Emre Kongar o teklifi nasıl geri çevirdi?

"Sen beni çaylak bir gazete patronu mu sanıyorsun, ben gazeteyi kime emanet edeceğimi bilmiyor muyum?"

GAZETECİLER.COM - Cumhuriyet gazetesi imtiyaz sahibi İlhan Selçuk'un ölümünün birinci yılında gazetedeki yazarların pek çoğu Selçuk ile ilgili anılarını köşelerine taşıdı. Bunlardan biri de gazetenin yayın danışmanlığını yapan Emre Kongar.

Kongar 2001 ile 2010 arasında hemen hemen sürekli İlhan Selçuk'un yanında olduğunu belirttiği yazısında gazetenin Genel Yayın Yönetmenliği teklifini nasıl geri çevirdiğini bugün köşesinde açıkladı.

İşte o yazıdan çarpıcı bir bölüm: 

İlhan Selçukun önerisiyle Cumhuriyette 1996da yazmaya başladım. (...) Aradan beş sene geçmişti.

Bir gün telefonum çaldı ve İlhan Bey Cumhuriyetin Genel Yayın Yönetmeni olmamı önerdi.

Gerekçesi, Hürriyetteki dört yıllık deneyimim ve beş yıldır Cumhuriyetteki yazılarımdı.

Bu önerisi üzerine birkaç kez konuştuk.

Benim ilk tepkim, “Düşüneyim” biçiminde oldu.

Daha sonraki ilk konuşmamızda, Türkiyenin Toplumsal Yapısı adlı kitabımda çıkan, sonra 21. Yüzyılda Türkiye adlı kitabıma da aynıyla aldığım, Doğan Avcıoğlunun Sivil-asker bürokratlar öncülüğünde darbe modeli hakkındaki eleştirimi okuyup okumadığını sordum.

Kitapta özet olarak, sınıfsal değişme ve gelişmeleri dikkate almayan bir sivil-asker bürokratik darbe modelinin, 1970lerin dünyasında Türkiyede uygulanmasının olanaksızlığını anlatmaya çalışıyordum.

Ayrıca askerlerin darbe yapıp iktidarı sivillere vermesinin zaten akla uygun olmadığına ilişkin görüşümü de o konuşmada vurguladım.

Bana Cumhuriyet gazetesini emanet etmek isterken bu düşüncelerimi iyice bilip bilmediğini öğrenmek istemiştim.

Cevabı beni hem şaşırttı, hem onurlandırdı.

Herhalde biraz da abartarak:

Senin yazdığın her satırı okudum dedi.

Arkadan da sitem etti:

Sen beni çaylak bir gazete patronu mu sanıyorsun, ben gazeteyi kime emanet edeceğimi bilmiyor muyum dedi.

Ve ekledi:

Ben seni zaten Atatürkçü demokrat kimliğin için istiyorum”.

Biraz daha düşündükten sonra Genel Yayın Yönetmenliğinin iş yükünü, bir hayat biçimi olarak taşımak istemediğimi fark ettim.

Çünkü bilenler bilir, haftada yedi gün, sabah 9, gece 12 arası tam zamanlı, çok dikkat isteyen, çok sorunlu ve çok sorumlu bir iştir.

2001 yılında 60 yaşındaydım.

Doğrusu hayatımın geri kalan kısmını böyle bir iş yükünün ipoteği altına sokmak istemedim.

Kararın verilmesinden önceki son konuşmamızda, önerisinden büyük bir onur duyduğumu söyledim ama yukardaki gerekçeyi kendisine büyük bir açık yüreklilikle anlattım ve Genel Yayın Yönetmenliği dışındaki herhangi bir görevi zevkle kabul edebileceğimi belirttim.

Onun üzerine Yazı İşleri Müdürü İbrahim Yıldızı Genel Yayın Yönetmeni, beni de Yayın Kurulu Danışmanı olarak tayin etti.

Birkaç yıl sonra da, Yayın Kurulu Başkan Yardımcısı yaptı.

İlhan Beyin ölümünden sonra Yayın Kurulu üyeliğim devam ediyor.

Öykü kısaca böyle.

Fatih Altaylı'dan Serhat Akın iddiası: Fenerbahçeli iki yöneticinin adları öne çıkıyor