Eğin hangi yazara 'Babandan Utan' dedi?
Radikal gazetesinin sokağın sol kaldırımlarına transfer ettiği Özgür Mumcu bugün Oray Eğin'in köşesinde sert eleştirilere maruz kaldı.
GAZETECİLER.COM - "Medyaya kavga etmek için
girdim" diyen Oray Eğin ilan ettiği bu ilke doğrultusunda
yazmaya devam ediyor. Bugün köşesinde Türk sinema izleyicisinin çok
beğendiği "Babam ve oğlum" filminin ismini
kullanarak yazdığı yazısında bombalı bir saldırı ile öldürülen
gazeteci Uğur Mumcu'nun oğlu Özgür Mumcu ile kavga etmek için
gerekli adımları attı.
"Büyük bir ismin oğlu olmak, onun gölgesini üzerinde taşımak çok ağır bir sorumluluktur. Büyük bir yazarın yazarlık yapma iddiasındaki oğlu olmanın kuşkusuz ağırlığı daha da fazladır; ya babanın altında ezilirsin, ya babanı aşarsın. Ya Martin Amis olursun... Ya da Ahmet Altan..." diyen Eğin "Uğur Mumcu'nun oğlu da bunun sancılarını çekiyor belli ki..." dedi ve şöyle devam etti:
"Babası gibi gazetecilikte ilerliyor, ama babasının savunduğu ne varsa aksini savunarak. Neredeyse babasının anti-tezi... Olabilir elbette... Babalar ve oğullar farklı düşünebilir...
Ama eğer tek varlık sebebi, tek itibar kaynağı, bugün medyada yer almasının tek nedeni babasından miras soyadıysa... O zaman oğlundan da en azından babasının gazeteciliğine saygı göstermesini bekleyebiliriz.
Önceki gün Habertürk'te Nilay Örnek bu yaşanan dramayı / komediyi öyle güzel anlatmış ki... 'Türkiye'nin en büyük araştırmacı gazetecisinin oğlu' geçenlerde ilk saha görevine çıkmış... Ve görev yeri de... Sıkı durun...
Cevahir Alışveriş Merkezi! Aman ne yaratıcı, ne yenilikçi... Yazık mı desem... 'Babasının kemikleri' klişesine mi başvursam bilemedim...
Yok yok... Soyadı 'Mumcu' olmasaydı da herhangi birinin bu fotoromana alet olmasına itiraz ederdim. Her şey bir yana 90'lı yıllarda çiğnene çiğnene tüketilmiş bir gazeteciliğe malzeme olduğu için...
Tabii eğer soyadı 'Mumcu'ysa hiç çekinmeden 'Utan babandan' da demekten geri kalmam."
Oray Eğin'in Mumcu ile polemiğin fitilini ateşlediği yazısının okuyabilirsiniz.
"Büyük bir ismin oğlu olmak, onun gölgesini üzerinde taşımak çok ağır bir sorumluluktur. Büyük bir yazarın yazarlık yapma iddiasındaki oğlu olmanın kuşkusuz ağırlığı daha da fazladır; ya babanın altında ezilirsin, ya babanı aşarsın. Ya Martin Amis olursun... Ya da Ahmet Altan..." diyen Eğin "Uğur Mumcu'nun oğlu da bunun sancılarını çekiyor belli ki..." dedi ve şöyle devam etti:
"Babası gibi gazetecilikte ilerliyor, ama babasının savunduğu ne varsa aksini savunarak. Neredeyse babasının anti-tezi... Olabilir elbette... Babalar ve oğullar farklı düşünebilir...
Ama eğer tek varlık sebebi, tek itibar kaynağı, bugün medyada yer almasının tek nedeni babasından miras soyadıysa... O zaman oğlundan da en azından babasının gazeteciliğine saygı göstermesini bekleyebiliriz.
Önceki gün Habertürk'te Nilay Örnek bu yaşanan dramayı / komediyi öyle güzel anlatmış ki... 'Türkiye'nin en büyük araştırmacı gazetecisinin oğlu' geçenlerde ilk saha görevine çıkmış... Ve görev yeri de... Sıkı durun...
Cevahir Alışveriş Merkezi! Aman ne yaratıcı, ne yenilikçi... Yazık mı desem... 'Babasının kemikleri' klişesine mi başvursam bilemedim...
Yok yok... Soyadı 'Mumcu' olmasaydı da herhangi birinin bu fotoromana alet olmasına itiraz ederdim. Her şey bir yana 90'lı yıllarda çiğnene çiğnene tüketilmiş bir gazeteciliğe malzeme olduğu için...
Tabii eğer soyadı 'Mumcu'ysa hiç çekinmeden 'Utan babandan' da demekten geri kalmam."
Oray Eğin'in Mumcu ile polemiğin fitilini ateşlediği yazısının okuyabilirsiniz.