Enflasyon da ordunun onuru da yerlerde sürünüyor
eşuş çehren, kindar bakan gözlerin ve ihtirastan çizgiye dönüşmüş dudaklarınla bağır: “Ben o siniye sıçtım, o yemek mekruhtur!..”
ADNAN BERK OKAN
Enflasyon oranları son 40 yılın en düşük (yıllık % 7) düzeyinde…
Gelin görün ki, medyanın (her iki tarafın medyasının da) bunu mutluluğa dönüştürme, halka umut pompalama, moral aşılama gibi bir girişimi yok…
Bu “başarıya karşı körlük” sadece hükümet karşıtı medyada olsa, gülüp geçeceğiz…
Çünkü o gurubun hükümetin başarılarını görmezden gelmesine alıştık…
Tıpkı küçük hataları devleştirmesini kanıksadığımız gibi…
Ama…
Hükümete yandaş medyada da öyle gözle görünür bir bayram havası yok…
O kesim de aklını fikrini olmamış askeri darbeyle bozmuş…
Neden?..
Çünkü Türk halkı çocukluğundan itibaren "işine geleni duy, işine gelmeyeni duyma" adı verilen İsmet Paşa kültürüyle yetiştirilmiş...
“Ayıptır” desem kimin umurunda?..
“Günahtır” desem kim takar Adnan Yalova’yı…
Çünkü medyanın kamuoyu görevi yapma heyecanı sönmüş…
Çünkü medyanın mutluluklara karşı Özgürlük Anıtı gibi bağlı gözleri…
Çünkü Medya yöneticileri ve yazarları da bu milletin içinden çıkıyor...
Çünkü Mevlâna'nın dediği gibi; havuza su taşıyan boru krliyse havuzun suyu temiz olabilir mi?"...
Ama aynı medyanın adalete, hukuka karşı gözlerinden biri cin gibi...
Diğeri katran karası…
Açık olan göz sadece kendiişlerine gelen olayları görüyor…
İşlerine gelmeyen haberler ise katran karası göze rastlıyor; maçı satmış hakem gibi…
“Yuh!” diyesim geliyor…
Ve bir kısım Yargı…
Yine bir kısım Yargı…
Bin kere bir kısım Yargı…
Sonsuz kere bir kısım Yargı…
Artık, en müptezel dolandırıcı kadar bile itibarı, güvenilirliği kalmamış bir kısım Yargı...
Hükümetin emrinde ama hükümetin başının belâsı bir kısım yargı...
Adaletten sorumlu bir taşralı boşanma avukatının kulu - kölesi bir kısım Yargı...
Ya görmeze yatan ya da gördüğünü değil, duyduğunu içeri tıkan Yargı...
Peki duyduğunu da duymasın mı?..
Elbette duysun ama Yahudi'lerin İsa Peygambere zulüm yaptığını 1500 sene sonra öğrenip bir Musevi'yi eşek sudan gelinceye kadar pataklayan Yeniçeri gibi değil...
Elbette duysun ama u duyumun yanına bir de "somut" delil koysun ve bunu duyduğu anda yapsın...
YAŞ gününü bekleyip de değil...
Neden mi suçluyorum, ayıplıyorum Yargı'yı?..
Söyleyeyim...
Hükümet; son elli yılın "en başarılı" ekonomik göstergelerini sunuyor halka...
Ama...
Bir kendini bilmez ya da siyaseti elindeki kalemle yeniden yapılandımayı görev edinmiş bir Yargı Cuntacısı çıkıyor; Hükümet'in başarısını engelliyor...
Sekiz yıl önce rüyamızda görsek inanmayacağımız yıllık tek haneli enflasyon oranının zafer sevincini ne hükümete yaşatabiliyor..
Ne millete...
Bir Cumhuriyet savcısı çıkıyor...
Hükümetin enflasyon başarısının dilden düşmeyeceği bir süreçte; hükümetin aşamayacağı terfi işlerini kendi yöntemleriyle çözüyor…
Tam da YAŞ gününde bir bakıyorsunuz, terfisi garanti bir komutanı “gel bakayım bana da ifade ver çünkü sen darbecisin?” yalanı ile minder dışına atıyor…
Çünkü kendisine o generalin hükümet tarafından sevilmediği söylenmiş...
Ve…
Hükümet bu dangalaklığın kendisine verdiği zararı görmüyor; savcı iyi bir iş yapmış gibi bu faullü itiş için neredeyse kurban kesiyor zevkten…
Ve malûm zevatın demeci hazır:
“O paşa olmaz çünkü savcı onu şey etti…”
Peki kanıt?..
Ne kanıtı yaa?..
Şikâyet dilekçesinde isim olmadığı gibi “imza” bile yok…
Yazdır çaycıya bir şikâyetname; koy dosyana…
Sonra çakal ol çık ortaya…
Ya da kamuoyunun gözünün içine baka baka sofraya konacak mis gibi yemeğin içine tükür…
Ve sonra da beşuş çehren, kindar bakan gözlerin ve ihtirastan çizgiye dönüşmüş dudaklarınla bağır:
“Ben o siniye sıçtım, o yemek mekruhtur!..”
Hay birileri de senin ağzına tükürsün mübarek adam…
Hay sana “Savcı” diye oraya koyanın, yani makamına oturtanın!..
Gelin de bu medyaya, bu yargıya inanın, güvenin…
Yahu “enflasyon” diyorum enflasyon…
Ayağa kalkın ve Ekonomiden Sorumlu Bakan ve ekibini ayakta alkışlayın…
Para politikalarında harikalar yaratan Merkez Bankası Başkanı’na övgülerinizi ve saygılarınızı sunun…
Mali politikaları disiplinle uygulayan Maliye Bakanı ve ekibini teşekkürlere gark edin…
Hazine Müsteşarını ve çalışma arkadaşlarını omuzlarınıza alın taşıyın…
Yaptığı dış politika ve iç politika yanlışlarına rağmen ekonomide (en azından enflasyon düşüşünde, istikrarda) olağanüstü başarı gösteren Hükümete moral verin…
Yoookkk!...
Olmazzz!...
Muhalif medyaya ve muhalif siyasetçilere göre olmaz çünkü kamuoyu, hükümetin alkışlanmasına alışık değildir…
Sonra potansiyel seçmen ne der hafazanallah!..
Yandaş medyaya göre olmaz çünkü onların halkın refahı, huzuru, mutluluğu ile işleri yok…
Onlar, sistemi yıkma eylemini nasıl uygulayacaklarını düşünüyorlar…
Hâsılı herkes kendi ayıbını "örtbas etme" çabasında...
Herkes kendi çıkarı için gözlerini açmakta ya da kör kuyu gibi kapatmakta...
Hay sizin gibi medyaya da siyasetçiye de, yargı'ya da…
adnanberkokan@gmail.com