Egemen Bağış'tan bomba açıklamalar: Ben de yalan haber mağduruyum
Eski AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, 17-25 Aralık döneminde ortaya çıkan ve kendisine ait olduğu iddia edilen ses kayıtlarıyla ilgili bir makale kaleme aldı.
Eski Avrupa
Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Egemen
Bağış'ın, New Europe Dergisi'nde "medya"içerikli bir makalesi
yayınlandı.
Konu: "Şiddet, Yalan Haber ve Sorumlu
Medya"
Egemen Bağış, makalede yalan haberlerin özellikle de sosyal medya
etkisiyle nasıl yayıldığına dikkat çekiyor. Güçlü şirketlerin ana
akım medya üzerindeki etkisine vurgu yapan Bağış medyadaki
bozulmayı engellemek için "medyanın tekelleşmesini
engellemek" gerektiğini de yazıyor.
Hatırlarsanız 17-25 Aralık döneminde ortaya atılan ses kayıtlarında
Egemen Bağış ve gazeteci Metehan Demir'e ait
olduğu iddia edilen bir konuşma vardı. Bu ses kaydı
yalanlanmıştı.
Egemen Bağış o dönem yaşadığı bu olayları da
hatırlatarak:
17-25 Aralık
döneminde FETÖ saldırılarına maruz kaldığını söyleyerek "Ben de
şahsen yalan haberlerin mağduru olmuş biriyim" ifadesini
kullandı.
İŞTE EGEMEN BAĞIŞ'IN O MAKALESİ
Makalesinde toplumun televizyon ve internetle, şiddet sahnelerine maruz kaldığını söyleyen Bağış, "Sosyal medyada akılalmaz türdeki vahşetlere tek dokunuşla ulaşılabiliyor. Bilgisayar oyunları ise gençlere hayatlarında adlarını bile duymadıkları silahları nasıl kullanacaklarını öğretiyor" yorumunda bulundu.
Bağış makalesinde, "Medya kuruluşlarından yayılan şiddet ve bozulma ile başa çıkmak istiyorsak medya kurumlarının tekelleşmesi mutlaka engellenmelidir. Nobel ödüllü Fransız yazar ve filozof Albert Camus'un dediği gibi 'Özgür basın iyi ya da kötü olabilir, ama özgürlük olmayınca basın sadece ve sadece kötü olacaktır.' Yalan ve uydurma haberler, dünyamızı kaosa sürükleyen hastalığın geldiği son noktadır. İçeriği değiştirerek veya teknolojik hilelerle yapılan uydurma haberler, toplumları zehirliyor, siyasi gelişmeleri felce uğratıyor ve ekonomilere zarar veriyor. Tarihin hiçbir döneminde dünyada gerçekler bu denli baskı altında olmamıştı. Çarpık, uydurulmuş veya yalan haberler zihinleri kolayca bulandırabilir ve gerçeği hiçe sayabilir." ifadelerini kullandı.
''Yalan ve uydurma haberler''
Güçlü şirketlerin ana akım medya üzerinde "muazzam bir etkiye"
sahip olduğu görüşünü dile getiren Bağış, şöyle devam etti:
"Medya kuruluşlarından yayılan şiddet ve bozulma ile başa çıkmak istiyorsak medya kurumlarının tekelleşmesi mutlaka engellenmelidir. Nobel ödüllü Fransız yazar ve filozof Albert Camus'un dediği gibi 'Özgür basın iyi ya da kötü olabilir, ama özgürlük olmayınca basın sadece ve sadece kötü olacaktır.' Yalan ve uydurma haberler, dünyamızı kaosa sürükleyen hastalığın geldiği son noktadır. İçeriği değiştirerek veya teknolojik hilelerle yapılan uydurma haberler, toplumları zehirliyor, siyasi gelişmeleri felce uğratıyor ve ekonomilere zarar veriyor. Tarihin hiçbir döneminde dünyada gerçekler bu denli baskı altında olmamıştı. Çarpık, uydurulmuş veya yalan haberler zihinleri kolayca bulandırabilir ve gerçeği hiçe sayabilir."
"Yalan haber mağduruyum''
"17-25 Aralık döneminde FETÖ saldırılarına maruz kaldığını"
söyleyen Bağış, "Ben de şahsen yalan haberlerin mağduru olmuş
biriyim" ifadesini kullandı. Bağış, 17-25 Aralık döneminde ortaya
çıkan ve kendisine ait olduğu iddia edilen ses kayıtlarıyla ilgili,
"Ayrıca montajlı sahte ses kayıtlarıyla da bir kumpasın hedefi
oldum. Bu yasa dışı saldırının medya organizatörleri 'haber
malzemesi' olarak görünen ve sansasyonel olabilecek her şeyin ilgi
çekeceğinin bilincindeydiler. Maalesef planları kısmen kirli
emellerine ulaştı ve bu yalan kumpas haberler, bazı diğer medya
kuruluşlarına da yayıldı. Bazı kuruluşlar, uydurma haberleri
doğrulayarak sunmakta da başarısız oldular. Şahsım ve ailem haksız
ve yasa dışı şekilde hedef haline getirildi." ifadelerini
kullandı.
''Bu şeytani zihniyet ortaya çıktığında kazanan olmuyor''
FETÖ'nün 15 Temmuz 2016 darbe kalkışmasının aynı kötü niyetli
organizatörünün medya ve yargı piyonları olduğunu söyleyen Bağış,
şöyle devam etti:
"Ortak düşmanımız yalan ve uydurma haberlerdir. Karmaşık propaganda kampanyaları, temel haklara ve demokratik özgürlüklere karşı yürütülen bu yasa dışı savaşları kazanıyor. Büyük ölçüde ayrışmış ya da kutuplaşmış toplumlar, 'karşı taraf' yalan haberlerle hedef haline getirildiğinde buna maalesef alkış tutuyorlar. Ancak, bu şeytani zihniyet ortaya çıktığında kazanan olmuyor. İfade özgürlüğü, sorumlu gazetecilik ve toplumun bilme hakkı kesişme noktası günümüzde oldukça zor bir dönemden geçmektedir. Gerçekler daima savunulmalı ve kanunlarla korunmalıdır. Medya ve gazetecilik her zaman toplumun tabi olduğu yasa ve kurallara riayet etmelidir. Daha fazla hesap verebilirlik ve medya ile ilgili daha etkili denge ve fren sistemlerinin oluşturulması yönünde bir çağrıda bulunmak isterim."