Engin Ardıç Ertuğrul Özkök'ü tiye aldı: Kaşıklı zeybek mi teke zeybeği mi?
Sabah yazarı Engin Ardıç, hem İzmir'de zeybek oynayan Ertuğrul Özkök için "İzmirli müdürlerine yağ çekiyorlar" dedi.
Sabah yazarı Engin Ardıç, yönetici ve yazarlarıyla İzmir'e giderek "Hürriyet ile Keşfet" projesinin İzmir ayağını gerçekleştiren Hürriyet ekibini eleştirdi.
Ertuğrul Özkök'ün zeybek oynadığı İzmir gezisinden izlenimler paylaşılmıştı. Engin Ardıç, "İzmir'de özgürlük var" vurgusuna köşesinden cevap vererek: "İzmir'in bu kadar canlı, bu kadar neşeli, herkesin bu kadar mutlu olmasının sebebi neymiş, biliyor musunuz? İzmir'de "özgürlük" varmış! Demek ki İstanbul'da ve Ankara'da yok. Biz burada köleyiz." dedi.
Özkök'ün zeybek oynaması içinse şunları yazdı:
"İçlerinde başarıyla zeybek oynayan bile çıkmış. (İzmirli
müdürlerine yağ çekiyorlar.).... İzmir'de
"cumhuriyet dönemi eserleri" de çok iyi
korunuyormuş. Osmanlı dönemi eserlerinin 1922'de
nasıl "korumaya alındığını" da İzmirli eski müdürünüze
sorun, diz vururken size anlatsın. Pardon, hangi
türünü oynuyordu, kaşıklı zeybek mi, teke zeybeği mi, kırık zeybeği
mi?"
İŞTE ENGİN ARDIÇ'IN O YAZISI
Propagandanın da bir "raconu" vardır. Propaganda "öküzce" yapılmamalıdır.
Örneğin, "2019'dan itibaren Tayyip Erdoğan
bankalardaki döviz hesaplarınıza el koyabilir, canının istediği
kurdan liraya çevirebilir, banka kasalarınızı da zorla açtırıp
içindekilerialabilir" propagandası bir alçaklık örneğidir.
(Bir televizyon kanalında bu telaffuz edildi!)
Bu terbiyesizliktir, bu namussuzluktur.
Hadi "algı operasyonunu" da anlarız... Hiç
olmazsa içinde bir hınzırlık, bir hinoğlu hinlik yatar. Zeki
insanların rezilliğidir.
Ama bu tür öküzlükler...
Propaganda akıllıca yapılmalıdır.
"Avrupa Birliği'ne giremezsek ölürüz, biteriz, mahvoluruz"
edebiyatının bile bir temeli, yanlış ve abartılı
da olsa bir dayanağı vardır.
Ama "kısa bacaklı ve kıllı adamlar gelip ırzımıza
geçecekler" yaygarası ancak bunalımlı tazelerin
çarpık fantezilerini yansıtır, grinin bilmemkaç tonu
gibi...
"Referandumda evet çıkarsa bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman
gibi kardeşçeyaşayamayacağız" fikri bile, ahmakça
yumurtlanmış da olsa bir "gönderme
alanına", bir referansa sahiptir. "Biz
komünistiz ve hayır oyu vereceğiz" cümlesinin
"şairane"tercümesidir.
Abartı, yalana yaslanmamalıdır.
Bakın ne okudum: Aydın Doğan'ın adamları İzmir'e
gitmişler.
Ee, bundan bize ne? Marifet gibi anlatıyorlar.
Özellikle "bozkırlılar" deniz görmüşler, imbat
koklamışlar.
İyi. Umarız bardacık, gevrek ve kumru da
yemişlerdir.
Şehir cıvıl cıvılmış. Gülen insanların güzel şehri bahara
uyanmış.
Daha da iyi. Yazın gitselerdi çok sıcak
bulacaklardı.
Herkes enginar yiyormuş...
Girit usulü ot da tavsiye ederim, zeytinyağlı börülce, kabak
çiçeği dolması falan... Şevket-i bostan... Etli
arapsaçı...
İçlerinde başarıyla zeybek oynayan bile çıkmış. (İzmirli
müdürlerine yağ çekiyorlar.)
Buraya kadarı, sıradan zevzeklik.
Fakat şimdi sıkı durun: İzmir'in bu kadar canlı, bu kadar
neşeli, herkesin bu kadar mutlu olmasının sebebi neymiş, biliyor
musunuz?
İzmir'de "özgürlük" varmış!
Demek ki İstanbul'da ve Ankara'da yok. Biz burada
köleyiz.
Belediye CHP'nin elinde olursa özgürlük, AKP'nin elinde
olursa esaret...
Bunu söylemeye utanmayan, sonra dönüyor, AKP'yi halkı
bölmekle, kamplara ayırmakla suçluyor.
İzmir'de "cumhuriyet dönemi eserleri" de çok iyi
korunuyormuş.
Osmanlı dönemi eserlerinin 1922'de nasıl "korumaya
alındığını" da İzmirli eski müdürünüze sorun, diz vururken
size anlatsın.
Pardon, hangi türünü oynuyordu, kaşıklı zeybek mi, teke
zeybeği mi, kırık zeybeği mi?