Engin Ardıç'tan bomba 'Hayrünnisa Gül' iddiası
Ali Babacan'ın bir türlü kurulamayan partisi Sabah yazarı Engin Ardıç'ın gündemindeydi. Partinin kurulmadan "asla iktidara aday olamaz" damgasını yediğini söyleyen Ardıç bomba 'Hayrünnisa Gül' iddiası ortaya attı.
Ahmet Davutoğlu partisini ilan etti şimdi gözler Ali Babacan'ın partisinde ama o cephede herhangi bir hareketlilik yok. Sabah yazarı Ardıç da sürekli tarihi erteleme nedenlerinin halkta herhangi bir heyecan ve beklenti olmadığını görmeleri olduğunu belirtti.
Abdullah Gül'ün ortalıkta olmadığını da söyleyen yazar çok konuşulacak iddiada bulundu:
"Hayrünnisa Gül, şu bir türlü kurulup da kurulamayan "mahut" partinin kurucuları arasında yer almak istiyormuş... Bunu mutlaka istiyormuş..."
Hayrünnisa Partisi
Basın heyecanla bekliyor, ortada parti yok.
Aralık sonu, ocak sonu, şubat sonu... Ertelendikçe erteleniyor...
"Uygun bir zaman" kolluyorlarmış...
Onların açısından uygun zaman nedir? Ekonominin batması mı, yoksa
Türk ordusunun Suriye'de bozguna uğraması mı?
İşin acı gerçeği şu: Sürekli erteliyorlar, çünkü halkta en küçük
bir heyecan, en küçük bir beklenti olmadığını, halkta hiçbir
karşılıklarının bulunmadığını gördüler.
Tayyip düşmanı birkaç köşe yazarının "gazına gelmeyecek" kadar da
akıllı insanlardır.
Galiba azıcık moralleri bozulmuş.
Davutoğlu halkta hiçbir karşılığının olmadığını daha şimdiden gördü
ve anladı, üstelik basın da ona arka çıkmadı. Kendi haline
bıraktılar.
Bunlar da aynı duruma düşmekten korkuyorlar.
Babacan partisi... Sabırsızlanan basın, "Kararsızlar Partisi" diye
dalga geçiyor.
Onlar da, "Biz kararsızlar değil, İhtiyat ve Temkin Partisi'yiz"
demişler.
Acaba muhalefeti Abdullah Gül'ün çatı adaylığına yatırabilmek için
en büyük rakipleri İmamoğlu'nun biraz daha yıpranmasını, örneğin
iki tatile daha çıkmasını mı bekliyorlar? İmamoğlu onlara elbette
bu kozu verecektir, çünkü "aklını başına toplamak" onun fıtratında
yoktur.
***
Bu parti, daha kurulmadan, "asla iktidara aday olamaz" damgasını
alnına yedi.
"Sırf Tayyip Erdoğan'dan oy tırtıklayarak ona zarar vermek" amacına
sahip olduğu da çok belli oldu.
En büyük umutlarının "kazanmak" değil "kaybettirmek" olabileceği
ortaya çıktı.
Ama bu da bir kumar... 2023'te kaybettiremezlerse 2028'e kadar
ayakta kalırlar mı?
Bu durumda o partiyi kursan ne olur, kurmasan ne olur?
Dış destekleri çok güçlüymüş...
Bu parti, Amerikancı parti olacak, tarihe öyle geçecek.
Ama iş Amerika'nın ve IMF'nin vereceği kararla bitmiyor. (Acaba
NATO'nun Ankara Büyükelçisi Sayın Ünal Çeviköz bu konuda ne
düşünüyor?)
CIA'nın yan kuruluşu Rand Corporation'un raporunda özlemi duyulan
"yaşayabilir bir muhalefet liderinin" Kılıçdaroğlu, Akşener ya da
Karamollaoğlu olamayacağı biliniyordu, İmamoğlu olmayacağı da artık
yavaş yavaş anlaşılıyor...
CIA, Erdoğan'ı iktidardan "söküp atmak" istiyormuş, kendi
deyimleriyle.
Abdullah Gül müdür o söküp atacak, "yaşayabilir" lider?
Ama lider dediğin kaçak güreşmez, sütre gerisinde yatmaz ki,
kendini öne atar...
Abdullah Bey gene yok ortalıkta.
Hiçbir zaman da çıkmayacak.
Öte yandan öğrendiğimize göre Hayrünnisa Gül, şu bir türlü kurulup
da kurulamayan "mahut" partinin kurucuları arasında yer almak
istiyormuş... Bunu mutlaka istiyormuş...
Kocasından daha cesur görünüyor.
Onu cumhurbaşkanı adayı yapsınlar.
Hem de kadın aday işte, çağdaşlık mağdaşlık... Tansu Çiller bütün
basın soytarılarını öyle tava getirmemiş miydi?***
Fıkrayla değilse bile, gerçek bir espriyle bitirelim.
Clinton döneminde, doksanlı yıllarda Amerika'da yemekli bir
toplantı... Sunucu diyor ki:
"Bayanlar baylar... Şimdi huzurlarınızda Amerika Birleşik
Devletleri Başkanı ve... kocası!"