Ekranın kesin galibi Erdoğan
Sabah gazetesi yazarı Yüksel Aytuğ liderlerin seçim yarışında ekran performanslarının önemine dikkat çekti.
Çarşamba akşamı Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu FOX'ta, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da TRT1'de gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. İki lideri izleyen ve bunu köşesine taşıyan Yüksel Aytuğ, Temel Karamollaoğlu için, "Ritmi, heyecanı, cazibesi ekran standartlarının çok altındaydı. İmaj olarak da iddiasız, vasat bir çizgi tutturmuştu.Yapılanları eleştirme konusundaki istek ve enerjisini ne yazık ki 'Peki siz ne yapacaksınız, nasıl çözeceksiniz?' sorularında gösteremedi." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın katıldığı programa ilişkin ise, "Dikkatim bir an bile dağılmadı, gözümü kulağımı ekrandan alamadım. Bir gazeteci olarak neredeyse her cümlesinden bir manşet çıkarttım. Etkileyici hitabet eğer bir sanat ise Erdoğan bu işin virtüözü olmalı. Her şeyden önce 'hakimiyeti' var. Hangi stüdyoya girerse girsin önce o programın dümenini eline alıyor. (Ee, ona boşuna 'Reis' demiyorlar) İnsanların çoğunluğu da zaten bu 'yönetme yeteneğinden' etkileniyor." ifadelerini kullandı.
YÜKSEL AYTUĞ'UN YAZISI
Liderlerin seçim yarışı
sırasındaki ekran performanslarının son derece önemli olduğunu
düşünüyorum. Zira televizyon, tablet ve cep telefonları yüzünden
pek çok seçimimizi 'sadece bakarak' yapan insanlar haline geldik.
Halkın bu görsel seçiciliği eğer liderler ve kurmayları tarafından
özenli, planlı ve programlı olarak kullanılırsa, seçim sonuçlarına
çok önemli etkisi olacağı düşüncesindeyim.
İşte bu nedenle cumhurbaşkanlığı adaylarının katıldığı programları,
'yıllardır televizyon dünyasını yakından takip eden, izleyicinin
beğeni ve alışkanlıklarından haberdar olan' bir gazeteci olarak
titizlikle izliyor, inceliyor, irdeliyorum.
Bunu yaparken de kendimi her türlü siyasi ideolojiden soyutluyor,
politikanın değil, tamamen televizyonun gerçeklerini kendime rehber
ediniyorum.
Çarşamba gecesi iki lider ekran tartısındaydı. Önce Saadet Partisi
Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu'nu FOX'taki 3.5 saatlik canlı
yayında izledim. Ritmi, heyecanı, cazibesi ekran standartlarının
çok altındaydı. İmaj olarak da iddiasız, vasat bir çizgi
tutturmuştu.
Yapılanları eleştirme konusundaki istek ve enerjisini ne yazık ki
'Peki siz ne yapacaksınız, nasıl çözeceksiniz?' sorularında
gösteremedi.
Kendisine yakıştırılan 'Bilge Başkan' sıfatını hangi yönüyle hak
ettiğini 3.5 saat boyunca düşünüp durdum ama bulamadım.
Sonunda Temel Karamollağlu'nu cumhurbaşkanlığı forsunun yanına
değil de, iftar saatinde hoş sohbetinden faydalanabileceğim bir
ruhani ekran portresi yerine oturttum.
Ardından TRT 1'de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın soruları
yanıtladığı 'Cumhurbaşkanlığı Özel' programını takip etmeye
koyuldum.
Dikkatim bir an bile dağılmadı, gözümü kulağımı ekrandan alamadım.
Bir gazeteci olarak neredeyse her cümlesinden bir manşet
çıkarttım.
Etkileyici hitabet eğer bir sanat ise Erdoğan bu işin virtüözü
olmalı. Her şeyden önce 'hakimiyeti' var. Hangi stüdyoya girerse
girsin önce o programın dümenini eline alıyor. (Ee, ona boşuna
'Reis' demiyorlar) İnsanların çoğunluğu da zaten bu 'yönetme
yeteneğinden' etkileniyor.
Eğer televizyon performansları ve hitabet yetenekleri tek
belirleyici etken olsaydı, seçim yapılmasına gerek kalmaz, Erdoğan
girdiği her yarışı kazanırdı.
Nitekim, öyle de olmuyor mu zaten...