E vallahi pes yani Markar Eseyan...

Benim veya benim dışımda milyonların beyinlerinin içine MİT tarafından yerleştirilmiş bir "böcek" misin?..

ADNAN BERK OKAN

Markar Eseyan, Yeni Şafak
'ta başlığı altında yayımlanan makalesinde iyice uçmuş...
17 Aralık'ta bağımsız yargı tarafından başlatılan...
Ve...
İçinden dörtbuçuk milyon dolar çıkan ayakkabı kutularının Başbakan tarafından bile "rüşvet alımı" olarak kabullenildiği...
Dokuz gün sonra istifa eden bir bakanın çocuğunun evinde bulunan altı adet çelik kasa ve milyonlarca Dolar, TL, Euro'nun oraya şeytanlar tarafından konulmadığının da net bir şekilde anlaşıldığı "Yolsuzluk ve Soruşturma" operasyonu "Yargı darbesi" imiş...

O kadar da değil...

Ardından (25 Aralık'ta) başlatılan ama ucu Başbakan'ın yakınlarına dayanınca 
devamı "Yürütme" tarafından kanun dışı zorlamalarla durdurulan operasyon da "Yargı Darbesi" imiş...
Yani olur ama bu kadar da olmaz...
Devletin onlarca emekli/muvazzaf generali...
Devletin yüzlerce rütbeli subayı...
Devletin yüzlerce assubayı niyetlendikleri...
Ama...
Yapmadıkları (Yapamadıkları değil) askeri darbe yüzünden yıllarca hapiste tutulurken içlerinden hiçbiri:
"Bu, TSK'ya yapılan bir yargı darbesidir" dememişken...
Aynı yargı...
Ve hatta aynı polis...
Aynı savcılar, Yürütme Organı'na yakın kimi işadamları, bürokratlar ve hısımlar üzerine operasyon yapınca; "yargı darbesi" ha...
E vallahi "Pes Yani Eseyan!.."...

Bir de o modayı çıkardılar şimdi...

Modacılardan biri de Markar Eseyan...
Moda ne mi?..
Söyleyeyim:
"Herkes adına karar vermek..."
Meselâ kendi düşüncesinin haklı ve doğru olduğunu mu savunacak arkadaşın biri?..
Cümleye "herkes" diye başlıyor...
Pardon yani...
Bunu sadece taraflardan biri yapmıyor...
Tarafların amigolarının hepsi (Dikkat lütfen!.. Amigolarının hepsi,... Zira tarafların amigo olmayanları da var ve onlar cüzdanlarıyla değil vicdanlarıyla yazanlar) aynı şekilde başlıyor cümleye... 
Markar Eseyan da (Nedense) işte o amigolar gibi başlıyor yazısına...
Bakın ne diyor:
"Herkes kâbus gibi bir döneme girdiğimiz konusunda hemfikir."
Neymiş...
"Herkes kâbus gibi bir döneme girdiğimiz konusunda hemfikir"miş... 

Yok yaaa?...

Nereden biliyorsun?..
Sen benim veya benim dışımda milyonların beyinlerinin içine MİT tarafından yerleştirilmiş bir "böcek" misin?..
Belki yarımız kâbus gibi bir döneme girdiğimizi düşünüyor; diğer yarımız ise bugünleri "kurtuluş" günü olarak kabul ediyor...
Belki yarmızdan azımız, belki yarımızdan daha fazlamız için kâbus yok; umut var...
Ama asla "herkes" değil...

Ne demek "Herkes"?..
Neymiş?..
"Halkın yarısı (
Hani herkesti?) 
yolsuzluklardan ve kâbustan Erdoğan'ı mesul görüyor ve onun gitmesi için büyük bir arzu besliyor, aşkın bir çaba gösteriyor"muş...
"Diğer kesim ise, paralel devletin ciddiye alınması gerektiğini nihayet anlamış vaziyette. Bu kesime göre, Erdoğan arkasında durulması gereken en kritik kale" imiş...
Nereden karar verdin buna Markar?..
Sen tek kişilik kamuoyu araştırma şirketi misin?..
Yoksa seçim sandığısın da haberimiz mi yok?..
Meselâ ben olan bitenden Erdoğan'ı sorumlu tutmuyorum...

Ama...

Başbakan'ın ihmali olduğunu, hatalar yaptığını da her zaman söylüyorum...
İhmalleri, hataları devam ettiği sürece de yazacağım, söyleyeceğim...
Gitmesini istediğim falan da yok...
Ama...
2011 yılı başlarındaki Erdoğan'ı çok özlediğimi söyleme/yazma özgürlüğümü de kısıtlayacak değilsiniz ya?..
Bu arada paralel devlet olduğunu ve başımıza belâ açacağını bu ülkenin medyasında ilk yazan kişiyim...
Hem de tam beş yıl önce...
Ve tam beş yıldır her türlü müdahaleye karşı seçilmiş başbakanın (Erdoğan olmayabilirdi de) yanında yer alacağımı yazıyorum...
7 Şubat 2012 sabah erkenden ; MİT Başkanı'na yapılan operasyonun devamında Erdoğan'ın da üstüne gidilebileceğini, bunun ise iç barışı dinamitleyeceğini yazan da benim...

Hem ne o öyle Markar?..

Neden benim gibi "ortada duran" meslektaşlarına atarlanıyorsun?..
Sana ne?..
Nerede duracağımı sana mı soracağım?..
Siyasi tarafların hemen hepsi yangın yeriyse...
İtfaiye ise tam da o yangınların ortasındaysa eğer...
Neden itfaiyeden taraf olmak varken yangınlardan birinden yana olayım?..
Neden ben de senin gibi taraflardan birinin şefinin koltuk altına girip "Öksüz Necdet" bakışlarıyla sağa sola bakınıp durayım...

Neden?.. 
Niçin?.. Niye?..
 
Beri bak Markar Eseyan!..
Gazeteciliği, gerçek gazeteciliği; mesleğimizin ilke ve ahlâkını kirlettiğinin farkında değil misin?..
Ben; Taraf'ın (Gazete olarak Taraf) o muhteşem günlerinde, belki beş parasız ama hem beyni hem de kalbi "gazetecilik aşkı" ile dolu Markar Eseyan'ı özlüyorum...
Her ay maaşını hem de en bol miktarda alıp "taraftar" olan Markar'ı ise okumak içimden bile gelmiyor...
Ama...
Ne yapayım ki işim bu!...

adnanberkokan@gmail.com