Ekşi'nin ipini ilk çeken Ahmet Hakan oldu!
Oktay Ekşi'nin yazdığı cümlelerin istifadan başka bir şekilde giderilemeyeceğini ileri süren Ahmet Hakan, eski başyazarını Doğan Yayın Grubu ilkeleri ile vurdu.
Ahmet Hakan "Bir gazetede herhangi bir köşe yazarının yaptığı çok ağır bir ölçüsüzlük sadece o köşe yazarını bağlamıyor. Hakarete maruz kalanlar, o köşe yazarının yaptığı ölçüsüzlükten yola çıkarak gazetede yazan diğer yazarları da işin içine katarak, hatta topyekûn gazeteyi hedef alarak, "Bunlar işte böyledir" türünden genellemelerde bulunuyorlar." dedi.
Doğan Yayın İlkeleri'ni de yazısında hatırlatan Ahmet Hakan,
İşte Ekşi'nin "Şimdi anasını bile satan işte o
zihniyetin marifetlerini görüyorsunuz" dediği ve
"Bu memleketin seçilmiş hükümeti, başbakanı ve
bakanları" hedef alan o cümlesi üzerine Ahmet Hakan'ın
yazdıkları:
"Dün öğle saatleriydi.
Oturdum bir yazı yazdım.
Lafı hiç eğip bükmeden...
"Oktay Ekşi istifa etmelidir" dedim yazıda.
Çünkü...
Oktay Ekşi, "kantarın topuzu"nu değil, kantarın kendisini
kaçırmıştı.
Yaptığı ayıp, "Biraz ağır kaçtı galiba, özür dileriz" tonunda
ifadelerle geçiştirilebilecek türden bir ayıp değildi.
Çünkü...
Mesele bir "ağır kaçma" meselesi değildi...
Mesele çok çirkin bir yakıştırmanın ve çok çirkin bir hakaretin
alenen kullanılabilmesi meselesiydi.
Oktay Ekşi'nin yazısında ölçü, "geriye dönülmez" şekilde
kaçmıştı.
Özürle telin etme sınırı aşılmıştı.
Bu nedenle...
"Basının beyefendi yazarı" olarak bilinen Oktay Ekşi'nin, bu vahim
hatasını "Biraz ağır kaçmış" diyerek geçiştirmeye çalışmakla
yetinmemesi gerektiğini yazdım.
İstifa etmesini, emekliye ayrılmasını talep eden yazımı yazdım ve
gazeteye gönderdim.
* * *
Dün akşamüzeri haber verdiler:
Oktay Ekşi gereğini yapmış.
Yani istifa etmiş.
"Basın Konseyi Başkanı" sıfatıyla, "anasını satanlar" cümlesinden
çok daha hafif şeyler yazan gazeteciler hakkında bile kınama
kararları alan deneyimli bir gazeteciden de böyle bir tutum
beklenirdi.
Oktay Ekşi'nin istifa etmesi çok yerinde olmuştur.
Yol açtığı sorun, başka türlü telafi edilemezdi."
Ahmet Hakan'ın yazısının tamamını okuyabilirsiniz.