça duyduğumuz bir özdeyişi yazmış:
"Pehlivan, pehlivan! Üste çıktım diye sevinme, alta düştüm diye yerinme!"
Peki bütün bunlar ne anlama geliyor?..
Şu anlama geliyor:
 
Velev ki
Ardıç’ın sorduğu sorulara ne cevap verileceğini bilmem ama şu kadarını bilirim ki; “keser döner sap döner ve gün gelir hesap döner”se, Türkiye’de dönmeyecek tek gazete kalır: TARAF…
En çabuk dönenlerden biri de SABAH Gurubu olur…
Ahmet Çalık herkesten önce döner yani...
"Faydalanılacak - yararlanılacak" gazeteciler bunu çok iyi bildikleri için şimdiden daha "gözdağı" veriyorlar...
 
A.B.O.
 
Bir gazeteci arkadaşımız, bir Çin atasözünü hatırlattı. Atasözü mü, özdeyiş mi, her neyse... Şöyle:
"Sular yükselince balıklar karıncaları yer, sular çekilince de karıncalar balıkları..."
Yani uyarıyor, "gün gelir devran döner" demek istiyor.
Daha bir buram buram Anadolu kokan bir mazmun bulabilir, örneğin şunu da söyleyebilirdi: "Pehlivan, pehlivan! Üste çıktım diye sevinme, alta düştüm diye yerinme!"
Ülkemizde yenilen pehlivanlar güreşe doymuyorlar ya (örneğin ağır sıklette Baykal pehlivan), bünyemize daha uygun düşerdi...
Çin örneğine dönersek, balık iktidar, muhalefet de karınca oluyor (karınca gibi çalışkan adamlar ya bunlar)...
Ya da balık "tutuklanacak" gazeteciler, karınca da "faydalanılacak" gazeteciler, her ne haltsa artık...
Ben bu yemekte neyin nasıl çiğnenip yutulacağını merak ettim.
Velev ki... Velev ki sular çekildi, iktidar değişti...
Arkadaşıma soruyorum, ne yapacaksınız?
Diyelim bir "merkez partisi" geldi, Türkiye'yi "Tayyip'ten" kurtardı, Süheyl Batum başbakan, Hüsamettin Cindoruk cumhurbaşkanı, Mustafa Sarıgül de koalisyon ortağı...
Gülmeyin. Arkadaş gülmüyor.
Soruyorum: Bir zamanlar ülkemizde pek yaygın olan eski bir deyimle "devr-i sabık" mı yaratacaksınız?
Gençler için açıklayalım, geçmiş dönemden hesap mı soracaksınız?
Kim ne suç işledi de hesap soracaksınız, düşündüm, bulamadım.
Ergenekon sanıklarını salıvereceksiniz, onu anladık.
Aydın Doğan'ın vergi cezasını tahsil etmeyeceksiniz, onu da anladık.
Memur kadrolarını allak bulak edecek, hallaç pamuğu gibi atacak, "AKP'ye yakın" olanları temizleyeceksiniz, onu da tahmin ettik.
Başka ne gibi "azizlikler" var programınızda?
Ne yani, bizi içeri mi tıktıracaksınız, ekmeğimizden mi edeceksiniz?