Ekranların ünlü ideolog hukukçusu Ahmet Gündel

Gündel “hak arayan” veya “hak yediği” iddia olunan kişi ya da kurumlara adalet dağıtanların safında olmak zorunda olan bir hukukçu…

ADNAN BERK OKAN

Bir ülkede medya halkın gözü, kulağı, istihbarat servisidir…
Vereceği haberler genel yayın yönetmeninin, yazı işleri kadrosunun ve haberin editörünün ideolojisinin üstünde bir bakış açısıyla yazılmalı, yapılmalıdır...
Peki yazarlar birer ideolog olabilir mi?..
Basın ilke ve ahlâkı açısından hiçbir sakıncası yoktur...
Edebiyle yazdıktan; sağa sola küfür ve hakaret etmedikten sonra kimi ilgilendirir?...
Ama...
Aynı yazar, izleyicileri bilgilendirmek amacıyla yapılan bir tartışma programına davetliyse işte o zaman iş değişir...
Zira ekran, gazete köşesi değildir...
Ekranda, halkın kolaylıkla bilemeyeceği teknik bir konu tartışılmaktadır...
O nedenle bir köşe yazarı ekrana çıkmadan önce ideolojisini portmantoda bırakmalıdır...
Çünkü oraya davet ediliş sebebi halkın erişemeyeceği teknik bilgileri vermesidir…
Hele ekrana çıkarılan ve sık sık kendilerinden “biz aydınlar” diye söz edenler bu konuda köşe yazarlarından daha çok sorumluluk sahibi olmak zorundadırlar...
Çünkü halk onların ideolojilerini bilmez...
Her gün yazılarını okuduğu köşe yazarı kadar tanımaz onları...
Haliyle verecekleri ideolojik her bilgiyi almaya hazırdır...

Demek ki medya yöneticileri, moderatörler ekrana ideolojisinin esiri olmayan gerçek teknikerleri çıkarmak zorundadırlar…
Ama öyle yapmıyorlar…
Onlar ekranlara “en çok bağıran”ları davet ediyorlar…
Onlar ekrana, karşılıklı olarak birbirlerine en galiz küfürleri ve hakaretleri edebilecek ahlâkta kişileri çıkarıyorlar…
Onlar halkı bilgilendirmeyi değil, reyting yükseltip rakiplerini geçmeyi, hedeflemektedirler...
Şimdi artık asıl konuya geçebilirim...

Onu hükümete destek veren gazetelerden tanıyorum…
Ve yine hükümete destek veren haber kanallarından…
Yasal bir düzenleme veya uygulamaya konulan bir yasayla ilgili en çok görüşü alınan hukukçu O…
Belli ki o kanatta saygınlığı ve itibarı çok yüksek…
Ne güzel…
Kimi zaman da NTV, CCN-TÜRK ve HABERTÜRK’te rastlıyorum kendisine…
Tertemiz ve biçimli bir yüzü var…
İtimat telkin ediyor…
Ama…
Hiç gülmüyor
Gülümsemiyor bile…
Hâlbuki gülmek ne kadar yakışır o güzel ve biçimli yüzüne…

Adı Ahmet…
Soyadı Gündel…
Yargıtay
eski üyelerinden…
Hukuku bildiği kesin…
Ama...
Kanunları yorumlamasında bir sorunu var (sanki)…
Çünkü…
Hükümete destek veren çok hukukçu dinledim ekranda…
Çok hukukçunun yorumunu okudum gazetelerde…
Ama…
O’nun kadar hukuku kendi meşrebine göre yorumlayan tek kişi tanıyorum:
İstanbul Barosu’nun “öfkesi burnunda” Başkanı Ümit Kocasakal
Tamam ama Ümit Bey avukat…
Yani hukuku evirip çevirmesi mesleğinin gereği…
Oysa Ahmet Bey öyle mi?…
Hayır!...
Ahmet Bey, avukatlar gibi müvekkili adına adalet arayan değil...
Çünkü Gündel “hak arayan” veya “hak yediği” iddia olunan kişi ya da kurumlara adalet dağıtanların safında olmak zorunda olan bir hukukçu…
“Adil olmak”, kişiliğinin mütemmim cüzü olması gerekenlerden yani…
Gelin görün ki hiç de adil değil…
Aksine…
“Kanunlar benim düşündüğüm gibi yazıldıysa onlara saygı duyarım” diyenlerden…
Bir ideolog...
Hukukun gerçeklerini değil, kendisini izleyen yandaşlarının duymak istediklerini söylüyor...
Yargıtay üyesiyken önüne gelen dosyaları inceleyip karar vermeden önce, tarafların siyasi ve dini inançlarını kontrol ettirmiş olabileceği ihtimalinin yüksekliğini düşündükçe içim acıyor…
Yüreğim yanıyor…
Türk Hukuk Sistemi’ne olan güvensizliğim “dip” yapıyor…
Adalet duygum inciniyor…

Şimdi, yazımın giriş bölümünden mülhem diyorum ki:
Ahmet Bey ve benzerlerini (hangi ideolojiden olursa olsun) ekrana çıkarmak topluma yapılabilecek en büyük kötülüktür…
Hatta "Fatmagül'ün suçu ne?" filmindeki tecaviz sahnesi bile bu tür ideologların ekrana çıkarılmasından daha az tehlikelidir...
Yani…
Moderatörler de en az, ekranda hukuk değil, ideoloji savunan ideologlar kadar hatalı…
Ahmet Gündel çok bağıranlardan değil ama en çok öfkelenen ve kişisel ideolojisini hukuk bilgisine hâkim kılanlardan…

Ahmet Gündel hukuku çok iyi bildiği halde, onun bildiklerine erişemeyecek izleyicilere gerçek hukuk ilkelerini değil, ideolojisinin gerektirdiği hukuk ilkesizliklerini aktarıyor…
Bir başka deyişle Ahmet Bey izleyicilere “Hukuk Bilgisi” yerine kendi ideolojisini enjekte ediyor…

Bu yazımda Ahmet Gündel’i tanıtmaya çalıştım…
Yarın Ahmet Gündel’in karşı kanatta olanını anlatacağım…
Hükümet ağzıyla kuş tutsa, “Başbakan’ın ağzına kuş kaçtı” diyecek kadar hükümet muhalifi…
Kartviziti “Hukukçu” ama işi “İdeoloji Satmak”
Kim mi?..
Yazımın başında adı geçmişti, bir kez daha hatırlatayım:
İstanbul Barosu Başkanı Doç. Dr. Ümit Kocasakal…
Onu dinleyenler zanneder ki Türkiye’nin yaşadığı bu hukuk çirkefliği son 8 yılın ürünü…
Onu dinleyenler zanneder ki dün tahliye olanlar bu hükümet döneminde tutuklandılar ve yargılama bu hükümet döneminde başladı…
Onu dinleyenler zanneder ki adına yıllardır “Adalet Sarayı” denilen o köhne binalar gerçekten adalet sarayıydı da Ak Parti Hükümeti döneminde “gecekondu”ya dönüştü…
Onu dinleyenler zanneder ki bir sürü isim altında açılan kovuşturma dosyalarında tutuklu ya da tutuksuz yargılananların hepsi, kundaklarından alınıp getirilmiş günahsız bebeler...
Ahmet Bey, tutuklu ya da tutuksuz yargılananları nasıl yargılama bitmeden "Mahkûm" ediyorsa; Ümit Bey de tutuklu ya da tutuksuz yargılananları "Aklıyor" yargılama bitmeden...

Neyse…
Uzatmayayım…
Daha fazlasını yarın anlatırım…

adnanberkokan@gmail.com