EMM ve YMM hangi konuda uzlaştılar?..
Sonunda EMM ile YMM nihayet küçük bir ortak noktada da olsa "anlaştılar, uzlaştılar"...
ADNAN BERK OKAN
Aklı başında bir insan "ayıbı ile övünür mü?"..
Tabii ki övünmez...
Ama...
Becerisi ile övünmese bile onur duyduğunu belli etmekten de kaçınmaz...
Ancak...
Aklı başında olan da olmayan da kabahatini gizler...
Nasrettin Hoca fıkralarından birinde, kahvede otururken gaz kaçıran birinin oturduğu tabureyi gıcırdatarak kabahatini saklamaya çalıştığı fakat Hoca'nın, "Sesini benzettin ama kokusunu ne yapacağız?" deyip adamcağızı mahcup ettiği bilinir...
Bu fıkradan, gaz kaçıran köylünün yaptığının "kabahat" olduğunu bildiği, "arlı" bir adam olduğunu dersini de çıkarabiliriz...
Aynı köylü "zart" diye bağırsak temizliği yaptıktan sonra herkesin gözünün içine tek tek bakıp; "bana rahatlar olsun" da diyebilirdi yani...
Yine eskiler derdi ki:
"Gizli sevişen kız aşikâr doğurur"...
Yani...
Kim ki genel ahlâk kurallarına göre ayıp veya kabahat sayılan bir eylemde bulunmuşsa o eyleminin üstünü örtmeye çabalar ama "başaramaz"...
Yine şimdi aklıma geldi...
Fıkranın patenti Mehmet Barlas'a aittir ve çok şeyi, çok öz bir şekilde anlatır.
Köylü delikanlı şehire akrabalarına misafirliğe gider.
İlk gecesinde daha fevkalâde sıkışır.
Ne var ki yatağından kalkıp da tuvalete gidemeden bir güzel boşalır.
Üretimini de kimse görmesin diye saksının içine gömer.
Ve memleketine döner...
Akrabasının evinde bir koku, bir koku...
Dayanılır gibi değil...
İnsancıklar evlerini değiştirdiklerinde kokudan kurtulacaklarını sanırlar ve başka bir eve taşınırlar...
Tabii ki saksıyı da eski evlerinde bırakmayıp yeni evlerine götürürler...
Kokusuyla birlikte elbette...
Sonra da delikanlıya telgraf çekerler...
"Bir halt ettiğin belli de hiç olmazsa o haltı nereye sakladığını bildir"...
Biliyorum ki Barlas kadar güzel ifade edemedim ama fıkranın özü buydu...
Hâsılı...
Kabahat gizlenir, icraat sergilenir...
Bir insan kendi yaptığının hata olduğunu kabul etmeyebilir...
Ama eğer çevresi; o insanın yaptığından utanıyor, o hatayı/kabahati gizlemeye çalışıyorsa; "arlı" oldukları kabul edilir...
Şimdiiii...
Geleyim, paça boyu kısa pantolon (herhalde dizlerinin üstündeydi) giyen Beşiktaşlı voleybolcu Nurcan'ın yolculuk ettiği belediye otobüsünde başına gelenlere...
Hatırlayacaksınız...
Bir geri kafalı tahammülsüz tarafından "Darp" edilmişti...
EMM (Eski Merkez Medya) bu "şehir eşkıyalığını" haber yapmış, yazarları da o kıroyu ve o kıroya destek çıkan diğer kıroları haklı olarak eleştirmişlerdi...
Ama..
YMM (Yeni Merkez Medya) aynı olayı önce görmezden gelmişti...
EMM olayı büyütünce farklı pencereden baktı...
Önce, ortada genç kadına yönelik bir darp olmadığını aksine genç adamın, genç kadın tarafından "taciz" edildiğini iddia etti...
Bu "inkâr ve itiraz" bile eğer ortada, paça boyu kısa pantolon giydiği için bir erkek tarafından taciz edilmiş bir kadın varsa, bunun bir "kusur" olduğunu ve savunulamayacağını göstermesi bakımından sevindiriciydi...
