Engin Ardıç: Atatürk filmi olmaz

Zülfü Livaneli dostumuz yeni bir Atatürk filmi yapmış: "Veda"... (Keşke Osmanlıca bir kelime kullanmasaydı, bürokrasiye ayıp oluyor!)

GAZETECİLER.COM
Engin Ardıç
, Zülfü Livaneli’nin yeni filminden hareketle Atatürk filmi yapılamayacağını, arka plânda Atatürk’ün de yer aldığı bir film yapılabileceğini anlatıyor bugün.
Buna rağmen yapılırsa da onun “film” değil, “müsamere” olacağına dikkat çekiyor…
Bakın nasıl…

 
 Kaliteli müsamere

Atatürk filmi diye bir şey olmaz demiştik, oldurmaya çalışıyorlar. "Müsamereden" ileri de gidemiyorlar tabii. Atatürk'ü yermeye de çalışsan müsamere, övmeye de çalışsan müsamere... Tek fark, artık bu tür filmlerin bir "Yeşilçam ilkelliğinde" ya da "TRT soğukluğunda" değil, çok daha ustaca çekilmesi.

"Atatürk filmi" diye bir şey olmaz. Atatürk'ün arka planda göründüğü film olur, Atatürk'ün hayatının belli bir "kriz dönemini" anlatan film olur, ama toptan bir "biyografi filmi" olmaz, olursa ona ya belgesel derler, ya da kötü film.

Çünkü ister tiyatroda olsun ister sinemada, bir "dramatik çatışma" gereklidir ve bir biyografi, dramatik çatışma değildir. Biyografi ne kadar görkemli olursa olsun, fllmin kendi "iç mantığına" uygun çatışmayı, senaryoyu bir noktadan alıp daha üst düzeyde bir noktaya götürecek dramatik gerilimi taşımaz. Biyografide "serim, düğüm ve sonuç" olmaz. Çiftlikteki kargalardan başlayıp Dolmabahçe'de bitirirsen, filmine yakışan mecra ancak History Channel olur.

Hiç düşündünüz mü, niçin bir "Mussolini filmi" yapmazlar da, Mussolini'nin "son günleri" filmi yaparlar? Niçin bir Hitler filmi yapmazlar da, "bunker" filmi yaparlar? Niçin General Patton filmine, generalin doğum yılı olan 1885 yılından başlamazlar da, Sicilya'ya çıktığı 1943 yılından başlarlar?

Zülfü Livaneli dostumuz yeni bir Atatürk filmi yapmış: "Veda"... (Keşke Osmanlıca bir kelime kullanmasaydı, bürokrasiye ayıp oluyor!)

Bunun, Can Dündar'ın "Mustafa" filmine verilmiş bir cevap olduğu söyleniyor.

Hani canım, Kemal Tahir'in "Rahmet Yolları Kesti" isimli romanının, Yaşar Kemal'in "İnce Memed"ine cevap olması gibi...

 Engin Ardıç’ın yazısının tamamı .