Ekrem Dumanlı Fethullah Gülen röportajının perde arkasını yazdı
Ekrem Dumanlı bugünkü yazısında Fethullah Gülen röportajının hikayesini anlattı.
Zaman Gazetesi'nin
günlerdir duyurduğu Fethullah Gülen röportajı bugün yayınlandı.
Röportajı yapan Ekrem Dumanlı bugünkü yazısında röportajın
hikayesini anlattı.
Röprotaj teklifi "Fethullah Gülen'den değil bizden
gitti" diyor Ekrem Dumanlı ve Gülen'in
BBC'deki röportajı saymazsak uzun bir süre sessiz kalmayı
seçtiğini söylüyor. Fethullah Gülen, uzun süre sessiz
kalınca cemaat tabanı "vicdanlararın yükselen sesi" olması arzusu
duyuyor ve o da bu röportaja hayır demiyor. Ekrem Dumanlı,
Gülen için Belli ki yakışıksız laflardan incinmişti; ama o burkuntu
zerre miktar ümitsizliğe dönüşmemiş; tam aksine zifiri karanlığın
akabinde doğacak bir güneş için dua ediyordu." ifadelerini
kullanıyor.
FOTOĞRAF ÇEKİMİNDE SIKILDI
İtiraf etmeliyim ki, röportajın en zor kısmı fotoğraf çekimiydi. Her haliyle tabii olan bir insanın fotoğraf makinesinin soğuk yüzü karşısında nasıl sıkıldığını siz de tahmin edebilirsiniz. Nitekim fotoğraf editörümüz Selahattin Sevi deklanşöre basmaya başladıkça Hocaefendi’nin bunaldığını hissettik. Onun o hali bizi de tedirgin etti, üzdü. Bu hali gören Hocaefendi, kendi mahcubiyetini bir kenara iterek Selahattin’e, “Dilersen odama geçelim, orada da çekin.” demek zorunda kaldı. Zira her ne kadar çok fotoğraf alsak da aslında benzer açılardan elde edebilmiştik kareleri.
O CEKETİ HALA SAKLIYOR
“Ceketli bir fotoğraf” istedik. O haneden biri koşarak bir ceket getirdi. Hocaefendi, “Bu benimki değil.” dedi ve kendi ceketini istedi. Gelen ceketin hikâyesi yürek burkacak kadar büyük bir anlam taşıyordu. Türkiye’den ayrılırken giydiği elbiseyi, döneceği gün için saklıyordu. Bunu mahzun bir sesle ifade eden Hocaefendi, elini ceketinin cebine atıp küçük bir Cevşen çıkardı. Türkiye’den ayrılırken okuduğu Cevşen’i cebinde mahfuz tutuyordu. Hüzünlendik…
Alelacele ceket getiren kişinin gönlünü almayı da ihmal etmedi.
“Hayatımda hiçbir zaman iki ceketim olmadı.” dedi.
Bu basit gibi gözüken cümle, basit bir tevazu değil; bir hayat
tercihiydi. Bu hayat tercihinin kıymetini bilmeyenler ona
“malikânede yaşıyor” gibi bir iftira ile çamur atıyordu.
Oysa bir vakıf tarafından alınan ve adeta ıssız bir ormanda
bulunan kompleksin sadece bir odasında kalıyordu Hocaefendi ve o
odanın da kirasını ödüyordu. Hayatın manasını villalara,
katlara, yatlara vs. bağlayanların iki ceketten fazla varlığı
olmayan bir insanın fikir sancısına, dava namusuna, düşünce
ahlakına bir anlam verebilmesi tabii ki çok zor...
BÜTÜN DÜNYADA MERAK
EDİLİYOR
Sorulacak soruların sonu yok. O kadar çok
mevzu var ki, yüzlerce soru sorsan her birine verilecek cevap
toplum tarafından merak ediliyor. Ne var ki zaman sınırlı, şartlar
namüsait idi. Elimizden geldiğince sorular yönelttik, açık
yüreklilikle verilen cevapları tarihe not mahiyetinde
kaydettik.
Ve fark ettik ki Hocaefendi’nin ne diyeceği sadece Türkiye’de değil bütün dünyada merak ediliyor. Mülakata duyulan ilgi, Hizmet’in evrensel boyutunu da cihanşümul vizyonunu da ortaya koyuyordu. Ufuksuz yaklaşımlar bu ilgiden bir mana çıkarabilir mi? Umarım insanlar Türkiye’nin en büyük mütefekkirlerinden olan Fethullah Gülen’in kıymetini anlamakta geç kalmaz, “keşke” sözleri altında ezilmez…
EKREM DUMANLI YAZILARI