Yani...
Bir kadının, paça boyu kısa pantolon giydiği için bir erkek tarafından taciz edilmiş olması YMM için de kabul edilebilir bir "kusur" değildi...
Ancak...
Yeni Merkez Medya , tacizi eleştirirken şöyle diyordu:
"Bir kadının, bir toplu taşıma aracında paça boyu kısa pantolon giymesi doğru değildir; erkekleri tahrik etme amaçlıdır... Ama; bir erkeğin de o kadını taciz etmesi doğru değildir... Doğru olan o erkeğin, o kadının giydiği paça boyu kısa pantolona tahammül etmesiydi"...
Bir kere daha ve affınıza sığınarak "Yani"...
EMM ve YMM ilk kez bir noktada mutabık kalır gibi oldular...
Ancak...
Bu, tam bir mutabakat değildi...
Çünkü...
EMM'ya göre "bir kadın dilediği yerde ve zaman, paça boyu kısa pantolon giyebilir... Bu onun en temel hak ve özgürlüklerinden biridir... Aynı kadın, o kıyafeti nedeniyle bir erkek tarafından taciz edilirse, saldırgan suç işlemiş sayılır cezalandırılmalıdır"...
YMM'ya göreyse ortada "suç ve günah" yoktur...
Ancak "ayıp" olduğu söylenebilir...
Fakat...
Ayıbı yapan "tacizci" olduğu ileri sürülen erkek değil, mübarek Ramazan ayında ve hem de belediye otobüsünde paça boyu kısa pantolon giyen kadındır...
Kadını taciz ettiği ileri sürülen erkeğin yaptığına gelince...
Tahammül etmeyerek "kusur" işlemiştir sadece...
Yaaaa...
İşte böyle...
Sonunda EMM ile YMM nihayet küçük bir ortak noktada da olsa "anlaştılar, uzlaştılar"...
Darısı siyasi konulardaki hırlaşmaların başına...
Amin...
İnşallah...
Umarım...
adnanberkokan@gmail.com
Aklı başında bir insan "ayıbı ile övünür mü?"..
Tabii ki övünmez...
Ama...
Becerisi ile övünmese bile onur duyduğunu belli etmekten de kaçınmaz...
Ancak...
Aklı başında olan da olmayan da kabahatini gizler...
Nasrettin Hoca fıkralarından birinde, kahvede otururken gaz kaçıran birinin oturduğu tabureyi gıcırdatarak kabahatini saklamaya çalıştığı fakat Hoca'nın, "Sesini benzettin ama kokusunu ne yapacağız?" deyip adamcağızı mahcup ettiği bilinir...
Bu fıkradan, gaz kaçıran köylünün yaptığının "kabahat" olduğunu bildiği, "arlı" bir adam olduğunu dersini de çıkarabiliriz...
Aynı köylü "zart" diye bağırsak temizliği yaptıktan sonra herkesin gözünün içine tek tek bakıp; "bana rahatlar olsun" da diyebilirdi yani...
Yine eskiler derdi ki:
"Gizli sevişen kız aşikâr doğurur"...
Yani...
Kim ki genel ahlâk kurallarına göre ayıp veya kabahat sayılan bir eylemde bulunmuşsa o eyleminin üstünü örtmeye çabalar ama "başaramaz"...
Yine şimdi aklıma geldi...
Fıkranın patenti Mehmet Barlas'a aittir ve çok şeyi, çok öz bir şekilde anlatır.
Köylü delikanlı şehire akrabalarına misafirliğe gider.
İlk gecesinde daha fevkalâde sıkışır.
Ne var ki yatağından kalkıp da tuvalete gidemeden bir güzel boşalır.
Üretimini de kimse görmesin diye saksının içine gömer.
Ve memleketine döner...
Akrabasının evinde bir koku, bir koku...
Dayanılır gibi değil...
