Emin Çölaşan okuyor musunuz?..

Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Hükümet istifa etsin" deyişiyle birkaç gündür zaten panik yaşıyorum...

ADNAN BERK OKAN

Sevgili Hacı anacığım kıskançlığın ne fena olduğunu anlatmak için şöyle der:
“Kıskanacaksan kardeşini kıskan ki Allah ona versin”…
Dikkat ediyor musunuz?..
Ak Parti ve Başbakan Erdoğan'ın müzmin muhalifi olan yazarlar ve muhalefet partileri sözcüleri Erdoğan’ı ve Ak Parti’yi nasıl da kıskanıyorlar...
Onlar kıskandıkça, Allah da adeta daha çok veriyor Erdoğan ve ekibine…

Oylar % 36’dan 46’ya oradan da % 50’ye çıktı…
Bu kıskançlık sürerse (ki süreceğe benziyor) Ak Parti’nin oyları % 70’leri geçerse ben şahsen şaşırmayacağım...
Neyse...
Bu kadar "Sufîlik" yeter…
Olaya bir de dünya gözüyle bakayım…


Dünya başkenti

Flaubert 18. yüz yılda İstanbul’u gezip gördükten sonra “İstanbul 200 sene sonra dünyanın başkenti olacak” dediğinde kaç kişi inanmıştı ki?..
Ama bugün Flaubert’in bu sözünü hatırlattığımda hemen herkes onaylıyor…

Avrupa ülkelerini gezenler hatırlayacaklardır…
Son 10 yılın Türkiye’si; başta İstanbul ve Ankara olmak üzere Avrupa Birliği ülkelerinin birçok şehrine estetik farkı atmaya başladı…
Kentlerimizi cazip kılan, sadece güzel güneşli havalarıydı daha önceleri…
Şimdi ise her şeyiyle mükemmele doğru giden kentlere sahibiz…
“Son 10 yıl” deyince, bunda 1994’ten itibaren belediyecilikteki gelişmeleri de göz önüne almalıyız elbette…

Şehirler arası duble yollarımız birçok AB üyesi ülkesinin otobanlarından çok daha rahat, geniş ve kaliteli...
Havayolları şirketlerimiz THY başta olmak üzere diğer özel şirketlerle birlikte dünya standartlarının çok üzerinde...
Ve...
Gerek uçuş kalitesi, gerekse de hizmet açısından dünyanın en iyi ilk beşine girebilecek düzeyde...



Sözün özü

Yine İstanbul'a döneyim...
Ve diyeyim ki:
Londra’yı getirin gözlerinizin önüne…

Samimi söyleyin:
Bir hafta yaşayabilir misiniz?..

Efendim, efendim?..


söylememe gerek var mı?

Dünyanın en kaliteli sağlık kurumlarının İstanbul’da olduğunu söylememe gerek var mı bilmem?..
Özel hastanelerimiz, beş yıldızlı otellerden çok daha üst düzey kaliteyi yakaladı...
Sadece teşrifat olarak değil…
Verilen sağlık hizmeti ve doktor açısından da dünyanın en kaliteli özel hastaneleri bunlar…

Havası sürekli sisli, yağmurlu ve puslu olan bu şehirde, bahçeye çıkası gelmez insanın değil mi?..
Herhangi bir Fish and Grill restoranından içeri girdiğinizde, burnunuza gelen yoğun yanık yağ kokusundan tiksinirsiniz...

Bir de İstanbul’u düşünün…
Elit restoranların mutfakları Karadeniz’in lüferi, Marmara’nın levreği ile donatılmıştır bu mevsimde...

Dahası, bizim restoranlarımızda 10 Pound’a yenilen en kralından balığın üvey evladını bile Londra’da 50 Pound’dan aşağı yiyemezsiniz...

Sözün özü; Türk sosyetesi istese ömrünün her gününü Londra’da, Paris’te, Dortmund’da, Milano’da geçirir mi?..
İstese geçirir tabii...
O ekonomik gücü de var, gustosu da...

Ama geçirmiyor…
Neden geçirmiyor?..
Çünkü dünyada İstanbul gibi güzel bir kent yok!..



Ya Hükümet istifa ederse

Gazetelerimizin hafta sonu nüshalarına bakar mısınız?..
Benzerini AB ülkelerinin şehirlerinde bulamayacağınız kalitede konut ilânlarıyla dolu…
Hem de herbiri tam sayfa ilân veriyor...
Kimisi yan yana iki sayfa...


Şu son 9 yıl mı, yoksa...

10 yıl
ve daha öncesini de hatırlayın bu arada...

Hastenelerin durumunu...
Kuyrukta geceleyen, üzerleri battaniye ile sarılmış hastaları...
Katrilyonlarda ifade edilen paramızı...
Yıllık % 150'leri bulan enflasyonumuzu...
Yıllık % 250'leri aşan faizleri...
Ve her gün yükselen kurları...
Okullarımızın felâket durumlarını...
Her gün yüzlerce insanımız mezar olan o eciş-bücüş şehirler arası yolları...
her yanı dökülen ve adına "apartman dairesi" denilen, sanki hepsi aynı mimar tarafından çizilmiş o kibrit kutularını...
Ne dersiniz?..
Şu son 9 yıl mı daha güzel?..
Yoksa daha önceki 49 yıl mı?..

Bazı müteahhitler bizzat kendileri ekrana çıkıp da anlatıyorlar yaptıkları işi…
Ve bütün bu konutların tanıtımında ortak özellik ne?..
Şehir dışında olmalarına rağmen şehir içindeymişçesine kolay ulaşım olanaklarına yakın oluşları…
Hemen hepsi de metro hattı çevresinde inşa edilen bu yeni siteler sadece İstanbul’un yeni sakinleri için değil...
Küresel ülkelerin taliplileri için de üretiliyor…

Ülkesi ve milleti ne olursa olsun dünya insanlığının hizmetine sunuluyor…
Bu ise ne cari açık bırakır gelecekte...
Ne döviz darboğazı yaşarız...
Zaten Merkez Bankası kulaklarına kadar döviz dolu...

Nereden mi çıktı bu analiz?..
Öncelikle terörü yazmak istemedim...
Ve...
Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Hükümet istifa etsin" deyişiyle birkaç gündür zaten panik yaşıyorum...
Olacak şey değil...
Ama...
Ya Hükümet istifa ederse!..

Ya CHP - MHP ortak hükümet kurarsa!..
Ve...
Bu berbat ihtimaller yetmezmiş gibi, işim gereği okumak zorunda kaldığım
Emin Çölaşan'ın içimi karartan makalelerini de ekleyeyim bunlara

Ey güzel insanlar...
İstedim ki bir de benim gözümle görün Türkiye’nin geleceğini…
Ve istedim ki...
Çetin Altan Usta’nın dediği gibi bir mesaj vereyim sizlere...

Sakın ola enseyi karartmayın…
Yarın, bugünden çok daha güzel olacak...

adnanberkokan@gmail.com