'Ekran Zombileri'ne tahammül edeniyorum!
Milliyet yazarı Kadri Gürsel, geçtiğimiz gün "Tarafsız Bölge" programında Mehmet Metiner ile yaşadığı kavgayı yazdı...
Zombiler karşısında gergin ve endişeli başlığını verdiği yazısında Gürsel,
Geçen günlerde televizyonda katıldığım tartışma programından
sonra bana gönderilen bir "tweet"te, "TV'ye çıktığınızda
çok gergin görünüyorsunuz! Konuştuklarınızda haklı olabilirsiniz
ancak görüntünüz gergin. Sevgiler" yazıyordu.
O programda gergin görünmüş olabilirim. Fakat bu benim doğal halim
ya da tercihim değildi. Üstelik gerilmişsem gözlerden kaçıramıyorum
bunu. Böyle de bir zaafım var.
Demek ki bende gerçekten de gerginliğe yol açan bir şey görmüş ya
da işitmiş olmalıyım... Ve biliyorum onun ne olduğunu...
Zayıf noktamın farkındayım.
Konuk olduğum tartışma programlarında beni en çok geren durum, her
türden "ekran zombisi" ile yüz yüze gelmek ve
onlara tahammül etmeye zorlanmaktır.
"Zombiler", yani "yaşayan ölüler"
efsanesinin gerçek hayattaki suretleri...
Komşu zombi rejimlerin zombi ajanları, zombi politikacılar,
zombi muktedirler, zombi muhalifler ve onların zombi fikirleri,
zombi söylemleri...
Yani o programda nasıl görünebilirdim?
Zombi görmüş bir insan nasıl görünürse öyle...
Gergin ve endişeli...
Siz de hayal edin. Kendinizi aniden zombilerin alacakaranlığında
bulsanız nasıl olursunuz?
Ruhunu, aklını ve vicdanını teslim etmiş, dolayısıyla düşünmeye de
ihtiyaç duymayan, daha ilk hamlede, hemen o anda etinize
dişini geçirip açlığını gidermek dışında bir motor refleksi olmayan
bir "zombi" karşısında şaşkınlığa düşmez, dehşete kapılmaz
mısınız?
Nasıl ki "thriller" öyküsünün insan karakteri,
gecenin bir vakti salonunda otururken aç zombilerin penceresini,
kapısını zorladığını gördüğünde, programlanmış rasyonel seçenekler
arasından birini tercih etmek için işlem yapan, ruhsuz bir makine
gibi tepki veremezse...
TV'deki tartışma programlarında bizden zombi muktedirlerin
mezarından çıkmış söylemlerini yorumlamamız istendiğinde ya da
karşınızdaki siyasi, bir anda gerçek bir zombiye dönüştüğünde, izin
verin de en azından gergin ve endişeli olalım ve öyle
görünelim.
Mesela Kürt sorunu hakkındaki zombi söylem ve fikirler, ülkenin
sözde iç güvenliğinden sorumlu olanlar tarafından ısrarla ve
tekrarla siyasete mal ediliyorsa, bu korkunç bir durumdur çünkü
ülkenin ahengine, bütünlüğüne, güvenliğine, istikrarına ve
geleceğine yönelmiş bir zombi tehdidi altında olduğumuzu
gösterir.
İnsan muhayyilesi zombi efsanesini boşuna
yaratmamıştır. Ve gerçek hayatta efsanelerin mutlaka bir
esin kaynağı mevcuttur. "Yaşayan ölüler" efsanesinin de reel
dünyada bir izdüşümü var. Dikkatle, çevrenizde olan bitene bakın,
medyayı izleyin, onları ve hallerini göreceksiniz.
Temel içgüdüsü, sonsuz iktidar açlığını doyurmaktan başka bir şey
olmayan, bu bilinçaltıyla bir otomat gibi ele geçirip yok eden,
kendi türünden başkasına yaşam hakkı tanımayan, sadece gücün
diliyle konuşup gücün dilinden anlayan, vicdansız, erdemsiz
bir muktedir görürseniz, bilin ki o artık zombileşmiştir. Kendisini
en güçlü hissettiği anında, geçmişe ait bir canlı mevtaya
dönüşmüştür. Ülkesini nasıl bir arada tutabilir?
Ülkenin geleceğine ortak olmak için yeni bir şeyler düşünmek ve
söylemek varken, miadı çoktan dolmuş, yani mezara girmiş bir rejimi
"korumak ve kollamak" adına, onun mezar kazıcılarının izini ağır
aksak sürmekten başkasını yapamayanlar gözünüze ilişirse, anlayın
ki onlar "zombi muhalifler"dir.
Zombileri zararsız hale getirmenin yolunu Hollywood'un fantezi
dünyasından biliyorsunuz: Zaten bilinçsiz olan beyinlerini
fiziksel olarak da dağıtmak...
Ama zombi fikirler, zombi siyasetler ve zombi söylemlerle
mücadele etmenin yolu, geçersizleşerek zaten ölmüş olan fikirleri
bir daha öldürmeye çalışmak değil.
Politik zombiler ve onların zombi fikirleriyle mücadelenin yegâne
silahı özgürlükçülüktür. Fikir özgürlüğü, basın özgürlüğü
ve örgütlenme özgürlüğünü, kısacası demokrasiyi savunmak, toplumun
külliyen zombileştirilmesine karşı tek çaredir.
Bize bugünümüzü barış ve ahenk içinde yaşatma ve ortak geleceğimizi
kurma kapasitesi kalmadığı için geçersizleşmiş olan zombi fikir ve
söylemlerin ülkeyi yöneten ve onlara sözde muhalefet eden zombiler
tarafından topluma musallat edilmeleri korkunç bir durumdur. En az
terör saldırıları, salgın hastalıklar, doğal afetler, mali krizler
kadar korkunçtur bu.
En ciddi tehlike Türkiye'nin bir "zombieland"e
dönüşmesidir. Ve mümkündür bu; çünkü zombilik
bulaşıcıdır.
O programda bir kez daha gördüm.