İnsancıklar evlerini değiştirdiklerinde kokudan kurtulacaklarını sanırlar ve başka bir eve taşınırlar...
Tabii ki saksıyı da eski evlerinde bırakmayıp yeni evlerine götürürler...
Kokusuyla birlikte elbette...
Sonra da delikanlıya telgraf çekerler...
"Bir halt ettiğin belli de hiç olmazsa o haltı nereye sakladığını bildir"...
Biliyorum ki Barlas kadar güzel ifade edemedim ama fıkranın özü buydu...
Hâsılı...
Kabahat gizlenir, icraat sergilenir...
Bir insan kendi yaptığının hata olduğunu kabul etmeyebilir...
Ama eğer çevresi; o insanın yaptığından utanıyor, o hatayı/kabahati gizlemeye çalışıyorsa; "arlı" oldukları kabul edilir...
Şimdiiii...
Geleyim, paça boyu kısa pantolon (herhalde dizlerinin üstündeydi) giyen Beşiktaşlı voleybolcu Nurcan'ın yolculuk ettiği belediye otobüsünde başına gelenlere...
Hatırlayacaksınız...
Bir geri kafalı tahammülsüz tarafından "Darp" edilmişti...
EMM (Eski Merkez Medya) bu "şehir eşkıyalığını" haber yapmış, yazarları da o kıroyu ve o kıroya destek çıkan diğer kıroları haklı olarak eleştirmişlerdi...
Ama..
YMM (Yeni Merkez Medya) aynı olayı önce görmezden gelmişti...
EMM olayı büyütünce farklı pencereden baktı...
Önce, ortada genç kadına yönelik bir darp olmadığını aksine genç adamın, genç kadın tarafından "taciz" edildiğini iddia etti...
Bu "inkâr ve itiraz" bile eğer ortada, paça boyu kısa pantolon giydiği için bir erkek tarafından taciz edilmiş bir kadın varsa, bunun bir "kusur" olduğunu ve savunulamayacağını göstermesi bakımından sevindiriciydi...
Yani...
Bir kadının, paça boyu kısa pantolon giydiği için bir erkek tarafından taciz edilmiş olması YMM için de kabul edilebilir bir "kusur" değildi...
Ancak...
Yeni Merkez Medya , tacizi eleştirirken şöyle diyordu:
"Bir kadının, bir toplu taşıma aracında paça boyu kısa pantolon giymesi doğru değildir; erkekleri tahrik etme amaçlıdır... Ama; bir erkeğin de o kadını taciz etmesi doğru değildir... Doğru olan o erkeğin, o kadının giydiği paça boyu kısa pantolona tahammül etmesiydi"...
Bir kere daha ve affınıza sığınarak "Yani"...
EMM ve YMM ilk kez bir noktada mutabık kalır gibi oldular...
Ancak...
Bu, tam bir mutabakat değildi...
Çünkü...
EMM'ya göre "bir kadın dilediği yerde ve zaman, paça boyu kısa pantolon giyebilir... Bu onun en temel hak ve özgürlüklerinden biridir... Aynı kadın, o kıyafeti nedeniyle bir erkek tarafından taciz edilirse, saldırgan suç işlemiş sayılır cezalandırılmalıdır"...
YMM'ya göreyse ortada "suç ve günah" yoktur...
Ancak "ayıp" olduğu söylenebilir...
Fakat...
Ayıbı yapan "tacizci" olduğu ileri sürülen erkek değil, mübarek Ramazan ayında ve hem de belediye otobüsünde paça boyu kısa pantolon giyen kadındır...
Kadını taciz ettiği ileri sürülen erkeğin yaptığına gelince...
Tahammül etmeyerek "kusur" işlemiştir sadece...
Yaaaa...
İşte böyle...
Sonunda EMM ile YMM nihayet küçük bir ortak noktada da olsa "anlaştılar, uzlaştılar"...
Darısı siyasi konulardaki hırlaşmaların başına...
Amin...
İnşallah...
Umarım...
adnanberkokan@gmail.com