“EN İYİ” gazeteyi yapan gazeteci kim?..

Başbakan fikir değiştirdiğinde fikir değiştirmeyen ülkenin “EN İYİ” gazetesi…

ADNAN BERK OKAN

Ne zordur, “Gerçeklerden Taraf” olmak…
Ne zordur, “Vicdanların kutlu sesinden Taraf” olmak…
Ne zordur, “Özgürlük talebinde bulunan ezilmiş halklardan Taraf” olmak…
Ne zordur, “Halkların kardeşliğinden Taraf” olmak…
Ne zordur, “Hukukun üstünlüğünden Taraf” olmak…
Ne zordur, “kalıcı barıştan Taraf” olmak…
Ve…
Ne zordur, “Yalakalık yapmadan Hükümetlerden Taraf” olmak…
Ne zordur, “Hükümetleri aşağılamadan muhaliflerden Taraf” olmak…

AMA...
Cin ve Şeytanın ruhlarının bir gece yarısı çiftleşmesiyle oluşmuş; küfürcü kişilikli, sözde yazarcıklar işte bunu anlayamaz…
Diyelim ki siz Kürtlerin şiddete dayalı olmayan demokratik taleplerine destek veriyorsunuz…
O halde siz (o karışık ruhlu yazarcığa göre) “Kürtçü”sünüz…
Diyelim ki siz, Başbakan’ın demokratik açılımdan vazgeçişini eleştiriyor, ülkenin en büyük sorununun çözümünde siyaset ve hukuktan başka yol olmadığını söylüyorsunuz…
O halde siz (o karışık ruhlu yazarcığa göre) Başbakan’a, Kürtçülüğe boyun eğmediği için posta koyuyorsunuz…
Diyelim ki siz siyasal iktidarı, gördüğünüz yanlışları üzerine eleştiriyorsunuz
O halde siz (o karışık ruhlu yazarcığa göre), hükümetten bir şey istemiş de alamamışsınız…
Diyelim ki siz ezilen halkların yanında yer alıyorsunuz…
O halde siz (o karışık ruhlu yazarcığa göre) marjinalsiniz ve küçük Faşist gazetelerden hiç farkınız yok…
Diyelim ki siz yeri geldiğinde TSK’ya tarihinin en ağır eleştirilerini yöneltiyorsunuz…
O halde siz (o karışık ruhlu yazarcığa göre) asker düşmanısınız…
Diyelim ki siz yeri geldiğinde TSK’nın yaptığı açıklamaların yanına iliştirdiği somut kanıtlara ikna olarak hakkını teslim ediyorsunuz…
O halde siz (o karışık ruhlu yazarcığa göre) askerden korkuyorsunuz
Diyelim ki siz, hukukun üstünlüğü ilkesine olan saygınızdan dolayı siyasal iktidarın yaptığı anayasal düzenlemelere destek veriyorsunuz…
O halde siz (o karışık ruhlu yazarcığa göre) bunu Başbakan’dan gazetenize bedava kâğıt koparabilmek için yapıyorsunuz…
Diyelim ki siz, siyasal iktidarın bir soruşturmayla (meselâ, Deniz Feneri soruşturması savcılarını görevden almasını) ilgili aldığı kararı ve dosyaya müdahalesini gayri hukuki bulduğunuz için karşı çıkıyorsunuz…
O halde siz (o karışık ruhlu yazarcığa göre) Başbakan’dan ucuz kâğıt alamamış oluyorsunuz…

“Siz” dediğim TARAF Gazetesi'nin adı anıldığında akla ilk gelen isim olan Ahmet Altan…
Son birkaç yılın Türkiye’sinde arkadaşlarıyla birlikte “EN İYİ” gazeteyi yapan gazeteci
Ne naldan korkan, ne mıhına acıyan…
Haklıya hakkını verirken, haksıza haddini bildiren…
TSK’nın kokuşmuş iç düzenini ve darbeci zihniyetini yerle bir eden…
TSK
’nın terörle mücadele yöntemine hak vermemekle birlikte, terör örgütünü de “KATİL” ilân eden…
Sınır dışı operasyonda sivillerin öldürüldüğü iddiasını gündeme taşıyan…
Özel uçak gönderip o iddiayı araştıran ve yanlış olduğunu belgeleyen TSK’nın kendilerine ulaştırdığı o görüntüleri de aynı şekilde birinci sayfadan yayımlayan Ahmet Altan

Farkında mısınız?..
TSK’nın sivilleri vurduğu iddiası diğer bazı gazetelerde de küçük bir haber şeklinde yer almıştı ama TSK’nın o haberi yalanlayan görüntülerini sadece TARAF yayımladı…
Neden?..
Çünkü TSK o konuda sadece TARAF’ı muhatap kabul etti…

Sadece TARAF’ı ciddiye aldı…
Ve görüntüleri sadece TARAF'a gönterip, açıklamayı da TARAF'a hitaben yaptı...

Hâsılı…
Parasız, pulsuz (o karışık ruhlu yazarcığın dediği gibi borç-harç içinde ve bazen maaşları da ödeyemeden) ama eğilmeden bükülmeden yayımlanan bir gazete TARAF…
Hiç kimseye yaltaklanmadan...
Hiç kimseye yalakalık yapmadan…
Başbakan fikir değiştirdiğinde fikir değiştirmeden...
Ülkenin “EN İYİ” gazetesini yapan…
Hükümeti en içten duygularla destekleyen...
Aynı hükümeti büyük bir samimiyet ve iyi niyetle eleştiren...
Yeri geldiğinde Genelkurmay Başkanı'na posta koyan...
Ama...
Gerektiğinde Başbakan'a da "Sert" yapabilen...

Yani...
“Türkiye’nin bütün kurumlarıyla en çok ihtiyaç duyduğu” gazete TARAF
Gelin görün ki...
Böylesine başarılı bir gazete tek bir iş adamının bile ilgisini çekmiyorsa; Türk iş adamlarının “vizyon sahibi” oldukları iddiası kocaman bir palavradan ibarettir…
TARAF’ın yaşaması, yaşatılması Türkiye’de demokrasinin yaşatılmak istenmesindeki samimiyetin de göstergesidir…
Ve…
Ne yazık ki şimdilik o gösterge ya bozuktur…
Ya da demokrasi isteyen kişi sayısı çok azdır…


adnanberkokan@gmail.com