Engin Ardıç'tan aykırı yazı: İki kasaba ele geçirdik, sanki "Viyana'yı aldık" gibi verdiniz

Sabah yazarı Engin Ardıç, "Aykırı yazarınızdan çıkıntı yazı" başlığıyla öyle bir yazı yazdı ki...

Sabah gazetesi yazarı Engin Ardıç, öyle bir yazı yazdı ki gerçekten de başlığındaki gibi "Aykırı ve çıkıntı" bir yazı.

Türk insanının Avrupa'ya karşı Eurovision, Nobel ve Futbol komplekslerinden bahseden Ardıç, Fransa'nın tek kale top oynadığı maçı destan gibi veren yazarlara veryansın etti.

Ardıç, yazısına öyle bir son cümle ekledi ki bomba...

"İki kasaba ele geçirdik, sanki "Viyana'yı aldık" gibi verdiniz"

İşte o yazı:

Eurovision şarkı yarışması konusunda ciddi bir kompleksimiz vardı. Her sene nal topluyorduk. "Milli dert" olmuştu.


Birinci olduk, bunu yendik.


Bir daha da ilgilenmedik. İşimiz bitmişti. Son yıllarda, izlemek bir yana, katılmıyoruz bile.


Buna tabii bizzat Eurovision da gitgide ayağa düşerek, düpedüz bir tür "kötü şarkılar yarışmasına" dönüşerek katkıda bulundu.


Sizi bilmem ama ben, o birbirinden kötü şarkıları değilse bile, "Laksımbörg tvelv poynts" muhabbetini özledim. Bir de "milli Eurovision sunucumuz" Bülent Özveren'in derinliklerden gelen sesini.

***

Nobel konusunda da böyle oldu.

Kompleksimiz vardı. Bize vermiyorlardı vesselam.

Orhan Pamuk şeytanın bacağını Türkiye aleyhine tavır takınmak pahasına kırınca (belki de ancak bu sayede!), büyü bozuldu.

Üstelik bir bilim adamımız (Aziz Sancar), bir de diplomatımız, sevgili sıra arkadaşım Ahmet Üzümcü arkadan geldiler, Nobel bizim için iyice "sıradanlaştı"...

Artık aldırmıyoruz.

Bu yılın edebiyat ödülüne bakın, Peter Handke... Hiç de öyle Nobel mobel alacak bir adam değil, ikinci sınıf, soğuk bir yazar.

Hele, ancak bu yıl verilebilen geçen senenin ödülüne bakın... Ne o, adını ha deyince söyleyemediniz değil mi?

Olga Tokarczuk. Polonyalı bir hanım.

Tanıyan yok.

Bakkal Mehmet Efendi tanımaz da, edebiyat çevrelerinde de tanıyan yok.

Neyse, Nobel'in "tılsımlı bir ödül" olduğunu sanmaktan kurtulduk.

***

Fakat futbolda kompleks sürüyor.

"Fransa'ya sahayı dar ettik" yazıyor adam...

Maçı izlemiş olmasak belki inanacağız.

Neredeyse tek kale oynadılar, bizim sahada kamp kurdular, Mert Günok muhteşem bir oyun çıkarmasa altı tane yiyebilirdik.

Orta sahada hiç top tutamadık, hücuma çıkamadık. Pozisyon bulduk, piç ettik.

Neyse, sonunda şanlı beraberliğimizi kahraman Mehmetçik'e armağan ettik de akan sular durdu.

Peki şunu bana açıklayabilir misiniz:

Grubun önünde Türkiye ile Fransa...

İkisinin de 19 puanı var.

İkisinin de 6 galibiyeti, 1 beraberliği, 1 mağlubiyeti var.

Fakat Fransa 21 gol atmış, Türkiye 16 gol...

Fransa'nın averajı 16, Türkiye'nin averajı 13...

Peki bu durumda Türkiye nasıl grup lideri oluyor?

"İkili averajla" diyeceksiniz.

Peki o zaman nasıl oluyor da bazı gazetelerimiz grup lideri olarak Türkiye'yi gösteriyor, bazıları Fransa'yı?

Neyin kompleksi bu?

***

Necip Türk matbuatına bir sorum daha var:

İki kasaba ele geçirdik, bunu sanki "Viyana'yı aldık" gibi verdiniz.

Yarın Şam'a girsek nasıl yazacaksınız?

Kalpazan final kararı aldı ancak bir ümit var! Devam edebilir Beşiktaş'ta 2. Sergen Yalçın dönemi başlıyor! Van Bronckhorst tazminatıyla gitti İnci Taneleri katil kim belli oldu! İşte sürpriz isim Arka Sokaklar bu akşam yeni bölüm yayınlanacak mı? DSİ 515 Sürekli İşçi Alımı Yapacak! Başvuru Şartları ve Detaylar! Karadeniz'de Palamut Yerini Hamsiye Bıraktı! Balık Tezgahlarında Fiyatlar Uçuyor