Engin Ardıç'ın gözleri neden doldu?..
Kendisinin beğenmediği ama bizim keyifle okuduğumuz Charles Aznavour şiiri çevirisi harika…
GAZETECİLER.COM -
Engin Ardıç ağlamasa belki daha devam edecekmiş yazısına ama gözleri
dolunca yarım bırakmış…
Küfür etmediği zamanlar Ardıç’ı
okumak büyük keyif…
Bugünkü yazısı
mükemmel…
Hele kendisinin beğenmediği ama
bizim keyifle okuduğumuz Charles Aznavour şiiri çevirisi
harika…
Engin
Ardıç,“Aznavour'a Türkiye'de konser verdirilsin!”
başlığı altında yayımlanan makalesine şöyle
başlıyor…
Gerçi artık sesi mesi pek kalmadı,
tam seksen beş yaşında, yanına "yardımcı" almadan albüm de
yapamıyor, Serge Lama'dan, Helene Segara'dan medet umuyor ama zarar
yok, ölüsü bile şarkı söyler onun...
"Şahnur Aznavuryan"
ahparik...
Ya da herkesin bildiği şekliyle,
Charles Aznavour.
Babası nüfusa yazdırmaya götürmüş
de, Fransız nüfus memuru "o ne biçim isim öyle" demiş, "şunu
Charles yapalım da beni uğraştırmayın!"... "Yan"ı da atmışlar,
Aznavour olmuş. Kitabında anlatır.
Gelmiş geçmiş en büyük
sanatçılardan, en büyük şarkıcılardan biridir.
Biz gözümüzü açtık onun sesini
duyduk, onun sesiyle büyüdük, şarkılarından çoğunu da ezbere
biliriz.
Hepsi gitti... Piaf, Montand,
Brel, Brassens, Reggiani, Trenet, Becaud, Barbara, Ferre,
Mouloudji, hepsi toprak oldu. Bir tek o kaldı, yirminci yüzyıldan
yadigâr. (Hadi Greco'yu da sayalım, o da yaşıyor.)
Babası Misak Aznavuryan, bir
Gürcistan Ermenisi.
Anası da Kınar Hanım... Kınar
Bagdasaryan... Adapazarlı!
Ne demiş, duydunuz mu? "(Sözde)
soykırım olmasaydı bugün Fransa'nın değil Türkiye'nin dünyaca ünlü
sanatçısı olacaktım" demiş.
"Türk milletine asla düşman
olmadığını" her fırsatta tekrarlıyor. Bilirim, kitabında,
"özyaşamöyküsünde" de belirtmişti. Türkiye aleyhinde hiçbir
gösteriye de katılmaz, katılmamıştır.
Ardıç’ın yazısının tamamı
SABAH’ta…