Engin Ardıç Recep İvedik 2 için ne dedi?
Bir yazarın birinci vazifesi, yazdığını okutmaktır. Bir komedi filminin birinci vazifesi de, güldürmektir. Gerisi laf-ı güzaftır...
Sabah yazarı Engin Ardıç bugün sütununu Recep İvedik 2'ye ayırdı...Çünkü daha yeni izleyebildi filmi Sabah yazarı... "Gülmeyenin alnını karışlarım" diyen Ardıç "'Çok güldüm ama hiç beğenmedim' gibi "entelliklere" de hiç gerek yoktur. Kendinizi kasmayınız." diye ekliyor..
A.R.O.G'la Recep İvedik 2'yi kıyaslayan Engin
Ardıç, İvedik 2 için "Güldürmektedir. Hem de nefes
aldırmadan.
Buna karşılık, "Arog" filmi, güldürmemekte, yalnızca birkaç
yerinde gülümsetmektedir..." diyerek yeni bir savaşın
pimini çekiyor...
(***)
Tamam canım, İvedik bir "lumpen" tipidir, kıllıdır, kabadır,
abazandır, sürekli küfür de etmektedir. Leman Dergisi'ndeki
"Kozalak" tipiyle benzerlikler göstermektedir (onun kadar aşağılık
olmasa da aynı derecede saldırgandır), aramızda yaşamaktadır,
İstanbul sokakları da İvedik'lerle doludur. Halkın büyük kısmı onda
kendini bulmaktadır, onunla tıpkı Kemal Sunal'ın oynadığı tiplerle
olduğu gibi özdeşleşmektedir, oysa biz daha uzaktan, daha "tepeden
bakarak" izleriz, falan filan...
Ama, güldürmektedir. Hem de nefes aldırmadan.
Buna karşılık, örneğin Cem Yılmaz'ın "Arog" filmi, güldürmemekte,
yalnızca birkaç yerinde gülümsetmektedir...
Bu nedenle, yalnızca bu nedenle, biri başarılı, öteki
başarısızdır.
Ama Cem Yılmaz'ın burnu sekiz karış havaya kalktığından ve bir
sanatçı için en tehlikeli nokta olan "ben artık erdim, ne yapsam
yerler" aşamasına geldiğinden, "bu kez başarılı olamadım" demeyi
kendine yedirememiş, filmini beğenmeyenlere şakayla karışık
tehditler yağdırmıştır.
Şahan Gökbakar böyle bir şey yapmamıştır.
Ayna tutmuş, bu toplumda kol gezen "ikiyüzlülüğü" herkesin yüzüne
vurmuştur.
Çünkü "yurdum insanı" asla küfür etmez, yellenmez, geğirmez, duvar
dibine işemez, vergi kaçırmaz, kırmızı ışıkta geçmez, yanlış yere
park etmez, kadına el kaldırmaz, tıraş olur, dişini fırçalar,
büyüklerini sayar, küçüklerini sever!... İyi giyinir, oturmayı
kalkmayı, peynir seçmeyi, şarap seçmeyi, ekmeğin üstüne Wasabi sosu
sürmemeyi de bilir maşallah. Değil mi?
Recep İvedik "balık pisliğidir" diye havyarı tükürüyor... Ben bu
ülkede "içinde domuz eti vardır" diye balık yemeyen insan tanıdım!
Şahan az bile anlatmış.
Bendeniz de basında benzer bir görev üstlendim. Sahtekârlık
sevmem.
Yukarıda örneklerini okuduğunuz türden abuk mektuplar yazmak
isteyeceklere de, filmin sonunda, ninesinin ölmeden önce Recep'e
söylediği son cümleyi hatırlatırım!
Ama onların o cümleden asla haberleri olmayacak, böyle "kaka"
filmlere gitmezler ki...