Engin Ardıç'tan Ergenekon'a açık mektup
Engin Ardıç bugün köşesinde Ergenekon'a seslendi ve gündemdeki Halk TV'yi sordu: Halk TV'yi alıp ne yapacaktınız yahu?
GAZETECİLER.COM
Sabah yazarı Engin Ardıç'tan Ergenekon'a mektup var. Ardıç, gündemden düşmeyen Ergenekon'a seslendiği mektubunda uzun uzun dalgasını geçtikten sonra sözü CHP ve Halk TV'ye getiriyor.
Halk TV'nin satışı üzerinden yapılan pazarlıkları ve gündeme gelen iddiaları hatırlatan Ardıç, Ergenekon'a hitaben "Halk TV'yi alıp ne yapacaktınız yahu?" diye soruyor.
Ardıç şöyle devam ediyor:
Varlığından kimseciklerin haberi bile olmayan, seyretmiş olan bir tek kişiyi bugüne kadar görmediğimiz, dandik bir kanalcık... Yirmi dört saat bangır bangır CHP propagandası yapsa kim duyar, kim aldırır?
Bir parti organı... Bir zamanlar ANAP'ın da bir gazetesi vardı, Arı mıydı Petek miydi neydi, kısa zamanda battı, onun gibi bir şey...
Evladım, parti organı dediğiniz şey "dikta döneminde" anlamlıydı, herkes ağzının içine bakardı. Tek parti devri bitti, parti organı gitti.
Rahmetli babam hasta İnönü'cüydü, bizim eve bir tek gün bile CHP'nin organı Ulus gazetesinin girdiğini bilmem, ellili yılların en civcivli son zamanlarında... Cumhuriyet yetiyordu!
Yani bu Halk TV denilen kanalcığı ele geçirmek için Deniz Baykal'ı donla yakalasanız ne olur, Kılıçdaroğlu'na peşkir tutsanız ne değişir?
Diyelim ki ele geçirdiniz, başına kimi getireceksiniz, hangi kadroyla hangi yayını yapacaksınız?
Siz televizyonculuğu ne sanıyorsunuz? Hürrem'in donu, Caroline'in sütyeni mi? Arada iki de memur profesör çıkar ekrana, hükümete saydırsın, iş bitsin. Bu kadar kolay mı?
Yoksa Aydın Doğan medyasında size uşaklık edenleri çok becerikli, çok yetenekli kişiler, çok "etkin" imzalar mı sanıyorsunuz da onlardan medet umacaksınız?
Bugün bulundukları yerlerde seçim sonuçlarını etkileyecek hiçbir ağırlıkları yok da, sizin dandik kanalda mı seçmene nizam ve intizam verecek bunlar? Bakmayın öyle "küçük dağları ben yarattım" havalarına... Egolarını kendi kendilerine şişirmişler, buna en başta kendileri inanmışlar...
Birkaç kompleksli adamcağız, birkaç yarı-aydın nevrotik taze... Bunlardan size ne hayır gelir?
İşte gördünüz, size ne Ulusal TV'den hayır geldi, ne Avrasya TV'den... Atılan taş ürkütülen kurbağaya değmiyor diyeceğim ama ortada ürken kurbağa murbağa da yok ki..."
Yazının tamamı için
Sabah yazarı Engin Ardıç'tan Ergenekon'a mektup var. Ardıç, gündemden düşmeyen Ergenekon'a seslendiği mektubunda uzun uzun dalgasını geçtikten sonra sözü CHP ve Halk TV'ye getiriyor.
Halk TV'nin satışı üzerinden yapılan pazarlıkları ve gündeme gelen iddiaları hatırlatan Ardıç, Ergenekon'a hitaben "Halk TV'yi alıp ne yapacaktınız yahu?" diye soruyor.
Ardıç şöyle devam ediyor:
Varlığından kimseciklerin haberi bile olmayan, seyretmiş olan bir tek kişiyi bugüne kadar görmediğimiz, dandik bir kanalcık... Yirmi dört saat bangır bangır CHP propagandası yapsa kim duyar, kim aldırır?
Bir parti organı... Bir zamanlar ANAP'ın da bir gazetesi vardı, Arı mıydı Petek miydi neydi, kısa zamanda battı, onun gibi bir şey...
Evladım, parti organı dediğiniz şey "dikta döneminde" anlamlıydı, herkes ağzının içine bakardı. Tek parti devri bitti, parti organı gitti.
Rahmetli babam hasta İnönü'cüydü, bizim eve bir tek gün bile CHP'nin organı Ulus gazetesinin girdiğini bilmem, ellili yılların en civcivli son zamanlarında... Cumhuriyet yetiyordu!
Yani bu Halk TV denilen kanalcığı ele geçirmek için Deniz Baykal'ı donla yakalasanız ne olur, Kılıçdaroğlu'na peşkir tutsanız ne değişir?
Diyelim ki ele geçirdiniz, başına kimi getireceksiniz, hangi kadroyla hangi yayını yapacaksınız?
Siz televizyonculuğu ne sanıyorsunuz? Hürrem'in donu, Caroline'in sütyeni mi? Arada iki de memur profesör çıkar ekrana, hükümete saydırsın, iş bitsin. Bu kadar kolay mı?
Yoksa Aydın Doğan medyasında size uşaklık edenleri çok becerikli, çok yetenekli kişiler, çok "etkin" imzalar mı sanıyorsunuz da onlardan medet umacaksınız?
Bugün bulundukları yerlerde seçim sonuçlarını etkileyecek hiçbir ağırlıkları yok da, sizin dandik kanalda mı seçmene nizam ve intizam verecek bunlar? Bakmayın öyle "küçük dağları ben yarattım" havalarına... Egolarını kendi kendilerine şişirmişler, buna en başta kendileri inanmışlar...
Birkaç kompleksli adamcağız, birkaç yarı-aydın nevrotik taze... Bunlardan size ne hayır gelir?
İşte gördünüz, size ne Ulusal TV'den hayır geldi, ne Avrasya TV'den... Atılan taş ürkütülen kurbağaya değmiyor diyeceğim ama ortada ürken kurbağa murbağa da yok ki..."
Yazının tamamı için