Emeklilikte yaşa takılan Gülse Birsel bakın neler yazdı?
Senarist, oyuncu ve Hürriyet yazarı Gülse Birsel, emeklilikte yaşa takılanlardan birinin de kendisi olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, partisinin grup
toplantısında konuşmuştu. Erdoğan emeklilikte yaşa takılanlarla
ilgili açıklama yaparak, "“Bizim kitabımızda yorgunluğun,
tembelliğin yolu yoktur. Emekli olmak için sigortalılık süresi,
prim ödeme ve yaş olarak üç ayrı hususa bakılması gerekiyor. Erken
emekliliği sosyal güvenlikte kabul etmiyoruz, ama siyasette bu yol
açık. Dünyanın hiçbir yerinde 38 yaşında emeklilik diye bir
uygulama yoktur” diye belirtmişti.
Hürriyet gazetesi yazarı Gülse Birsel ise bugünkü köşesinde,
"Bu konu beni de ilgilendiriyor, zira onlardan biriyim" diye yazdı.
Gülse Birsel, emelilikte yaşa takılanlardan birisinin de kendisi
olduğunu ifade etti.
Birsel, "Yıllarım, primlerim fazla fazla. Fakat evet,
ben de yaşa takılıyorum. SGK’nın söylediğine göre 53 yaşını
beklemem lazım" diye belirtti.
Gülse Birsel'in yazısının ilgili kısmı şu
şekilde:
"Malumunuz, 'emeklilikte yaşa takılanlar' diye bir
konu var. Hatta kısaca 'EYT' deniyor, zira sık sık sosyal medyada
dertlerini dile getiriyorlar. Milyonlarca kişi, aslında şu an prim
günü ve hizmet gün sayısını yerine getirmiş, sadece emeklilik
yaşının gelmesini bekliyor.
Bu konu beni de ilgilendiriyor, zira onlardan
biriyim!
1996 yılının Ekim ayında dergi editörlüğünde sigortalı olarak
çalışmaya başlamışım. (Ondan önce muhabirlik yaptım, yıllarca
sigortasız çalıştırmışlar, ne yapalım, kader...)
Yani 1996’dan bu yana (gazetede çalışmadığım bir-iki seneyi
çıkarttığımızda bile) yıllarım, primlerim fazla fazla. Fakat evet,
ben de yaşa takılıyorum. SGK’nın söylediğine göre 53 yaşını
beklemem lazım.
Tabii bu işin sıkıntısı ve dile getirilen haksızlık şu:
Ben 1996’da işe girmeseydim, 3 sene boş oturup 1999’da
çalışmaya başlasaydım, muhtemelen şu an tıkır da tıkır emekli maaşı
alıyordum!
Ki esasında saçma olan da bu uygulama. Ben bu halimle, bu
yaşımda niye devletten emekli maaşı alayım kardeşim? En azından
özel sektör, memurluk ve masabaşı işler için en verimli yıllar, en
tecrübeli, üstelik enerjimizden de kaybetmediğimiz
dönemler.
Aslına bakarsanız masabaşı işler için ben 53’ü bile biraz
genç bulurum. Sanki kadın için en az 55-57, erkek için 57-60 filan
mantıklı geliyor. Ha, bakın, bedenle çalışılan meslekleri ayrı
tutmak lazım. Orada yıpranma, verimli yaş aralığı bambaşka. Yani
elbette burada işçiyle memuru birbirinden ayırmak lazım. Hatta şu
an devlet katkısıyla çok avantajlı hale gelmiş bireysel
emekliliklerde bile bunu yapmak, beden çalışması gerektiren
mesleklere belki devlet katkısının yükselmesi lazım.
Ayrıca EYT grubu bazen de şunu savunuyor:
'Çalıştığımız süre içinde hiç günde 8 saat çalışmadık ki,
düzgün bir öğle tatili almadık ki... İzinlerse hep yalan dolan
oldu!'
O zaman sıkıntı emeklilik yaşında değil, çalışma şartlarının
denetlenmesinde! Ki özellikle işçilerin bu ülkede berbat şartlarda
yaşadığı, bazı sektörlerde kelle koltukta çalıştığı da
malum.
Bir başka şikâyet, bazı sektör ve şirketlerin 45-50 yaşından
sonra kimseyi istihdam etmek istememeleri veya daha az maaş
vermeleri. O zaman da emeklilikte yaşa takılanların alacağı emekli
maaşı gittikçe düşüyor! Belki buna da bir çözüm bulunmalı. Dün
Cumhurbaşkanı EYT konusunda açıklama yaptı. 6.2 milyon kişi EYT
grubuna giriyormuş, ben ve benim gibiler yaşa takılmasak devlete
yıllık maliyetimiz 750 milyar lirayı bulacakmış. EYT kardeşlerim,
öncelikle farkındasınızdır herhalde, ülkede kriz var. Bence bu
talebin zamanlaması çok yanlış oldu. İkincisi, bana kalırsa
(memuriyet ve masabaşı işler için söylüyorum) bir insanın emeklilik
hakkı kazanmak için en azından bir 30-35 yıl çalışması lazım,
mantıklı olan bu.
Yoksa mis gibi emekli maaşım olurdu şimdi, o
ayrı."