Emre Aköz kaybetti çünkü...
Oysa çalıştığı SABAH Gazetesini alıp incelediğinizde şunu görüyorsunuz:
Bir Liberal'in bir başka
Liberal'i eleştirmesi ne kadar
"zor" ama ne kadar da
"anlaşılabilir" bir şeydir..
Zira Liberal Felsefe, "anlayabilme, hak verebilme, ama hak
verilene uymama" sanatı gibidir...
Emre Aköz'e hiç kimse "Liberal
değil" diyemez...
Ama yazdıklarını okuduktan sonra "Bu nasıl
Liberal?" diye sormadan da duramaz...
Bugünkü yazılarından birinde yine Liberal değil,
Püriten bir anlayışa sığınıyor...
Anlayamıyor, baskı kuruyor yani...
Kökten Laikçiler nasıl ki "Laik Devlet
Tehlikede" diye bir "öcü" yaratıp siyaset
yapıyorlarsa, Emre Aköz de "İstanbul Büyük
Sermayesi" diye bir "öcü" üretti...
O da hükümete destek veren okurlarını işte o öcü ile
korkutuyor...
Oysa çalıştığı SABAH Gazetesinin kâğıt baskısını
alıp incelediğinizde şunu görüyorsunuz:
SABAH'ı ayakta tutan bütün reklâmlar
"İstanbul Büyük Sermayesi - TÜSİAD"
kaynaklı...
Yani...
Hükümeti istemediğini ilân ettiği "İstanbul Büyük
Sermayesi", Hükümete verdiği çok büyük destekle tanınan
SABAH Gazetesi'ni verdiği reklâmlarla ayakta
tutuyor...
Ne diyorlardı ona "oximoron" mu?..
Ben "tenakuz" diyeyim, isteyen
"çelişki" desin...
Oysa ve Emre Aköz'ün iddiaları doğru olsa
"İstanbul Büyük Sermayesi"nin yapacağı en akılcı
iş SABAH'a verilen reklâmları kesmek,
SABAH'ı nefessiz
bırakmak...
Biz Emre Aköz'ün
Liberalliğine inananlar olarak daha samimi olmasını, kendi gazetesi
ve desteklediği hükümetle "İstanbul Büyük
Sermayesi"nin arasını bozmamasını tavsiye ediyor, bu
noktaya gelinceye kadar "Kaybettin Emre Aköz"
diyoruz...