Ekrem Dumanlı medyaya müdahaleye isyan etti
Ekrem Dumanlı bugünkü yazısında Başbakan'ın ses kaydı üzerinden medyaya yapılan müdahalelere adeta isyan etti.
Başbakan Erdoğan'ın ses
kaydına yansıyan konuşmalarını ve sonradan yaptığı açıklamaları
sıralayan Zaman gazetesi yazarı Ekrem Dumanlı, Erdoğan'ı kendi sözüyle
vurdu.
Dumanlı Erdoğan'ın medyayı eleştirirken söylediği "Batsın
böyle gazetecilik" sözünü bu defa Erdoğan için uyarladı ve "Batsın
böyle siyaset" dedi.
VAHİM
Başbakan Erdoğan, Adalet Bakanı’nı arayarak Doğan Grubu’nun sahibi
Aydın Doğan hakkında mahkemeleri etkilemeye yönelik sözler sarf
ediyor. Doğan’ın beraat etmesinden dolayı sitemkâr bir dille Bakan
Bey’den hesap soruyor. O da vaziyeti kurtarmaya çalışırken korkunç
bir mazerete sığınıyor ve “O hakim Alevi...” diyor. Vahim!
PERVASIZLIKLA KABULLENDİ
Başbakan, internete düşen bu konuşmaya ‘montaj’
demedi. “Ne var bunda!”pervasızlığı ile
kabullendiği konuşmanın adalete nasıl doğrudan müdahale olduğunu
umursamadı. Neyi umursuyor ki? Halkın oyunu. Başka hiçbir ölçüsü
kalmamış sanki.
HANGİ DEMOKRATİK ÜLKEDE
BAŞBAKAN BÖYLE YAPAR?
Başbakan’a ait olduğu iddia edilen diğer bir ses kaydı,
başka bir medya grubuna yapılan baskıyı da deşifre etmiş
oldu. Demirören Grubu’nun sahibi, Başbakan ile telefonda
görüşüyor. O günlerde Milliyet Gazetesi “İmralı
zabıtları”nı manşet yapmış, PKK lideri Abdullah Öcalan ile
İmralı heyeti arasındaki konuşmalar kamuoyuna mal olmuştu.
Başbakan, Milliyet’in patronuna öfke saçıyor, ağzına geleni
söylüyor; hatta hakaret ediyor. O kadar ileri gidiyor ki 76
yaşındaki Erdoğan Demirören, konuşmanın sonunda ağlıyor ve görüşme
hıçkırıklar eşliğinde sona eriyor. Hangi demokratik ülkede
bir başbakan medyaya bu kadar müdahale eder, baskı yapar?
Bir de doğrudan talimat gelince -inanmadıkları olayları
bile- haber yapan ve haram helal tanımayan gönüllü emir
kulları var; onları tarih tek tek yazacak bir gün...
Dönelim mevzumuza: Başbakan, hıncını alamamış olsa gerek ki
kamuoyu önünde de konuyu gündeme getirmiş ve “Batsın
böyle gazetecilik!” diye kükremişti. Sonra ne oldu?
Gazete önce Hasan Cemal ve bazı gazetecilerin kellesini iktidara
teslim etti. Ardından da gazete genel yayın yönetmeni Derya Sazak,
baskılara dayanamayıp istifa etmek zorunda kaldı.
HARAM YOLLARLA KURULAN MEDYA
YALAN UYDURUYOR
Bugünlerde kitap raflarını Sazak’ın yeni çıkan kitabı süslüyor
ve ismi de, “Batsın Böyle
Gazetecilik!” Doğru. Medyanın iktidar oyuncağı haline
getirildiği bir dönemde gazetecilik nasıl yapılacak ki? Bu
baskıların gönüllü köleleri bile var olduğuna göre sözün bittiği
yerdeyiz. Haram yollarla kurulan havuz medyası her gün yalan
uydurarak, iftira atarak iktidarı sonsuza kadar taşıyacaklarını
vehmediyor, hem kendilerine hem de iktidar sahiplerine zarar
veriyor. Aklı başında biri de kalkıp “Yahu bu memleket
üçüncü dünya ülkesi olmaya doğru
gidiyor...” diyemiyor. Hal böyle olunca iktidardaki
tekebbür, Himalaya Dağları’nı aşıyor, yalan üzerine siyaset bina
ediliyor.
BATSIN
SİYASET
Fikrin namusu, düşüncenin şerefi üzerine kurulu
gazetecilik, temel hak ve özgürlükler konusunda bu kadar pısırık
kalacaksa ve kirli ilişkiler birilerinin ayaklarında pranga olmaya
devam edecekse evet batsın böyle gazetecilik! Peki ya
yalan ile talan arasına sıkışmış siyaset? Toplumun bütün
kesimlerine ağza alınmayacak hakaretler ederek her gün nefret suçu
işleyen siyaset... Şayet siyaset bu kadar zehirli bir dil
kullanacaksa, hırsızlık bu kadar arsızlığa dönüşecekse, zulüm,
başına adalet tacını takacaksa o da batsın demek gerekmiyor mu?
EKREM DUMANLI YAZILARI